Stuttgart
Almanya'ya 1991'de gelen ve metroda çalışan Yozgatlı Mehmet Albayrak, AA muhabirine, kızının 6 Aralık'ta hastaneye gidip kan tahlilleri yaptırdığını anlattı.
Sonuçların iyi çıkmadığını ancak daha önce dayısı ve arkadaşının annesini bu hastanede kaybettiği için kızının burada kalmak istemediğini belirten Albayrak, süreci şöyle aktardı:
"Sonra kendini kötü hissettiği için arkadaşlarının yönlendirmesiyle yaya bir şekilde kontrol için hastaneye götürdüklerini öğrendim. Hastanede ilk gün kızımın elinden telefonu alınınca bazı problemler çıkıyor, mahkeme kararıyla kızımın ellerini ayaklarını bağlayarak yatağa mahkum ediyorlar. Bizi 4 gün görüştürmediler ve ancak dördüncü gün kızımı görebildim ama konuşma imkanım yoktu çünkü bayıltmışlardı. Gerekçe olarak elinden telefonunu alınınca kendilerine karşı koyduğunu söylüyorlar, kızımla hiç konuşma şansımız olmadığından orada tam olarak ne oldu hiçbir zaman öğrenemedik.
Kızım bir hafta, hastanede ilk gittiği klinikte kaldı. Daha sonra hastanenin diğer kliniğine sevk ettiler, tam olarak nerede nasıl öldüğünü dahi bize bildirmediler. 'Vücudunda herhangi bir şey yok, beyninde ödem var.' dediler. Ölüm sebebi olarak son 3 günde verdikleri ilacın önce tansiyonu, sonra kalbi durdurduğunu ifade ettiler. Ölüm kağıdında ölüm sebebi 'kalp durması' olarak geçiyor. Kızım birinci haftanın sonunda komaya girip altıncı haftanın sonunda vefat etti."
"Çok büyük ihmal var"
Albayrak, kızının ölümünün hastanede ilk gittiği kliniğin ihmalinden kaynaklandığını düşündüklerini anlatarak, "İkinci gittiği klinikte, ölmeden önce son 3 gün ne yaşandığını öğrenmek istiyoruz. O verdikleri ilaç sonucu kalp durması nasıl oldu? Biz o ilacın bilinçli olarak niçin verildiğini öğrenmek istiyoruz." dedi.
Bu süreçte hastanenin büyük ihmali olduğunu öne süren Albayrak, şöyle devam etti:
"İlk gittiğimiz klinikte çocuğumun alkol ya da uyuşturucu kullanmış olabileceğini söylediler ama yapılan testler sonucu bunların hiçbiri gerçek çıkmadı fakat beyinsel bir problemi olduğu ve filmini çekmek akıllarına gelmedi. Her şeyi düşünen hastane bunu düşünemedi, çok büyük ihmal var. Tek yaptıkları şey mahkeme kararına güvenerek, ellerini ve ayaklarını bağlayarak yatağa mahkum etmek oldu. Öldüğünü öğrendiğimizde ve hastaneye teşhise gittiğimizde verdikleri ilacın ağır geldiğini, önce tansiyonu yükselttiğini, sonra kalp durmasına neden olduğunu, müdahale ettiklerini fakat kurtarmayı başaramadıklarını ifade ettiler."
"Kızımın hiçbir bağımlılığı yoktu, temiz çıktı"
İlk başta tespit edilmesi gereken sorunun, iş işten geçtikten sonra anlaşıldığını aktaran acılı baba, "Kızımın hiçbir bağımlılığı yoktu, temiz çıktı." dedi.
Albayrak, avukatının, raporları inceleyip bilirkişiye gönderdikten sonra hastane aleyhinde hukuki süreci başlatacağını söyledi.
Olaylara komşuları şahit oldu
Bu süreçte aileye destek olan komşuları Recep Yön de Almanca tercüme konusunda aileye yardımcı olmak amacıyla zaman zaman yanlarında bulunduğunu ifade etti.
Yön, "Beraber hastaneye gittik, kızın doktoruyla görüşeceğiz dedik. Bize 'Şu an doktor kızla konuşuyor, sizi içeri alamayız.' dediler ve bir saat beklettiler. Doktor bir saat sonra geldi. Mehmet bey, kızının yanına girdi ama kız baygın bir haldeydi. Sonra çıkıp 'Kızım baygın, doktor bu halde ne konuşabilir?' diye sordu. Bize orada hiçbir cevap veremediler." diye konuştu.
Kızın uyuşturucu ya da alkol sorunu olabileceğinin söylendiğini ancak raporların temiz çıktığını aktaran Yön, olayın araştırıldığını, er ya da geç her şeyin ortaya çıkacağına inandığını söyledi.
AA muhabirinin iddialar hakkında yazılı olarak yanıt talep ettiği hastane yönetimi ise veri koruma kanunu çerçevesinde hastalar hakkında bilgi vermeyeceklerini belirterek, konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com