TBMM
TBMM Genel Kurulunda anayasa değişiklik teklifinin 1. turunda üçüncü madde üzerindeki görüşmeler yapılıyor. Söz konusu madde, milletvekili seçilebilme yaşının 25'ten 18'e indirilmesini öngörüyor.
Madde üzerindeki görüşmelerde CHP adına konuşan Ankara Milletvekili Haluk Koç, sistemi değiştirecek bir anayasa değişikliğinin görüşüldüğü sırada Meclisteki tartışma ortamından ve Meclis Başkanvekilinin tarafgir olmasından üzüntü duyduğunu söyledi.
Koç, "Eğer bu anayasa değişikliği bir pazarlıkla yapılacak ise hangi pazarlıklarla hayata geçtiği bu millet tarafından öğrenilecektir ve bu pazarlığı yapanlar bu milletin vicdanında mahkum olacaklardır. Maalesef ulaşılmaya çalışılan kişisel siyasal hedefler, tatmin edilmeye çalışılan siyasal hırslar, kandıran kandırana, kandırılan kandırılana... Memleketin hali bu. Her biri ayrı bir siyasi tefrika olabilir ancak faturayı ödeyen, geleceği karartılan tek bir odak var, Türk milleti, Türkiye'nin gençliği." diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da siyasi partiler arasındaki uzlaşmanın pazarlık gibi değerlendirilmesini kabul etmediklerini belirterek, "Her uzlaşmayı bir pazarlık gibi değerlendirmek, siyasette uzlaşma talep etmekle çelişki oluşturur. Bu uzlaşmaları aşağılayıcı dili doğru bulmam, bu uzlaşmanın önünü kapatır." ifadesini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise iktidar partisinin "kendi dayattığı anlaşmayı" uzlaşma olarak sunduğunu savunarak, buna prim vermeyeceklerini, böyle bir pazarlık içinde olmayacaklarını söyledi.
"İntikamcılık döngüsü"
HDP Grubu adına söz alan Mardin Milletvekili Mithat Sancar da milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesinin olumlu bir düzenleme olduğunu, ancak bunun asıl meseleyi örtmek veya tartışmayı başka yerlere kaydırmak amacı taşıdığını öne sürdü.
Anayasa değişiklik teklifinin bir sistem değişikliği öngördüğünü, bunun ucunun da rejim değişikliğine dayandığını savunan Sancar, şöyle devam etti:
"Peki, bir sonraki dönem başka bir cumhurbaşkanı geldi, o da sizden intikamcılık döngüsünü sürdürecek. Türkiye'yi sonu bitmez bir intikamcılık döngüsüne mahkum eden bir sistem getiriyorsunuz. Biz HDP olarak bugün yüzde 50'yi bulacak çoğunlukta olsaydık ve aynısını satırına dokunmadan bu teklifi getirseydik, kabul edecek miydiniz? Samimiyetle 'Kabul edeceğiz.' diyen çıksın, söylesin ben 'evet' oyu vereceğim. 'Cumhurbaşkanı HDP'li de olsa biz bu sistemi yine getirirdik.' diyen çıksın, ben 'evet' oyu vereceğimi burada ilan ediyorum. Bu, grubu bağlamıyor, benim kendi sözümdür."
Sancar'ın açıklamasının ardından söz alan AK Parti'li Bostancı, "Mithat Bey'in 'evet' oyuna talibiz. 2019'da bu teklif çerçevesinde seçim yapılacak. Halkın oyu kimsenin cebinde değil. Halk kime oy verirse, bütün samimiyetimle ben ve arkadaşlarım, kim bu teklifin arkasındaysa bütün samimiyetle ifade ediyoruz, başımızın üzerinde yeri vardır." diye konuştu.
MHP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Zuhal Topçu da bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin gençliğe yaptığı yatırımlarla doğru orantılı olduğunu belirtti.
MHP'nin Türkiye'nin gençliğine faydası olan programlara her zaman destek verdiğini vurgulayan Topçu, "Gençlik kendini güvende hissetmek istiyor, geleceğe güvenle bakmak istiyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin garantisi ve güvencesi altında olmak istiyor. Bu gençliğe gerçekten sahip olmamız lazım, onlara vizyon oluşturmamız lazım ve bu ülkenin, bu devletin, bu yönetimin arkalarında olduğunu da söylememiz lazım." dedi.
"Gençlere güven aşılama"
AK Parti Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan da 40 ülkede 18-25 yaş aralığındaki gençlerin milletvekili seçilebildiğini anlatarak, "Yönetimde önemli olan temel ilke ehliyet ve liyakattir. Ehliyet ve liyakat sadece yaşın getirdiği tecrübeyle kazanılan durum değildir. Nice gençler var ki tarihin akışını değiştiren işler yapmış, büyük başarılara imza atmışlardır." ifadesini kullandı.
Düzenlemenin 18 yaşına gelen herkesin milletvekili olacağı anlamına gelmediğine dikkati çeken Akdoğan, "Bu, gençlere bir güven aşılamadır, bir umut, bir sorumluluk duygusu kazandırmaktır. Toplumun 10 milyonluk bir kesimini, 'Bunları ben temsil ederim, kadınları da ben temsil ederim, gençleri de ben temsil ederim.' yaklaşımı doğru değildir. Yani, bu büyük toplum kesiminin kendi içinden çıkan fertler tarafından temsil edilebilmesi de önemli bir demokratik nüve olacaktır." dedi.
"Erdoğan, siyasi gücünü sandıktan alır"
Akdoğan, Türkiye'de kendini "rejimin bekçisi" olarak niteleyenlerin millete darbe vuranlar olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız üzerinde bazı atıflar yapılıyor. Tayyip Erdoğan meşruiyeti önemser, halkın iradesine dayanır, hukuka uygun davranır. Ama Erdoğan, siyasi gücünü kanun yaparak elde etmez, halkın sevgisinden, sandıktan alır. Siz kanun çıkartarak hiçbir siyasetçiyi lider yapamazsınız, onu güçlü bir lidere dönüştüremezsiniz. Bu kanun çıkartmakla, anayasa değiştirmekle olmaz. Tayyip Erdoğan'ın hiçbir makamı yoktu, siyasi yasaklıydı, o dönemde Türkiye'nin gündemini belirleyen bir siyasi liderdi. Güçlü lider, nükleer silahların şifrelerini elinde bulunduran, süper güçlerin süper yetkiler verilmiş başkanı değildir. Güçlü lider tankların, savaş uçakların önüne halkı çıkartıp, darbeleri püskürtebilen liderdir."
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın teklifi, "siyaseti devletin temeline sokmak." olarak nitelendirdiğini hatırlatan Akdoğan, "Demokrasi tam da milletin devletin temellerine, işleyişine nüfuz edebildiği sistemin adıdır. Bu devletin temellerini 23 Nisan'da, 29 Ekim'de millet kurmuştur, 15 Temmuz'da da devletin temellerini millet kurtarmıştır." ifadelerini kullandı.
Akdoğan'ın ifadeleri üzerine söz alan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, kuliste Akdoğan ile görüştüklerini anlatarak, "siyaseti devletin temeline sokmak." ifadesini kullanmadığını söyledi. Baykal, "Devleti parti devleti haline getiriyorsunuz, yanlış olan budur. Yoksa siyaset elbette devletin temelinde olacak." dediğini kaydetti.
Muhabir: Kadir Karakuş