MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Altını kalın olarak çiziyor ve söylüyorum ki, PKK eşittir PYD’dir. Katil her yerde katil, terörist her yerde teröristtir" dedi.
MHP Grup Toplantısı’nda partililere hitap eden Bahçeli, AB ve Birleşmiş Milletler’in elini taşın altına koymaktan kaçındığı sürece mülteci sorununun devasa boyutlara ulaşacağını ileri sürdü.
"AK Parti hükümeti sınırlarımızın yakınında inşa edilen kamplarda bulunan ve sayıları gittikçe artan mültecilere elbette desteğini vermelidir" diyen Bahçeli, "Ensarız diyenlerin tarihi sorumluluğu bu olacaktır. Ne var ki, mülteci meselesini paraya endekslemek, bu doğrultuda Türkiye’yi bakıcılığa, AB’nin sınır bekçiliğine layık görmek hem bu aziz milleti hem de ülkemizin saygınlığını hiçe saymak olacaktır ki, buna da asla izin verilmemelidir. AB ve Birleşmiş Milletler elini taşın altına koymaktan kaçındığı sürece mülteci sorunu devasa boyutlara ulaşacak, yanan ateş insanlığın bacasını tutuşturacaktır. Özellikle Halep ve mücavir alanlarının güvenlik ve düzeni sağlanamazsa, Bayırbucak’taki yıkım ve katliam durmazsa Türkiye kendisini emniyette hissedemeyecektir. Davutoğlu diyordu ki, ’Halep’te üzerime güneş doğmamıştır. Bu kente aşığım. Olağanüstü bir yerdir.’ Hangi ara Davutoğlu Halep’te sabahlamıştır bilemeyiz, ama bildiğimiz şudur ki, Halep Osmanlı’dan ayrıldığından beri zaten üzerine hiç güneş doğmamış, karanlıkta kalmaktan başka çaresi de olmamıştır" diye konuştu.
"SUUDİ ARABİSTAN’IN BAŞINI ÇEKTİĞİ ÜLKELERLE TÜRKİYE KARA OPERASYONUNA GİRMEYE HAZIRLANMAKTADIR"
Türkiye’nin Suudi Arabistan’la birlikte Ortadoğu’da askeri faaliyete hazırlanmasının geçen haftanın en çok konuşulan konusu olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Dışişleri Bakanı, Münih yolculuğu esnasında dilinin altındaki baklayı çıkarmış, Suriye’ye kara operasyonundan bahsetmiştir. Suudi yönetimi yaptığı keşif çalışmasından sonra İncirlik’e beş adet savaş uçağı göndermiş ve teröre karşı Türkiye ile müştereken mücadele edileceğini söylemiştir. AK Partili Dışişleri Bakanı Suudi askerlerinin Türkiye’den geçmesinin bir temenni olduğunu ifade ederek, kara operasyonu lehinde açıklamada bulunmuştur. Anlayacağınız Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkelerle Türkiye kara operasyonuna girmeye hazırlanmaktadır. Bundan TBMM’nin haberi yoktur. Daha önemlisi Türk milletinin bilgi ve desteği de bulunmamaktadır. AK Parti, Suudi Arabistan’a İncirlik hava üssünü açıp, ardından senaryosunun kimin tarafından yazıldığı az çok belli olan savaşa katılmakla hangi amaca hizmet edecektir? Meclis’in onayı olmadan Türkiye’yi savaş sokmak, bu minvalde kamuoyu hazırlama teşebbüsünde bulunmak nasıl bir şuursuzluk, nasıl bir kendini bilmezliktir. Türkiye çadır devleti, muz cumhuriyeti midir?" ifadelerini kullandı.
"PYD’NİN AK PARTİ TARAFINDAN MUHATAP ALINMASI, ÜLKEMİZDE AĞIRLANMASI BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ŞIMARTMIŞ, ELİNE KOZ VERMİŞTİR"
Ülke güvenliği açısından zorunlu ve kaçınılmazsa, her türlü askeri operasyon ve müdahalenin hem hak hem de milli görev olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin güvenliği ve egemenlik hakları her türlü mülahazanın, her türlü siyasi ve ideolojik yaklaşımın üstünde ve önündedir. Vatan için, bayrak için, bağımsızlık için, şerefli yaşamak için değil savaş, seve seve ölmesini de biliriz. Türk milletinin hiçbir şeyden, hiç kimseden korkusu yoktur. Fakat her askeri aktivitenin hukuki temeli olması da şarttır. Hatırlayacak olursak, AK Parti’nin 1 Mart tezkeresindeki ufuksuzluğu ve örtülemez siyasetsizliği bölgesel denklemden dışlanmamızın ilk etabı olmuştu. Bize göre 1 Mart Tezkeresine yanlış ve tarihin ters tarafından bakış fırsatların kaçmasına neden olmuştur. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD terörü yeni bir Kandil yaratmanın, sözde Kürdistan’a koridor açmanın peşindedir. Hemen söylemeliyim ki, buna kesinlikle müsaade edilmemelidir. Amaç oldu bittiye getirerek, ABD ve Rusya’nın desteğiyle teröristlere devlet kazandırmaktır. Davutoğlu Erzincan’da Şark Meselesi bitmiştir diyor. Bilmiyor ve görmüyor ki, Şark Meselesi AK Parti’nin de içinde bulunduğu şer ittifakınca beslenmekte ve kışkırtılmaktadır. Sayın Davutoğlu sen bakınca ne görüyorsun bilemiyorum, ama Şark Meselesi bitmemiş, iyice bilenmiş, keskinleşmiştir. Bildiğiniz gibi, 13 Şubat’ta, Kilis’te konuşlu topçu birliklerimiz, sınırlarımıza 13 kilometrelik mesafede bulunan ve Azez’in güneybatısında yer alan Maranaz bölgesinden YPG terörünün açtığı ateşe mukabele etmiştir. Değişen angajman kurallarına göre, 40 kilometrelik menzili bulunan fırtına obüsleri PYD-YPG teröristlerini hedef almıştır. Milli Savunma Bakanı, Türkiye’nin PYD’nin Miniğ Hava üssünden çıkıp Azez ve çevresini terk edene kadar topçu atışlarının süreceğini açıklamıştır. Davutoğlu’nun da benzer açıklamaları söz konusudur. Buna rağmen PYD, Azez koridorundaki alçak ve kanlı ilerlemesine devam etmektedir. PYD çetesinin elebaşı Müslim Türkiye’ye meydan okumaktadır. Düne kadar PYD’nin AK Parti tarafından muhatap alınması, ülkemizde ağırlanması bu terör örgütünü şımartmış, eline koz vermiştir. Ayn-el Arap’taki çatışmalar sırasında, sınır il ve ilçelerimizde YPG’li teröristleri tedavi ettiren AK Parti’nin günah ve vebali haddinden fazladır. 7 Mayıs 2015’te Kobani’de dökülen Kürt kanı benim kanım diyen Davutoğlu’ydu. Peşmerge ve PKK militanlarına karşılama töreni düzenleyip vatan topraklarından koridor açarak Kobani’ye geçiren Recep Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu AKP hükümetiydi. PYD’nin imdadına koşan peşmerge ve PKK’lılar Türkiye’de konakladıklarında lahmacun ikram edip yorgunluk çayıyla rahatlatan, faturayı da millete ödeten iradesiz valiler emri AK Parti’den almışlardı. Hepsinden vahimi, 2014 yılı Ekim ayında, Letonya ziyareti öncesi ’peşmergelerin Ayn-el Arab’a geçişi ile ilgili olarak Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım.’ diyen de şu anda bu ülkenin Cumhurbaşkanı’dır. PYD terör örgütünün lideri Salih Müslim 25 Temmuz 2013, 4 Ekim 2014, 20 Haziran 2015’de Türkiye’de hiç utanmadan, hiçbir milli ve ahlaki kaygı duymadan adeta misafir muamelesi görmüştü. CHP’li bazı çürümüş milletvekilleri de son günlerde PYD’nin militanı gibi konuşmuşlardır."
"PKK EŞİTTİR PYD’DİR"
"Altını kalın olarak çiziyor ve söylüyorum ki, PKK eşittir PYD’dedir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Katil her yerde katil, terörist her yerde teröristtir. Dün Kobani’ye selam çakan Davutoğlu, aslında PYD’yi selamlamıştır. Milletin kesesinden lahmacun yiyen peşmerge ve PKK’lılar ise PYD’ye AK Parti’nin mihmandarlığında desteğe gitmişlerdir. Şimdi bu teröristler Türkiye’ye kafa tutmaktadır. Cerablus ile Azez arasında fitne saçmaktadır. Fırat’ın batısına geçerek sözde terör kantonlarını birleştirme gayesi gütmektedir. ABD ise vahşi batıda haydutların oyuncağı olan, azılı katillerin güdümüne giren bir kasaba şerifi gibi, PYD-YPG’ye kol kanat germektedir. Bunlar at hırsızı, tren soyguncusu değil, cani teröristlerdir. Ve Türkiye üzerinde hesapları vardır. ABD yönetiminin Türkiye ile PYD’yi aynı kefeye koyması, Biden’in bize ’ateşi kesin’, PYD’ye ’toprak talebinden vazgeçin’ sözleri klasik bir sömürge valisi diktesidir. Biden kimdir ki, binlerce kilometre öteden emirler yağdırmaktadır? Hele Fransa yönetimi ise yalnızca Türkiye’ye top atışını durdurun çağrısını ahlaksızca yapmaktadır. Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve Dargeçit’te; Kobani tecrübeli, Suruç ve çevresinden sızmış YPG’li teröristler kan dökmüş, evlatlarımıza kast etmiştir. Erdoğan’ın Sur ve Cizre’de; ’bu toprakları yeniden vatan yapabilmek için mücadele veriyoruz’ sözleri ise talihsiz olduğu kadar yürek yaralayıcıdır" açıklamasında bulundu.
"ABD KARAR VERMELİDİR: DOST MUDUR? DÜŞMAN MI?"
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu aziz topraklar bin yıldır Türk’ündür, gelecek bin yıllarda da Türk’ün olacak ve Türk kalacaktır. Aksini iddia eden var ise, bilinsin ki, vatan hainidir. Bu gerçeği hiçbir küresel güç dahi değiştiremeyecektir. ABD, PYD’ye cici çocuk muamelesi yapıp silah ve mühimmat verdikçe, bu silahlar PKK’lıların eliyle Türkiye’de şehadetlere yol açmaktadır. ABD karar vermelidir: Dost mudur? Düşman mı? Müttefik midir? Müstevli mi? Stratejik ortak mıdır? Taktik hasım mı? Biz ister istemez sorgulamaktayız ki, ABD Rusya’yla aynı kümede hareket edip Kürdistan’ın kuruluşunda şantiye şefliği yapmaya mı özenmektedir? Birleşik Krallığın yarım bıraktığı tarihi vampirliği ABD mi tamamlamak istemektedir? Hatırlatırım ki, Türk milleti böyle rezil niyetlere pabuç bırakmaz, Ortadoğu ve ülkemizin bir bölgesini terörün eylem ve proje sahasına çevirmeye yeltenen kovboy numaralarına da geçit vermez. Artık ey Amerika demekle hiçbir sorununun çözülmeyeceğini de görmemiz lazımdır. Görünen gerçek şudur: ABD’nin Ortadoğu’daki kara gücü PYD, Türkiye’deki kolu da PKK’dır. Bu durum hiçbir kitaba, hiçbir insani ve uluslararası ilişkiye sığmayan çirkinlik ve işbirlikçiliktir. Türkiye güvenliğini sağlamak, milli varlığını korumak için ne gerekiyorsa, neyi hedefliyorsa yapmalıdır. AK Parti hükümeti korkmasın, pısmasın, alttan almasın. Türk milleti her neviden düşmanlıklara karşı birdir, beraberdir. Hepsini karşılamaya da Allah’ın izniyle gücü yetecektir."
(İHA)
MHP Grup Toplantısı’nda partililere hitap eden Bahçeli, AB ve Birleşmiş Milletler’in elini taşın altına koymaktan kaçındığı sürece mülteci sorununun devasa boyutlara ulaşacağını ileri sürdü.
"AK Parti hükümeti sınırlarımızın yakınında inşa edilen kamplarda bulunan ve sayıları gittikçe artan mültecilere elbette desteğini vermelidir" diyen Bahçeli, "Ensarız diyenlerin tarihi sorumluluğu bu olacaktır. Ne var ki, mülteci meselesini paraya endekslemek, bu doğrultuda Türkiye’yi bakıcılığa, AB’nin sınır bekçiliğine layık görmek hem bu aziz milleti hem de ülkemizin saygınlığını hiçe saymak olacaktır ki, buna da asla izin verilmemelidir. AB ve Birleşmiş Milletler elini taşın altına koymaktan kaçındığı sürece mülteci sorunu devasa boyutlara ulaşacak, yanan ateş insanlığın bacasını tutuşturacaktır. Özellikle Halep ve mücavir alanlarının güvenlik ve düzeni sağlanamazsa, Bayırbucak’taki yıkım ve katliam durmazsa Türkiye kendisini emniyette hissedemeyecektir. Davutoğlu diyordu ki, ’Halep’te üzerime güneş doğmamıştır. Bu kente aşığım. Olağanüstü bir yerdir.’ Hangi ara Davutoğlu Halep’te sabahlamıştır bilemeyiz, ama bildiğimiz şudur ki, Halep Osmanlı’dan ayrıldığından beri zaten üzerine hiç güneş doğmamış, karanlıkta kalmaktan başka çaresi de olmamıştır" diye konuştu.
"SUUDİ ARABİSTAN’IN BAŞINI ÇEKTİĞİ ÜLKELERLE TÜRKİYE KARA OPERASYONUNA GİRMEYE HAZIRLANMAKTADIR"
Türkiye’nin Suudi Arabistan’la birlikte Ortadoğu’da askeri faaliyete hazırlanmasının geçen haftanın en çok konuşulan konusu olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Dışişleri Bakanı, Münih yolculuğu esnasında dilinin altındaki baklayı çıkarmış, Suriye’ye kara operasyonundan bahsetmiştir. Suudi yönetimi yaptığı keşif çalışmasından sonra İncirlik’e beş adet savaş uçağı göndermiş ve teröre karşı Türkiye ile müştereken mücadele edileceğini söylemiştir. AK Partili Dışişleri Bakanı Suudi askerlerinin Türkiye’den geçmesinin bir temenni olduğunu ifade ederek, kara operasyonu lehinde açıklamada bulunmuştur. Anlayacağınız Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkelerle Türkiye kara operasyonuna girmeye hazırlanmaktadır. Bundan TBMM’nin haberi yoktur. Daha önemlisi Türk milletinin bilgi ve desteği de bulunmamaktadır. AK Parti, Suudi Arabistan’a İncirlik hava üssünü açıp, ardından senaryosunun kimin tarafından yazıldığı az çok belli olan savaşa katılmakla hangi amaca hizmet edecektir? Meclis’in onayı olmadan Türkiye’yi savaş sokmak, bu minvalde kamuoyu hazırlama teşebbüsünde bulunmak nasıl bir şuursuzluk, nasıl bir kendini bilmezliktir. Türkiye çadır devleti, muz cumhuriyeti midir?" ifadelerini kullandı.
"PYD’NİN AK PARTİ TARAFINDAN MUHATAP ALINMASI, ÜLKEMİZDE AĞIRLANMASI BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ŞIMARTMIŞ, ELİNE KOZ VERMİŞTİR"
Ülke güvenliği açısından zorunlu ve kaçınılmazsa, her türlü askeri operasyon ve müdahalenin hem hak hem de milli görev olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin güvenliği ve egemenlik hakları her türlü mülahazanın, her türlü siyasi ve ideolojik yaklaşımın üstünde ve önündedir. Vatan için, bayrak için, bağımsızlık için, şerefli yaşamak için değil savaş, seve seve ölmesini de biliriz. Türk milletinin hiçbir şeyden, hiç kimseden korkusu yoktur. Fakat her askeri aktivitenin hukuki temeli olması da şarttır. Hatırlayacak olursak, AK Parti’nin 1 Mart tezkeresindeki ufuksuzluğu ve örtülemez siyasetsizliği bölgesel denklemden dışlanmamızın ilk etabı olmuştu. Bize göre 1 Mart Tezkeresine yanlış ve tarihin ters tarafından bakış fırsatların kaçmasına neden olmuştur. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD terörü yeni bir Kandil yaratmanın, sözde Kürdistan’a koridor açmanın peşindedir. Hemen söylemeliyim ki, buna kesinlikle müsaade edilmemelidir. Amaç oldu bittiye getirerek, ABD ve Rusya’nın desteğiyle teröristlere devlet kazandırmaktır. Davutoğlu Erzincan’da Şark Meselesi bitmiştir diyor. Bilmiyor ve görmüyor ki, Şark Meselesi AK Parti’nin de içinde bulunduğu şer ittifakınca beslenmekte ve kışkırtılmaktadır. Sayın Davutoğlu sen bakınca ne görüyorsun bilemiyorum, ama Şark Meselesi bitmemiş, iyice bilenmiş, keskinleşmiştir. Bildiğiniz gibi, 13 Şubat’ta, Kilis’te konuşlu topçu birliklerimiz, sınırlarımıza 13 kilometrelik mesafede bulunan ve Azez’in güneybatısında yer alan Maranaz bölgesinden YPG terörünün açtığı ateşe mukabele etmiştir. Değişen angajman kurallarına göre, 40 kilometrelik menzili bulunan fırtına obüsleri PYD-YPG teröristlerini hedef almıştır. Milli Savunma Bakanı, Türkiye’nin PYD’nin Miniğ Hava üssünden çıkıp Azez ve çevresini terk edene kadar topçu atışlarının süreceğini açıklamıştır. Davutoğlu’nun da benzer açıklamaları söz konusudur. Buna rağmen PYD, Azez koridorundaki alçak ve kanlı ilerlemesine devam etmektedir. PYD çetesinin elebaşı Müslim Türkiye’ye meydan okumaktadır. Düne kadar PYD’nin AK Parti tarafından muhatap alınması, ülkemizde ağırlanması bu terör örgütünü şımartmış, eline koz vermiştir. Ayn-el Arap’taki çatışmalar sırasında, sınır il ve ilçelerimizde YPG’li teröristleri tedavi ettiren AK Parti’nin günah ve vebali haddinden fazladır. 7 Mayıs 2015’te Kobani’de dökülen Kürt kanı benim kanım diyen Davutoğlu’ydu. Peşmerge ve PKK militanlarına karşılama töreni düzenleyip vatan topraklarından koridor açarak Kobani’ye geçiren Recep Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu AKP hükümetiydi. PYD’nin imdadına koşan peşmerge ve PKK’lılar Türkiye’de konakladıklarında lahmacun ikram edip yorgunluk çayıyla rahatlatan, faturayı da millete ödeten iradesiz valiler emri AK Parti’den almışlardı. Hepsinden vahimi, 2014 yılı Ekim ayında, Letonya ziyareti öncesi ’peşmergelerin Ayn-el Arab’a geçişi ile ilgili olarak Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım.’ diyen de şu anda bu ülkenin Cumhurbaşkanı’dır. PYD terör örgütünün lideri Salih Müslim 25 Temmuz 2013, 4 Ekim 2014, 20 Haziran 2015’de Türkiye’de hiç utanmadan, hiçbir milli ve ahlaki kaygı duymadan adeta misafir muamelesi görmüştü. CHP’li bazı çürümüş milletvekilleri de son günlerde PYD’nin militanı gibi konuşmuşlardır."
"PKK EŞİTTİR PYD’DİR"
"Altını kalın olarak çiziyor ve söylüyorum ki, PKK eşittir PYD’dedir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Katil her yerde katil, terörist her yerde teröristtir. Dün Kobani’ye selam çakan Davutoğlu, aslında PYD’yi selamlamıştır. Milletin kesesinden lahmacun yiyen peşmerge ve PKK’lılar ise PYD’ye AK Parti’nin mihmandarlığında desteğe gitmişlerdir. Şimdi bu teröristler Türkiye’ye kafa tutmaktadır. Cerablus ile Azez arasında fitne saçmaktadır. Fırat’ın batısına geçerek sözde terör kantonlarını birleştirme gayesi gütmektedir. ABD ise vahşi batıda haydutların oyuncağı olan, azılı katillerin güdümüne giren bir kasaba şerifi gibi, PYD-YPG’ye kol kanat germektedir. Bunlar at hırsızı, tren soyguncusu değil, cani teröristlerdir. Ve Türkiye üzerinde hesapları vardır. ABD yönetiminin Türkiye ile PYD’yi aynı kefeye koyması, Biden’in bize ’ateşi kesin’, PYD’ye ’toprak talebinden vazgeçin’ sözleri klasik bir sömürge valisi diktesidir. Biden kimdir ki, binlerce kilometre öteden emirler yağdırmaktadır? Hele Fransa yönetimi ise yalnızca Türkiye’ye top atışını durdurun çağrısını ahlaksızca yapmaktadır. Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve Dargeçit’te; Kobani tecrübeli, Suruç ve çevresinden sızmış YPG’li teröristler kan dökmüş, evlatlarımıza kast etmiştir. Erdoğan’ın Sur ve Cizre’de; ’bu toprakları yeniden vatan yapabilmek için mücadele veriyoruz’ sözleri ise talihsiz olduğu kadar yürek yaralayıcıdır" açıklamasında bulundu.
"ABD KARAR VERMELİDİR: DOST MUDUR? DÜŞMAN MI?"
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu aziz topraklar bin yıldır Türk’ündür, gelecek bin yıllarda da Türk’ün olacak ve Türk kalacaktır. Aksini iddia eden var ise, bilinsin ki, vatan hainidir. Bu gerçeği hiçbir küresel güç dahi değiştiremeyecektir. ABD, PYD’ye cici çocuk muamelesi yapıp silah ve mühimmat verdikçe, bu silahlar PKK’lıların eliyle Türkiye’de şehadetlere yol açmaktadır. ABD karar vermelidir: Dost mudur? Düşman mı? Müttefik midir? Müstevli mi? Stratejik ortak mıdır? Taktik hasım mı? Biz ister istemez sorgulamaktayız ki, ABD Rusya’yla aynı kümede hareket edip Kürdistan’ın kuruluşunda şantiye şefliği yapmaya mı özenmektedir? Birleşik Krallığın yarım bıraktığı tarihi vampirliği ABD mi tamamlamak istemektedir? Hatırlatırım ki, Türk milleti böyle rezil niyetlere pabuç bırakmaz, Ortadoğu ve ülkemizin bir bölgesini terörün eylem ve proje sahasına çevirmeye yeltenen kovboy numaralarına da geçit vermez. Artık ey Amerika demekle hiçbir sorununun çözülmeyeceğini de görmemiz lazımdır. Görünen gerçek şudur: ABD’nin Ortadoğu’daki kara gücü PYD, Türkiye’deki kolu da PKK’dır. Bu durum hiçbir kitaba, hiçbir insani ve uluslararası ilişkiye sığmayan çirkinlik ve işbirlikçiliktir. Türkiye güvenliğini sağlamak, milli varlığını korumak için ne gerekiyorsa, neyi hedefliyorsa yapmalıdır. AK Parti hükümeti korkmasın, pısmasın, alttan almasın. Türk milleti her neviden düşmanlıklara karşı birdir, beraberdir. Hepsini karşılamaya da Allah’ın izniyle gücü yetecektir."
(İHA)