
Köln
Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezine (Dezim) bağlı Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılık İzleme Örgütünün açıkladığı izleme raporunda ayrımcılığın birçok kişi için günlük yaşamın parçası ve Alman toplumunda ırkçı tutumların oldukça yaygın olduğu belirtildi.
"Gizli Desenler, Görünür Sonuçlar, Almanya'da Irkçılık ve Ayrımcılık" temalı rapora göre, 2024 yılında araştırmaya katılanların yüzde 54'ü en az bir kez ayrımcılığa uğradığını bildirdi.
Katılımcı Müslüman kadınların yüzde 61'i, siyahi kadınların yüzde 63'ü ve siyahi erkeklerin yüzde 62'si özellikle gizli ayrımcılık türlerine maruz kaldıklarını dile getirdi.
Rapora göre, siyahi erkeklerin yüzde 42'si, Müslüman kadınların yüzde 38'i, özellikle kamusal alanlarda ayrımcılığa uğruyor.
Sıklıkla ayrımcılığa uğrayan bireylerin psikolojik stres, depresyon ve anksiyete bozukluğu belirtileri gösterme ihtimallarının daha yüksek olduğu ifade ediliyor.
Özellikle ayrımcılığa çok fazla maruz kalmış kişilerin arasında devlet kurumlarına karşı güvenin azaldığı belirtiliyor.
Ankete katılanların yüzde 22'si, etnik ve dini azınlıkların son yıllarda hak ettiklerinden daha fazla ekonomik fayda sağladığını düşünüyor. Yüzde 23'ü ise bu grupların eşit haklar konusunda çok fazla talepte bulunduğunu ifade ediyor.
Bu bulgular, ülkede ırksal ön yargının genel nüfus içinde devam ettiğini ortaya koyuyor.
"Devlet harekete geçmeli"
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, örgütün açıkladığı verileri değerlendirdiği yazılı açıklamada, Almanya’da Müslümanlara yönelik ayrımcılık sebebiyle endişeli olduklarını bildirdi.
Mete, "Müslüman karşıtı ırkçılık alelade bir mesele değil. Yeni bir araştırma, Almanya’da ön yargı ve ötekileştirmenin ne kadar köklü olduğunu ortaya koyuyor. Devlet kurumlarına duyulan güven azalıyor. Devlet harekete geçmeli." ifadelerini kullandı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"İslam Toplumu Milli Görüş olarak çağrıda bulunuyoruz: Irkçı eylemlerin tutarlı bir şekilde cezalandırılması suretiyle ayrımcılığa karşı daha iyi bir koruma sağlanmalıdır. Aynı zamanda uzun vadede kurumsal ırkçılıkla mücadele etmek için devlet yetkilileri ve emniyet personeli arasında derin bir duyarlılık oluşturmak şarttır. Ayrıca toplumda mağdurların deneyimlerini önemsizleştirmek yerine ciddiye alan bir bakış açısı değişikliği olmalıdır. Ayrımcılık, sadece mağdurları ilgilendiren bir mesele değil toplumsal bir sorundur. Almanya’nın bu sorunu kabul etmekle kalmayıp nihayet kararlı adımlar atmasının zamanı gelmiş ve geçmektedir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com