Genel

Akademisyenler Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sofrası’nda hukuk, siyaset bilimi, kamu yönetimi, sosyoloji ve iletişim alanlarında çalışan akademisyenler ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırladı. Toplantının sona ermesinin ardından açıklamalarda bu

Akademisyenler Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlandı
19-02-2015 20:42
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sofrası’nda hukuk, siyaset bilimi, kamu yönetimi, sosyoloji ve iletişim alanlarında çalışan akademisyenler ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırladı.
Toplantının sona ermesinin ardından açıklamalarda bulunan, Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlediği yemek ile Türkiye’nin gündemindeki konularla ilgili değişik kesimdeki katılımcıların görüşlerine başvurduğunu dile getirdi.
“CUMHURBAŞKANI BİZLERİN GÖRÜŞLERİNİ DİNLEYEREK NOT ALDI”
Bugünde ‘Başkanlık Sistemi’ tartışmalarıyla ilgili bir toplantının gerçekleştirildiğini ifade eden Hakyemez, “Toplantıda hukukçular, siyaset bilimciler, düşünce kuruluşlarının temsilcileri ve gazetecilerden temsilciler vardı. Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemi ile ilgili kendileri çok kısa bir değerlendirme yaptı. Sonrasında da katılımcıların, bizlerin görüşlerini dinledi, not aldı. Bu konuda Türkiye’de başkanlık sisteminin uygulamasında avantajları, dezavantajları neler olabilir,2023 hedefleri bağlamında Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2007 Anayasa krizi sonrasında ortaya çıkan yapı, bunun parlamenter sistem açısından doğurduğu sıkıntılar ve Türkiye’nin geleceğinde yeni anayasa nasıl olması gerekir onunla ilgili herkes görüşlerini ifade ettiler” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE ŞUAN Kİ MEVCUT SİSTEM SORUNLUDUR”
Hakyemez, toplantıda kendi görüşlerini de ifade ettiğini belirterek, Türkiye’de hükümet sistemi tartışmasının yeni anayasa bağlamında değerlendirilmesinin daha isabetli olacağı kanaatinde olduğunu dile getirdi. Yalnız hükümet sistemi denildiğinde Türkiye’de bir yanlış algı oluştuğunu vurgulayan Hakyemez, “ Bu yanlış algı şu, özellikle başkanlık sistemi ifade edildiğinde sanki bunun demokratik bir rejimin dışında başka bir model olduğu ve sanki bunun bir yargısal denetimin öngörmediği yanlış algılar var veya başkanlık sisteminin bir federal devlette uygulanması gerektiği gibi yanlış algılar var. Oysa öyle değil. Bence, Türkiye’de herhangi bir hükümet sistemi uygulana bilir ama Türkiye’de şuan ki mevcut sistem sorunludur. Çünkü üstü cumhurbaşkanı var. Halkın oyuyla seçildikten sonra yetkilerini kullanma noktasında daha ısrarcı davrana biliyor ama sorumluluğu yok. Bu modelin değişmesi lazım. Bu model artık Cumhurbaşkanı halkın seçeceği bir modelden parlamentonun seçeceğe bir modele dönmez” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ASIL SORUNU BİR ANAYASA SORUNUDUR”
Türkiye’de sistemin dönüşmesi gerektiğinin altını çizen Hakyemez, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sistemin dönüşmesi gerekiyor. Yalnız Türkiye’nin asıl sorunu bir anayasa sorunudur. Dolayısıyla hükümet sistemi arayışı da anayasa içerisinde insan hakları, demokrasi, hukuk devleti boyutuyla vurgulanması lazım. Etkin bir yargısal denetim olduktan sonra Türkiye’de insan hakları ve mahalli idareler yerel demokrasi bağlamında güçlü vurgular olduktan sonra Türkiye başkanlık sitemine de, yarı başkanlık sistemine de muhtemelen çok rahat bir şekilde geçe bilecek bir yapıya sahiptir. Türkiye artık herkes özgürlüğünün kıymetini biliyor. Hukuk devletinin avantajlarını biliyor ve bunlardan faydalanıyor. Algı yönetimi yönetimini iyi değerlendirdikten sonra Türkiye’de hükümet sistemi arayışlarında sorunsuz bir modele doğru geçilebilir diye ben görüşmelerimi ifade ettim.”
