İSTANBUL
Yenilenen Atatürk Kültür Merkezi (AKM) binası projesinin öncülerinden AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, proje aşamasından bugüne AKM’nin sembolik değeri, Türk modernleşmesindeki yeri ve İstanbul kültür-sanat hayatına yapacağı katkıyı AA Analiz’e değerlendirdi.
Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemde AKM projesini ele alan Nabi Avcı, dönemin Bakanlık Müsteşarı olan Ömer Arısoy ve ekibiyle birlikte projeyi hayata geçirmek için attıkları adımları ve kendileri için AKM’nin ne ifade ettiğine dair sorularımızı yanıtladı.
“AKM’nin kültür hayatımızda işgal ettiği yeri ve anlamı iyi konumlandırmak için bence onu Tanzimat’ın çok uzağında düşünmemek gerekir.” diyen Avcı, AKM’nin Türk modernleşme hikayesinde bir sürekliliğin sembolü olduğuna dikkati çekti.
AKM’de icra edilecek pek çok etkinliğin Tanzimat’tan buyana işlemekte olan bir damarın parçası olduğunu söyleyen Avcı, “AKM, aslında Tanzimat’la başlayan bir maceranın günümüzdeki en yeni sembollerinden bir tanesi benim gözümde.” ifadesini kullandı.
Mimaride süreklilik vurgusu
Avcı, Yeni AKM binasının mimarının, ilk mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu olması hasebiyle bir mimaride sürekliliğin esas alındığına dikkati çekerek şöyle konuştu:
“Birinci AKM yani yanan ve sonra kullanılamaz hale gelen ve çürümeye terk edilen, hiçbir şekilde onarılamayan AKM yerine yapılacak yeni binanın böyle bir sürekliliğinin rengini taşıması ve vurgulaması önemliydi.”
Nabi Avcı, AKM’nin yıkılması kararı üzerine projenin İstanbul’da belli çevrelerin tartışmalarına kurban edilecek bir hava ortaya çıktığını anımsatarak, mimaride sürekliliğin bunun da önüne geçtiğinin altını çizdi.
Avcı, bu çerçevede, “Bizim bu tür sürekliliklere ihtiyacımız var. Her şeyi sıfırdan başlayarak, yeniden yeniden kurmaktan yorulduk. Burada eski AKM ile konuşan, onun fonksiyonlarını çok daha çeşitlendirerek, zenginleştirerek çoğaltan bir projeye ihyacımız olduğunu düşündük.” ifadelerini kullandı.
Tabanlıoğlu ve ekibinin de beklentileri karşılayan bir iş çıkardığını söyleyen Avcı, “Murat Tabanlıoğlu’na hem de ekibine teşekkür ederim. Hem o sürekliliği vurguladılar ama o sürekliliği statik bir şeye dönüştürmeden zenginleştirerek, o kurumdan beklenen kültürel faydayı en üst seviyede sağlayacak yenilikler tasarlayarak, o tasarımlarını da yapıya hiç yadırganmayacak şekilde yedirerek çok güzel bir iş yaptılar.” dedi.
AKM’nin İstanbul kültür-sanat hayatına katkısı
Yenilenen AKM’nin İstanbul’un kültürel hayatına yapacağı katkıya ilişkin ise Avcı, AKM’yi bir metropolün atan kalbine benzetti. Bu kapsamda metropolün farklı yerlerinde yapılan kültürel faaliyetlerinin bir anlamda tekrar üreten, onları tekrar anlamlandıran bir merkezi kurum olması gerektiğinin altını çizen Avcı, şöyle devam etti:
“Türkiye’de AKM’nin böyle bir işlevi olmalıdır. Olacaktır da zaten. Yani çok genel ifadeyle söylersek, AKM İstanbul’un kültürel hayatını zenginleştirecek ama her şeyi kendinde toplayan tekelci bir anlayışla değil aksine oradan yükselecek enerjiyle pek çok kuruma da bir tür zemin hazırlayacaktır.”
“AKM’ye bakınca Edip Cansever’i görüyorum”
Bir kültür ve sanat insanı olarak Avcı, yeni AKM’yi hangi şairle irtibatlandırdığına ilişkin sorumuzu ise şöyle yanıtladı:
“İlla böyle bir benzeştirme yapmamız gerekirse, burası Mehmet Akif değildir. Belki Yahya Kemal ama o da biraz kenarından dolaşabilir. Ben bu binaya baktığımda, buranın muhtemel kullanıcıları, tüketicileri ve işlevine baktığımda aklıma hep Edip Cansever ve ‘Ben Ruhi Bey, Nasılım?’ şiiri aklıma gelir. Mesela açılışta bu şiirden bir bölüm sergilense buranın anlamını ve havasını en iyi şekilde özetleyen şiirsel karşılıklardan biri verilmiş olur.”
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com