AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “YSK’ya şu şekilde karar ver eğer böyle karar vermezsen şöyle şöyle olur ve bunların altında kalırsınız gibi telkin, talimat veya tehdit içeren bu açıklamalarınız hem suçtur hem de milletin hukukuna karşı suikast girişimidir. Bizim aleyhimize de kararlar çıkıyor. Hesap makinesiyle gezeceğinize Anayasa ile gezin. Milletin karşısına hesap makinesiyle kürsüye çıkacağınıza Anayasa ile çıkın” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, gündeme ilişkin AK Parti Genel Merkezinde önemli açıklamalarda bulundu. İsrail Başbakanı Netanyahu, yeniden başbakanlık koltuğuna oturması halinde işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini "İsrail’e ilhak" etmeyi planladığını söylemişti. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Çelik, “Bu ilhak kararı dünyanın başka yerlerinde başka unsurları tetikleyecektir ve Netanyahu’nun zihniyetini cesaretlendirenler bundan sorumludurlar. BM ne işe yarıyor, BM Güvenlik Konseyi ne işe yarıyor? Bu şahıs uluslararası toplumu var eden her türlü değere saldırıyor, uluslararası hukukun bütün unsurlarını ihlal ediyor. Hukuksuzluğu, terörü devlet politikası haline getirmiş bu kişinin Başbakan olarak dünya tarafından çeşitli toplantılarda yüzüne bir şey söylenmemesi, kararların sadece kınıyoruz veya kaygı duyuyoruz şeklinde bir söylem düzeyinde kalması dünyanın görmediği bir saldırganlığın ortaya çıkmasına yol açmaktadır. İsrail Başbakanının yaptığı resmen dünyada büyük çatışmaları tetikleyecek, büyük gerilimlere imza atacak ve geri dönüşü olmayan gelişmelere yol açacak bir olaydır. Bir kez daha kınıyoruz. Dünyanın buna fiili adımlarla tepki vermesinin zamanı gelmiştir” ifadelerini kullandı.
İtiraz süreçlerine yönelik açıklamalarda bulunan Çelik, “CHP sözcülerinin ve adaylarının yaptığı açıklamalardaki kasten kafa karıştırmaya dönük açıklamaları takip ediyoruz. CHP’nin İstanbul adayı en başta yasal ve meşru olan bu itiraz sürecini itibarsızlaştırmaya, illegal ve temelsiz göstermeye çalıştı. Şimdi bu meseleyi küçümsemeye çalışıyorlar. Sonuçlarla ilgili bir takım açıklamalar yaparak sonuçlar değişmeyecek diyerek neyi talep ediyorlar, hukuki süreç akamete uğrasın. Bütün bu söyledikleri heba olmuş binlerce oyun kayıtlara geçmesiyle anlamsızlaştırmış. AK Parti’nin heba olmuş oyları bizim kaydımıza geçtiği gibi diğer partilerin de kaybolmuş oyları kayıtlara geçmektedir. Son derece şeffaf, herkesin görebildiği, gizlisi, saklısı olmayan bir süreç bu. Demokrasinin kutsalı olan sandığa sahip çıkma iradesinden niye rahatsızlık duyuluyor. Çünkü hukuk ve demokrasi ilişkisinde temel bir eksiklik var. Sonucun ortaya çıkması, iradenin tecelli etmesini engelleme hususunda maalesef bu çarpık zihniyet halen yürürlükte kalmaya devam ediyor. İkide bir biz kazandık diyorlar. Her gün bu açıklamayı 5 kere 10 kere söylüyorlar. Bu kadar rahatsanız oyların sayılması hususunda bu telaşınız nedir. Yargı denetiminde, bütün siyasi partilerinin temsilcilerinin önünde yürüyen bu süreç ile ilgili ne için bu kadar yüksek bir adrenalin ile cevap verme ihtiyacı hissediyorsunuz, bu telaşın sebebi nedir. Kendinizden eminseniz o zaman bırakacaksınız vatandaşımızın talimatını net görebileceğimiz şekilde yargı denetimi çerçevesinde sayılacak ve sonuçlar ortaya çıkacak. Her bir girişimi sürekli yanlış bulduklarını söylüyorlar. Hukuk dışında bir girişim var mı? Seçimden sonraki itiraz süreci seçim sürecinin hukuki meşru bir parçasıdır” diye konuştu.
“CHP adayı (Ekrem İmamoğlu) sürekli cümlelerinin arasına empati, hoşgörü, ortak yaşam gibi ifadeler sıkıştırarak bunları meşru ve yasal süreçlerden vazgeçilmesine bağlıyor” diyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yaşam koçlarının ilgi alanına giren bir takım konularda yaşam ile ilgili, ihtiras ile ilgili, aile ile ilgili bir takım cümleler kuruyor. Bütün bu sempati cümlelerinden sonra yasal süreçten vazgeçilsin. Yeni bir şey eklendi buna, cumhurbaşkanı ile iyi geçineceğim gibi bir cümle tekrarlanıyor ve Cumhurbaşkanımıza çağrıda bulunularak sürece katkıda bulunun deniliyor. Cumhurbaşkanımızı YSK süreci ile ilgili bir müdahaleye çağırmak son derece yanlış ve sakıncalıdır. Meşru haklarınızdan vazgeçin deniyor. YSK’da devam eden süreç akamete uğrasın deniyor. Bu telaş niyedir. Burada sürecin patronu YSK’dır. Burada bir siyasetçi sürece saygı göstermiyorsa sonuca da saygı göstermiyordur. Sonucu sadece kendi lehine veya aleyhine olmasına göre değerlendiriyordur. Sonuca saygı gösterebilmeniz için önce sürece saygı göstereceksiniz.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın seçim sonuçlarına ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Çelik, “ CHP Sözcüsü çıkıp, vatandaş iktidar partisini uyardı diyor. Vatandaşımızın uyarması bütün siyasiler için geçerli olan güzel bir şeydir. Seçimlere gittiğimizde vatandaşlarımız partileri uyarırlar, talimatlarını verirler. 15’inci seçimdir vatandaşlarımız partimizi birinci parti yapmıştır. Bu dünya tarihine geçecek bir rekordur. Dolayısıyla vatandaşın talimatını almak için seçimlere gidiyoruz. Bu başımızın üstünde taşımamız gereken bir şeydir. Hem merkezi yönetim hem de yerel yönetim seçimlerinde vatandaşın 15 yıldır hiçbir şekilde birinci parti unvanı vermediği CHP sadece AK Parti’nin uyarı aldığından bahsediyor, aynaya dönüp bakmıyorlar. Esasında CHP yöneticilerinin dönüp kendilerine bakmaları gerekir, kendilerine verilen mesaj ve uyarıyla uğraşması gerekir. Her seçimden sonra CHP’nin vatandaş AK Parti’ye ne mesaj verdi diye değerlendirmede bulunmaları onların da odak noktasının CHP değil AK Parti olduğunu gösteriyor. Bu hafta son derece vahim açıklama yaptılar. Bir yandan sürecin demokratik bir süreç olduğunu ve YSK’nın kontrolünde olduğunu söylüyorlar, öbür taraftan açıkça YSK’yı tehdit eden, psikolojik baskı kurmaya çalışan, daha sonra tehdit cümlesi kurarak YSK’ya dönük bir tavır içerisine girdiler. Milletle ve Anayasa ile kavga eden bir CHP geleneğinin bir kere daha tecelli etmesidir. Anayasa’nın 138. maddesiyle kavga ediyorsunuz, milletin iradesiyle kavga ediyorsunuz. YSK’ya şu şekilde karar ver eğer böyle karar vermezsen şöyle şöyle olur ve bunların altında kalırsınız gibi telkin, talimat veya tehdit içeren bu açıklamalarınız hem suçtur hem de milletin hukukuna karşı suikast girişimidir. Bizim aleyhimize de kararlar çıkıyor. Hesap makinesiyle gezeceğinize Anayasa ile gezin. Milletin karşısına hesap makinesiyle kürsüye çıkacağınıza Anayasa ile çıkın. Yanılmayalım diye hesap makinesiyle çıkıyorsunuz ama toplayacağınız yerde çıkartma, böleceğiniz yerde çarpma yapıyorsunuz. Bu ifadeler YSK’yı oluşturan hakim heyetine karşı açık bir saygısızlıktır. CHP bir kez daha millet iradesi ve hukukla kavga ediyor. Ortada hukuk süreciyle yürüyen, milletin önünde şeffaf bir şekilde gerçekleşen sayım var. Kendinize güveniyorsanız süreci saygılı bir şekilde beklemekten başka bir şey yok. Yasal süreci itibarsızlaştırmak millet iradesiyle kavga etmektir. YSK’ya karşı kullanılan bu dili kabul etmiyoruz ve kınıyoruz” dedi.
Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı Timmermans’ın 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerine yönelik yaptığı açıklamalara karşın Çelik, “Bu konuda yanlış bir bilgi aldığını düşünüyorum. İtiraz süreci tamamlanmadan böyle bir çağrı yapılması yanlış anlaşılmalara temel teşkil edecek bir yaklaşımdır. Kendisi itiraz sürecinin Avrupa’daki pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hukuki bir hak olduğunu değerlendirmelidir. İsterse Türkiye’ye gelip bu süreci yakından takip edebilir” diye konuştu.
“Sürece gösterdiğimiz saygıyı sonuca da göstereceğimizi tüm dünya görecektir” diyen Çelik, “YSK’ya başvurularımızı yapıyoruz. Arkadaşlarımız il seçim kurulunun verdiği kararları YSK’ya taşıyacaklardır. Kazanan kim olursa tebrik edeceğiz. Sonucun ne olacağını, YSK’nın ne karar vereceğini bilemem. Sonucu değiştirecek sayımlar neticesinde bir tablo ortaya çıkarsa başarımızın tescil edildiğini düşüneceğiz, sonuç değişmeyecek şekilde bir tablo ortaya çıkarsa en azından aldığımız oyu tam olarak gördük diyeceğiz. Süreç konusunda yasal imkanlarımızı sonuna kadar sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
(İHA)