Colorado eyaletinin Denver kentinde düzenlenen eğitim zirvesine Türkiye’den yaklaşık 20 üniversite 100’e yakın akademisyenle katıldı.
NAFSA’nın, dünyanın en büyük yükseköğretim zirvesi olduğunu söyleyen İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Aydın, günümüzde uluslararası çalışmaların çok önem arz ettiğini, o yüzden Türkiye’deki üniversitelerin evrensel düşünüp dünya üniversitesi olmaları gerektiğini dile getirdi.
“Türkiye olarak bizde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde, Eğitim Ekonomisi İş Konseyi’nin koordinesiyle her yıl 20’nin üzerinde üniversiteyle beraber bu fuara katılıyoruz” diyen Dr. Aydın, “Bunun için büyük bir ekiple 100’ün üzerinde Türk akademisyen ve 20’nin üzerinde üniversiteyle NAFSA’ ya katıldık. Çok güzel çalışmalar ve iş biriliği yapıldı. Yükseköğretimdeki yeni trendler, yaklaşımlar, teknolojinin yükseköğretimde kullanılması, dünyanın ihtiyaçları gibi konular gündeme getirildi. Konferanslar, seminerler yapılarak üniversiteler arasında iş birliği gerçekleşti” dedi.
BİR TÜRK’E YAKIŞMAYACAK HAREKET
Eğitim fuarında her yıl yaklaşık bir saat oradaki yabancı üniversite ve katılımcılara Türk yükseköğretimini sunduklarını ifade eden Dr. Aydın, bu yıl sunumda tatsız bir olay yaşadıklarını dile getirerek sözlerine şöyle devam etti; “Sunum bitince soru cevap bölümüne gelindi. Sorular esnasında bir katılımcı, Türkiye’nin güvensiz bir ülke olduğunu, uluslararası öğrencilerin Türkiye’ye gelmemesi gerektiğini, hatta kendilerinin Almanya’yı temsilen orada olduğunu söyleyerek Türkiye’ye öğrenci göndermediklerini dile getirdi. Konuşmasından Türkçeye yakın bir aksanı olduğunu hissettim. Sorunun gerekli cevabı verildikten sonra bu arkadaşım kimliğini öğrenmek istedim. Sonrasında bu kişinin Almanya’da yaşayan bir Türk olduğunu öğrendik. Oradaki bir üniversiteyi temsilen fuara gelmiş. Sunumdan sonra kendisini çağırdım ve ‘Bir Türk olarak böyle bir platformda Türkiye’nin güvensiz olduğunu söylemen, Türkiye’ye öğrenci gönderilmemesini teşvik etmen sana yakışıyor mu’ dedim. Bana verdiği cevap, ‘Alman hükümeti beni görevlendirdi. Bu toplantıda böyle bir soru sormakla görevlendirildim’ oldu. Ben kendisine ‘Bir yerden zaten emir aldığın belliydi, yoksa ülkesini seven bir insan böyle bir platformda Türkiye’nin güvensiz bir ülke olduğunu söylemez. Kaldı ki zaten böyle bir şey yok’ dedim.”
“BİZİM BİZDEN BAŞKA DOSTUMUZ YOK”
“İşte orada Türkiye’nin düşmanlarını, haince emelleri olanları görebildik” diyen Dr. Aydın, “2016 Şubat ayında Avrasya yüksek zirvesini yaptık. Hemen bir hafta öncede Sultanahmet’te bir patlama olmuştu. O patlamadan bir hafta sonra toplantıyı yapmamıza rağmen dünyadan binlerce akademisyen ve 200 civarında dünya üniversitesi buraya geldi. Dünyanın her yerinde patlamalar oluyor, olmaması lazım ama bunların arkasında kimlerin olduğu da ortada. Ama bu ülkenin vatandaşının, bu ülke topraklarında yetişmiş bir insanın Alman hükümetinin görevlendirmesiyle öyle bir platformda Türkiye’yi torpillemesi, kamuoyu nezdinde güvensiz bir ülke konuma getirmeye çalışması ve yabancı öğrencilerin buraya gelmemesi için gayret göstermesi kabul edilebilir bir şey değil. Bizim bizden başka dostumuz yok. Kendi ayaklarımız üzerinde durmayı öğrenmemiz lazım” dedi.
“DÜNYAYA ÇOK DİLLİ, ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR KAMPÜS SUNUYORUZ”
Türkiye son yıllarda yükseköğretimde uluslararasılaşma anlamında ciddi bir atılım yaptığını söyleyen, İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Direktör Yardımcısı Selman Arslanbaş, şöyle konuştu: “Bunda YÖK’ün yapmış olduğu State and Turkey çalışmasının çok büyük etkisi var. Şuan Türkiye’de 100 bine yaklaşan uluslararası öğrenci var. 2050’lili yıllarda 250 bin öğrenciye ulaşmayı arzu ediyoruz. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Yükseköğretim kurumunun açıklamış olduğu istatistiklere göre vakıf üniversiteleri içerisinde uluslararası öğrencisi en fazla olan üniversite olmaktan ayrı bir mutluluk yaşıyoruz. Biz çok dili, çok kültürü, teknolojik bir kampüste Avrupa üniversiteleriyle yarışır bir şekilde onlara eğitim sunmakla yola çıktık. Uluslararası öğrenciler Türk toplumunun onlara göstermiş olduğu yakınlıktan kendilerini evlerinde gibi hissetmekten mutlular”.
AMERİKA'DAN OKUMAYA GELDİ TÜRKİYE'Yİ ÇOK SEVDİ
Amerika’dan Uluslararası İlişkiler okumak için iki yıl önce Türkiye’ye ailesiyle gelen Rin Al-Kahal, Türkiye’yi çok sevdiğini ifade etti. “Türkiye’de hayat kolay olduğu için mutluyum” diyen Al-Kahal, “Burada Türk arkadaşlar edindim, çok iyi insanlar Türkçe öğrenmem için bana yardım ettiler. Hocalarım derslerim konusunda bana çok yardımcı oldu” dedi.
“KENDİMİZİ MEMLEKETTE GİBİ HİSSEDİYORUZ”
Somali’den 2012 yılında Türkiye’ye gelen ve Uluslararası İlişkiler bölümünden bu yıl mezun olduğu için üzgün olduğunu dile getiren Bella Muhammed, “Bu okulda olduğum için mutluyum. Tekrar okumak istiyorum, 4 yıl iyi geçti. İnsanlar çok sıcakkanlı. Memleketten geldik ama burada kendi memleketimizde gibi hissediyoruz. Bir aileden taşınıp başka aileye gelmiş gibiyim. Yeterli bir eğitim aldığımı düşünüyorum. İster işe başlarım istersem de yüksek lisans yaparım. İstanbul Aydın Üniversitesi iyi bir üniversite, yazmak isteyenler hoş gelirler, buyursun gelsinler hiç pişman olmazlar” diye konuştu.
dikGAZETE.com