İSTANBUL (AA) - Tarihçi Enes Demir, Selçuklu Sultanı Alparslan'ın, Azez, El-Bab ve Menbic'i kontrol altına aldıktan sonra Malazgirt Ovası'na geldiğini belirterek, "Sultan Alparslan'ın normal bir asker gibi savaşa hazırlanarak ordusunun başında savaşa katılması ve savaş öncesi askerlerini coşturucu bir konuşma yapması; kendisinden ortalama 3 kat üstün olan bir orduya karşı zafer kazanılmasında önemli rol oynamıştı." dedi.
Demir, Malazgirt Zaferi'nin 946. yılı münasebetiyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, Misak-ı Milli konusunda yaptığı araştırmalar sonucunda Mercidabık Zaferi'nin gerçekleştiği Dabık ve Fırat Kalkanı Harekatı kapsamındaki yerlerin tarihsel bağlarının ortaya çıktığını söyledi.
"El-Bab Tarihi" ve "Misak-ı Milli" adlı kitaplarında ortaya koyduğu bilgilerle, Sultan Alparslan'ın Dabık Ovası'na gelerek, Azez, El-Bab ve Menbic'i kontrol altına aldığını, daha sonra Halep'e yöneldiğini anlatan Demir, Bizans İmparatoru'nun elçi göndererek aralarında Menbic'in de yer aldığı 3 kritik yeri isteğini, Sultan Alparslan'ın bunu kabul etmediğini ve El-Bab'dan Malazgirt Ovası'na geldiğini kaydetti.
Bizans ordusunun, 1071 yılında imparatorlarının komutasında Türk güçlerinin Anadolu'daki yayılmasını engellemek için yeniden sefere çıktığını belirten Demir, şunları anlattı:
"Selçuklu Sultanı Alparslan ise bu sıralarda hedef olarak Mısır almak üzere sefere çıkmış ve bu Mısır yolu üzerindeki bölgeleri fethetmeyi planlamıştı. Sultan Alparslan, Urfa'ya geldiği sırada kendisine biat etmeyen Halep emiri üzerine yönelmiştir. Bu kapsamda Alparslan, Azez, Dabık ve sonrasında El-Bab'a gelerek buraları kontrol altına almıştır. Menbic de yine Sultan'ın ordusu tarafından ele geçirilmiştir. Akabinde Halep'e giderek burayı kontrol altına alan Sultan, burada Bizans İmparatoru'nun Anadolu'nun doğusuna doğru sefere çıktığı haberini almıştır. Bu sırada Bizans İmparatoru, gönderdiği elçi vasıtasıyla Sultan Alparslan'ın fethettiği ve kendisine ait olan bazı yerlerin iade edilmesini istemiştir. Bu yerlerden biri çok ilginçtir ki Menbic'tir. Diğerleri ise Erciş, Ahlat ve Malazgirt'tir. Sultan Alparslan, bu teklifleri kabul etmeyerek Bizans İmparatoru'nu karşılamak üzere Malazgirt üzerine yola çıkmıştır. Sultan Alparslan, El-Bab-Menbic-Birecik-Urfa-Ahlat hattı üzerinden Malazgirt'e gelmiştir. 26 Ağustos günü savaş başlamıştır. Savaş sonrası yapılan antlaşma ile Menbic'in de içinde bulunduğu birçok yer, Selçuklu Devleti'ne bırakılmıştır."
"İmparatora esir değil, özel misafir muamelesi yapmıştır"Selçuklu ve Bizans ordularının 24 Ağustos 1071'de Malazgirt ile Ahlat arasındaki Rahva ovasında karşı karşıya geldiğini aktaran Enes Demir, savaş hakkında şu bilgileri verdi:
"Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 120 binin üzerinde olduğu tahmin edilen ordusu ile harekete geçmiştir. Halep-Bab-Menbic-Urfa-Ahlat hattı üzerinden Malazgirt'e gelen Sultan Alparslan komutasındaki Selçuklu ordusunun yekunu ise tahminen 50 bin kişiydi. Sultan Alparslan'ın normal bir asker gibi savaşa hazırlanarak ordusunun başında savaşa katılması ve savaş öncesi askerlerini coşturucu bir konuşma yapması, kendisinden ortalama 3 kat üstün olan bir orduya karşı zafer kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Teknik açıdan Malazgirt Savaşı'nın kaderini belirleyen iki temel taktik ve husus vardır. Alparslan'ın uyguladığı sahte ricat ve akabinde düşmanı bir hilal şeklinde çevirme hamlesi sonuç vermiştir. Sultan'ın bu hamlesi akabinde Bizans ordusunda yer alan bir miktar Peçenek ve Uz askerleri (Türk birlikleri) Selçuklu Ordusu tarafına geçmişlerdir. Böylece Bizans ordusu için mağlubiyet kaçınılmaz olmuş ve savaş sonunda Bizans İmparatoru esir edilmiştir. Sultan Alparslan, İmparatora savaş esiri değil, özel bir misafir muamelesi yapmıştır."
Anadolu'nun Türkleşmesi sürecini başlatan olayTarihçi Enes Demir, Sultan Alparslan'ın isteği üzerine Bizans İmparatoru ile sulh antlaşması imzalandığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu antlaşmaya göre, İmparator kendisi için 1,5 milyon altın parayı kurtuluş akçesi olarak verecek. Bizans Devleti her yıl Selçuklu Devleti'ne 360 bin altın ödeyecek,Bizans'ın elinde bulunan bütün Müslüman esirler serbest bırakılacak. İhtiyaç olduğunda Bizanslılar, Selçuklu Devleti'ne askeri yardımda bulunacak. İmparator tahtını muhafaza ettiği takdirde Antakya, Urfa, Menbic ve Malazgirt gibi şehir ve kaleler Selçuklulara geri verilecek.
Antlaşmadan sonra Bizans İmparatoru, İstanbul'a doğru yola çıkmıştır. Fakat bu sırada Bizans'ta kendisinin esir olduğu haber alınmış ve Mikhail VII. Dukas imparator ilan edilmiştir. Bunun üzerine Diogenes, Bizans tahtı için mücadeleye girişmişse de yakalanmış ve gözleri kör edilerek hapsedilmiştir."
Sultan Alparslan'ın, Bizans İmparatoru'nun başına gelenler ve aradaki antlaşmanın bozulması üzerine Türk beylerine, bütün Anadolu'nun fethedilmesi emrini verdiğini aktaran Demir, böylece Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi sürecinin başladığını kaydetti.
Muhabir: Emin İleri