“MESELENİN TARTIŞILMASINI İSTEYEN BİR YAKLAŞIMI GÖRMEKTEN BEN SON DERECE MEMNUN OLDUM”
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün verdiği yemekte herkesin başkanlık sistemi ile ilgili fikirlerini açıkça ifade ettiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemekte yapılan konuşmaları dinlediğini ve tartışmalara katılarak çözüm önerilerini sunduğunu kaydeden Alkan, “Son derece karşılıklı bir diyalog zemininde geçmiş bir yemek oldu. Bu açıdan çok faydalı buldum. Sayın cumhurbaşkanın bazı tespitlerini yerinde görme şansımız oldu. Her yönüyle meselenin tartışılmasını isteyen bir yaklaşımı görmekten ben son derece memnun oldum. Bende yemek sırasında başkanlık sistemine geçiş tartışmalarının siyasi partiler rejimi, seçim sistemi, STK’ların yapılanması ve siyasi parti finansmanı gibi çok sayıda diğer düzenlemelerle birlikte hayata geçirilmesi durumunda bu sistemin demokratik bir model altında Türkiye’de rahatlıkla işleye bileceğini ifade ettim. 2007 değişikliklerinden sonra artık Türkiye’de tam bir parlamenter sisteme dönülmesi mümkün değil. Zaten Türkiye’de hiçbir zaman tam bir parlamenter sistem hayata geçirilememişti. Dolayısıyla bu hibrit rejimin aşılması noktasında Türkiye’de bazı tartışmaların 2015 genel seçimlerinden sonra yapılması artık bir zorunluluk. Bunun her ortamda tartışılması bir zorunluluk. Bunun anlatılması bir zorunluluk. Böyle bir diyalog ortamının geliştirilmesi açısından da sayın cumhurbaşkanın vermiş olduğu bu yemek son derece önemli oldu” dedi. Yemeğin çok güzel bir ortamda geçtiğini ‘başkanlık sistemi’ tartışmalarının masaya yatırıldığını dile getiren Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Kireççi de, “Çok demokratik bir ortamda sayın cumhurbaşkanı bütün katılımcıların, akademisyenlerin, düşünce kuruluşu temsilcilerinin fikirlerini aldı. Daha çok bizi dinledi. Biz konuştuk o notlar aldı. Büyük bir ciddiyetle söylenen her şeyi not etti. Herkes aynı fikirde değildi. Farklı fikirde olanlar da vardı, onları da not etti. Bu şekilde geçti görüşme” dedi.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN KAYGILARINI HİSSETTİM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her konuşmacıyı dikkatle dinlediğini sözlerine ekleyen Kireççi, konuşmasına şöyle devam etti: “Yani başkanlık sistemi konusuyla ilgili Türkiye bir takım fikirler tartışılıyor. Daha önceden de tartışılıyor bu. Bu Turgut Özal, Süleyman Demirel döneminde oldu. Türkiye’de parlamenter sistemde sık sık tıkanmalar yaşadı. Cumhuriyet tarihinde net bir parlamenter sisteme de sahip değiliz. Bunları zaten katılımcıların bir kısmı da dile getirdi. Yaşadığımız sıkıntılarla, büyük mücadelelerle buraya gelindiğine değinildi. Buradan sayın Cumhurbaşkanımızın endişesini ben şöyle okudum, yani Türkiye’yi daha iyi nasıl yönete biliriz, Türkiye’de milletin iradesi Meclis’e ve yönetime nasıl yansır, bizden sonraki nesillere daha etkin yönetile bilen bir politik sistemi nasıl bırakabiliriz bir kaygı içerisinde olduğunu tespit ettim. Bunlarla ilgili kafasındaki sorulara veya bizden aldığı düşünceleri bir derleyip toplamak istediğini hissetim. Arkadaşlarda birçok konularda konuştular. Daha çok bunun politik nedenleri üzerinde duranlar oldu. Krizlerin bizleri çok tıkadığını, ekonomimizin gelişmesinde önünde engel olduğunu bunu ifade eden arkadaşlarımız oldu. Bir kısmı hukuki boyutlarını konuştu, bir kısmı değişik modeller üzerinden tartıştı. Sayın Cumhurbaşkanımız hepsini dikkatle not etti.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARINI NİÇİN AÇTIKLARINI ANLATTI”
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda ‘başkanlık sistemi’ tartışmalarını niçin açtıklarını anlattığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 yıllık tecrübesi sonrasında ortaya çıkan aksaklıkların sistemin mevcut halinin çalışılamaz hale geldiğini söylediğini belirten Duran, “Kendilerinin 13 yıllık tecrübesi sonrasında ortaya çıkan aksaklıkların, sistemin mevcut halinin çalışılamaz hale geldiğini ama AK Parti’nin istikrarı sayesinde ancak bunu yürütüldüğünü anlattılar ve kendilerinin önümüzde dönemde AK Parti’nin kazanacağı görüldüğü bir ortamda şahsi bir sorunu olmadığını, Türkiye’nin sağlıklı bir sisteme, sağlıklı bir zemine ulaşması için böyle bir tartışma başlattıklarını söylediler. Düşünce kuruluşlarının, STK’ların görüşlerini aldılar. Herhangi bir model dayatmadıklarını ama Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak, kendine özgü ve demokratik unsurları da içerecek şekilde bir modeli ortaya koyabileceğinden bahsettiler. Akademisyen arkadaşlardan kaygıları olanlar düşüncelerini dile getirdiler, önerileri olanlar örneklerini dünya örneklerinden yola çıkarak gündeme getirdiler. Fakat spesifik bir model tartışılmadı. Muhalefetin kaygılarının giderilmesi gerektiği iletildi” dedi..
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER