Siyaset

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Yeni demokratik bir Suriye'nin inşasından yanayız

AK Parti Genel Ba��kanvekili Kurtulmuş: "Biz, Suriye'yi kimin yöneteceği ile ilgili değiliz ama biz Suriye'de bütün halkın, farklı kesimlerinin tamamının yönetim süreçleri içerisinde olduğu yeni demokratik bir Suriye'nin inşasından yanayız." dedi.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Yeni demokratik bir Suriye'nin inşasından yanayız
03-03-2020 23:09
Ankara

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Türkiye'nin hem kendinin hem de Suriyeli mazlum kitlelerin menfaatini korumak için anlaşmalar ve ilgili taraflarla müzakereler yaptığını, bu müzakereler sonucu gözlem noktaları kurulduğunu belirten Kurtulmuş, "Maalesef, rejim unsurları son derece hain bir saldırıyla askerimize karşı bir saldırı içerisinde oldular. Ağızlarının payı da verildi, verilmeye devam ediyor." ifadelerini kullandı.

Harekatta imha edilen hedeflere ilişkin de bilgi veren Kurtulmuş, "Türkiye, üzerine düşen sorumluluğu gayretle yerine getiriyor ve Türkiye'ye saldırma ihtimali bulunan bütün rejim unsurlarına da sahada üstün manevra kabiliyeti ile elimizdeki teknik teçhizatla bunları imha ediyoruz." diye konuştu.

Bahar Kalkanı Harekatı'nın nereye kadar devam edeceğine ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, Suriye'nin iç sorunlarının çözülebilmesinin yolunun askeri yöntemlerden geçmediğini, bunun bir müzakere ile siyasi yöntemle yapılabilmesi için Türkiye'nin üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirdiğini belirtti.

Soçi ve Astana mutabakatlarının, Türkiye'nin çözümün siyasi bir çözüm olduğu ana fikrinden hareketle geliştiğine işaret eden Kurtulmuş, "Biz, Suriye'yi kimin yöneteceği ile ilgili değiliz ama biz Suriye'de bütün halkın, farklı kesimlerinin tamamının yönetim süreçleri içerisinde olduğu yeni demokratik bir Suriye'nin inşasından yanayız." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin, herhangi bir kimsenin bir karış toprağında ve bir damla petrolünde gözünün olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Grozny benzeri, Saraybosna benzeri bir siyaset izliyorlar. İdlib'e sıkıştırdıkları 4 milyon insanı orada yok ederek, önemli bir kısmını da Suriye-Türkiye sınırına doğru sürerek hem bize bir mülteci akınının gelmesini temin etmeye çalışıyorlar hem de o bölgeyi insansızlaştırarak orada istedikleri şekilde rejimi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu gayri insani bir şeydir. Yani ne yapacaklar? 4 milyon İdlibli'nin her birisini tek tek öldürerek siyasi sonuç mu elde edecekler? Türkiye buna müsaade etmemek noktasında kararlıdır."

"Masayı açık tutuyoruz"

Türkiye'nin, askerlerinin kanının hesabını sormaya devam edeceğini söyleyen Kurtulmuş, "Suriye ile ilgili bütün taraflarla da siyasi süreçlerin devam ettirebilmesi için masayı açık tutuyoruz. Yani sahada gücümüzü artırıp hakkaniyet temelinde Suriyeli kardeşlerimizin hakkını, hukukunu sağlamaya çalışıyoruz, diğer taraftan da doğru bildiğimiz tezleri masada etkin bir şekilde gerçekleştirmeye devam ediyoruz." dedi.

Rus yetkililerin açıklamaları hatırlatılarak, "Bu şartlar altında bundan sonra Rusya ile temaslardan ne beklemeliyiz?" şeklindeki bir soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bu lafların hiçbirisinin bir kıymeti harbiyesi yok. Kusura bakmasınlar yani Rusya bilmem kaç bin kilometre öteden gelip Suriye'de ne arıyor? Ama Türkiye'nin İdlib dediğimiz saha da Suriye'nin bütün geniş çevresi de bizim tarihsel olarak bağlarımızın olduğu bir yerdir. Bunun ötesinde biz bölgede oynanan oyunu biliyoruz, bizim diğerlerinden farkımız bu. Bir emperyal proje bir asır evvel uygulamaya konulmuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra maalesef bir kısmı uygulanmış bir emperyal proje yeniden uygulanmaya çalışılıyor. Bölge halkları daha fazla bölünmeye, parçalanmaya çalışılıyor. Terör örgütlerinin bu kadar desteklenmesi ya da halkına düşman rejimin bu kadar desteklenmesinin arkasındaki temel sebep odur."

Bölgede oynanan oyunların farkında olan ve bu oyunları bozma kararlılığı bulunan tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye, bu bölme parçalanma meselesinin sadece Irak'ın, sadece Suriye'nin, sadece Yemen'in ya da Libya'nın bölünmesi meselesi değil bütün bu bölünme senaryoların arkasındaki esas hedefin Türkiye olduğunun farkındadır." diye konuştu.

"Bölgede güçlü, büyük bir Türkiye istemiyorlar"

"Niye halkına karşı suç işlemiş bir rejimin arkasında duruyorlar ya da niye Türkiye'ye karşı hedefleri olan bölgenin daha fazla bölünmesini isteyen PYD ve PKK'nın arkasında saf tutuyorlar?" sorularını yönelten Kurtulmuş, "Bölgede, güçlü, büyük bir Türkiye istemiyorlar, oyunları bozacak imkanı olan bir Türkiye, siyasi kararlılığı, elinde askeri gücü ve bütün bunları bozabilecek bir diplomasi kabiliyeti olan bir Türkiye olsun istemiyorlar." ifadelerini kullandı.

İran'ın bölgedeki durumuna ilişkin bir soru üzerine ise Kurtulmuş, sahada mezhepçi birtakım siyasetlerin izlenmesinin bölge barışına en ufak bir katkısı olmayacağını herkesin görmesi gerektiğini söyledi.

Suriye'nin, tüm etnik kökenleriyle bütün Suriyelilerin olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Eğer Rusya, arkasında durmasın bir ay içerisinde rejim çöker, gider. Bunları kendileri de biliyor." dedi.

Rusya'nın geleneksel olarak çıkmak için gayret sarf ettiği Doğu Akdeniz'e, sıcak denizlere geldiğini ve burada varlığını sürdürmüş bir ülke olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Bırakın bundan sonraki siyasi hedeflerini Suriye halkı üzerinden bu hesabı görmeyin. Bizim, Ruslara da İranlılara da söyleyeceğimiz budur." ifadelerini kullandı.

İdlib konusunun Türkiye'nin milli güvenliğinin bir parçası olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye oradan kendisine yönelecek her türlü saldırıyı bugün bertaraf etmek mecburiyetindedir, aksi takdirde bu saldırı yarın Türkiye topraklarında gerçekleşecektir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 5 Mart'ta Moskova'da gerçekleşecek görüşmeye ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, iki ülke arasında çok kez görüşmeler olduğunu hatırlattı.

İki ülkenin bazı konularda çok zıt noktalarda durduğunu, ancak bu görüşmelerin her birinde belli bir mesafe alındığını dile getiren Kurtulmuş, "Biz, tekrar Soçi ve Astana mutabakatları ruhuna bağlı kalınmasını ısrarla karşı taraftan talep edeceğiz." dedi.

"Askerlerimize yapılan saldırıyı asla karşılıksız bırakmayız"

Güvenli bölgenin oluşturulmasına ilişkin Kurtulmuş, "Burada, 'Türk uçaklarının uçmasını garanti altına alamayız' demek kafi değildir. Açıkçası bu çok açık ve gerçekten samimi bir davranış değildir. Şunu diyebiliyor mu Rusya? 'Biz, o bölgede bütün uçakları rejim dahil bütün uçakların uçuşa yasak hale getirilmesini istiyoruz' diyebiliyor mu? Bütün bunlar müzakere edilecek." diye konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye'nin Rusya ile bir çok alanda iş birliğinin olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

"Rusların orada yıkılmaya yüz tutmuş bir rejime ayakta tutmak adına Türkiye'yi tamamen karşısına alacağını asla ihtimal vermiyorum. Yani bu Rusya'nın stratejik menfaatleri bakımından da doğru bir şey değildir. Burada yapılacak şey başlatılmış olan bu süreçte, ortak bir barış nasıl sağlanabilir, perspektifi ve anayasal süreçler bir şekilde ortaya çıkarılarak bundan sonra nasıl bir yeni bir Suriye rejimi oluşacak bunun üzerinde çalışmamız gerekir. Bütün bunları konuşurken, Türkiye'nin kendi askerlerini şunu asla kimse yanlış anlamasın kendi askerlerimize yapılan bu saldırıyı biz asla karşılıksız bırakmayız."

Türkiye'nin hem Amerika ile hem Rusya ile ilişkilerinin tarihsel olarak hep inişli çıkışlı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ne Türkiye'nin Amerika ile ne Rusya ile ilişkileri tamamen kopmaz, kopamaz her iki ülkenin de böyle bir şeyi arzu ettiğini asla düşünmüyoruz. Burada yeni olan durum şudur; eskiden Türkiye kendisine bırakılan alanda hareket edebilen bir ülkeydi çok dar bir alanda. Dolayısıyla Türkiye bir tarafa daha yakın durmak durumundaydı. Şimdi Türkiye, bağımsız gerçekten kendi güçleri üzerinde ayakta durabilen kendi imkanlarını, kabiliyetlerini kullanabilen ve milli hedeflerini kendisinin yegane ekseni olarak kabul eden bir ülkedir."

Kurtulmuş, Avrupa'ya gitmek üzere, Türkiye'den ayrılan mültecilere ilişkin ise "(Tebrik ederiz aferin bravo çok güzel işler yapıyorsunuz bütün dünyaya insanlık dersi veriyorsunuz.) Bütün her yerde bunu söylüyorlar ama 'hadi gelin şu işin ucundan siz de biraz tutun' dendiği zaman büyük bir iki yüzlülük ortaya çıkıyor. Tabiri caizse daha açık söyleyeyim büyük bir sahtekarlık ortaya çıkıyor. Göçmen meselesi, uluslararası camianın ortak sorunudur sadece bizdeki Suriyeliler değil dünyanın her yerindeki göçmenler meselesi uluslararası hukukun bir parçasıdır." ifadelerini kullandı.

"Bize alkış tutanlar 'Eyvah' demeye başladılar"

Göçmen meselesine batı ülkelerinin gerekli desteği verseydi bu duruma gelinmeyeceğini belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Birkaç bin tane sadece şimdi sınırda televizyonda görüyoruz, birkaç bin tane insanın oraya gelmesiyle telaşlanan bir Batı değil daha önce de hatırlayın tel örgüleri aşmaya çalışanlara çelme takan gazeteciler, tel örgülerin üzerinde onlara her türlü saldırıyı yapan güvenlik kuvvetleri ama biz 3 milyon 700 bin Suriyeliyi dostluk, kardeşlik, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimiz ama hepsinden önemlisi insanlık sorumluluğumuz gereği bunlara varsa yarım bardak suyumuz paylaştık.

Türkiye bu yükü gerçekten başarıyla yüklenmiş olan bir ülkedir. Bu milletten Allah razı olsun, gerçekten büyük bir hamiyetperverlik dayanışma ruhu gösterdi. Her seferinde bize alkış tutanlar şimdi bir kaç bin tane göçmen Avrupa'ya doğru zorladığı zaman sınırları, 'Eyvah' demeye başladılar. Bu ikiyüzlülüktür, gelin hep beraber bu sorunu çözelim."

Numan Kurtulmuş, MHP tarafından il teşkilatlarına gönderilen İdlib uyarı notunun hatırlatılması üzerine, "Böyle ortamlarda her türlü provokasyon ortaya konulabilir. Ben MHP'nin hassasiyeti dolayısıyla hakikaten teşekkür ediyorum. Son derece önemli milli bir hassasiyet gösterdiler. Herkesin aynı hassasiyeti göstermesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER