Ankara
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in partisinin yerel seçimde belediye başkan adaylarının belirlenmesine yönelik açıklamalarına ilişkin, "Şimdiki de geldi 'ön seçimle belirleyeceğiz' dedi, sonra 'ön seçim için yeterli takvim yok' diyor. CHP aynı CHP'dir. Kemal Kılıçdaroğlu hiç yoktan 'demokrat' gibi yapıyordu, şimdikinin ilk vazgeçtiği şey kendi sözü oldu." dedi.
Çelik, katıldığı "AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı İl Başkanları Çalışma Kampı" ardından AA muhabirine, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Yerel seçimler öncesinde en önemli çalışmalardan birini, il başkanlarıyla yaptıklarını ifade eden Çelik, kampta gerçekleştirdikleri 20'ye yakın çalıştayla illerin beklentilerini, seçim öncesi yapılması gereken hazırlıkları ve vatandaşların taleplerini ele aldıklarını, bu konularda sorular soruduklarını ve ortak akılla yanıtlar aradıklarını belirtti.
Kamp kapsamında AK Parti Genel Başkanvekilleri Efkan Ala ve Mustafa Elitaş'ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Erkan Kandemir, Ali İhsan Yavuz, Yusuf Ziya Yılmaz ile kendisinin sunumunun olduğunu aktaran Çelik, "Stratejimiz açısından genel merkezimizle il başkanlarımız arasında koordinasyonun sağlanması bakımından bütün çalışmaları gözden geçiriyoruz. Genel Başkan'ımızın, Cumhurbaşkanı'mızın verdiği talimatlar doğrultusunda bizde olan belediyeleri daha güçlü şekilde alabilmek, bizde olmayan ve vatandaşımıza iyi hizmet götürülmeyen belediyeleri, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın belediyecilik anlayışıyla tanıştırabilmek için yapılması gerekenler konusunda da geniş bir çalışma yapılıyor." diye konuştu.
Çalıştayların illerin, bölgelerin bütün resminin görülmesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Çelik, "Bunlardan çıkan sonuçlar yerel seçimlere yönelik stratejimizin, kampanyamızın belirlenmesinde ana doneyi oluşturacak." dedi.
AK Parti'nin siyasetin doğasına uygun siyaset yaptığına ve toplumsal taleplerin tümünü siyasi temsile çevirdiğine dikkati çeken Çelik, "Kamptan çıkan sonuçlar teşkilatların yerel seçimlere yönelik beklentilerini, tespitlerini, vatandaşlarımızın bize ilettiklerini tam olarak ortaya çıkardığı için yerel seçimlere yönelik stratejimizin ana omurgasını oluşturacaktır." ifadesini kullandı.
"İlçe başkanlarının katılımıyla da bir çalışma yapacağız"
Bütün ilçe başkanlarının katılımıyla da bir çalışma yapacaklarını aktaran Çelik, söz konusu toplantının tarihinin Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın programına göre belirleneceğini söyledi.
AK Parti'nin, teşkilatlarının değerlendirmelerini siyasete çevirme konusundaki örnek yapısını bir kez daha ortaya koyduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı'mız yerel seçimlerde üstün bir başarı elde edilmesine yönelik tüm birimlerimize talimat verdi. Buradaki çalışmalarımızda her il ve bölgeler için 10'a yakın soruya cevap aranıyor. Vatandaşımızın bizden beklentisi, bizim yerel seçime yönelik yapmamız gerekenler, illerin, ilçelerin taleplerine kadar bu çerçeve net bir şekilde değerlendiriliyor. Bugün bu sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlar hem genel merkez birimlerimiz hem strateji heyetimizle paylaşılacak ve o doğrultuda strateji yapılandırılacaktır."
Çelik, yerel seçimlerde AK Parti'nin, belediye başkanlığı kazanamadığı illere yönelik ayrı bir strateji belirleyip belirlemeyeceğine ilişkin soruya, "Bunlar Strateji Grubu'nun da ele alacağı ve daha sonra Genel Başkan'ımıza, Cumhurbaşkanı'mıza arz edeceği konular. AK Parti ve Cumhur İttifakı belediyeciliğinden yoksun olan illerde vatandaşlarımızdan, belediyecilik hizmetlerinin olmamasına dönük büyük itirazlar gelmektedir. O itirazların çerçevesinde biz de vatandaşımızın talebi nedir, bizden ne istiyorlar diye bunları görerek o illere dönük olarak da çalışmalarımızı yapılandıracağız." yanıtını verdi.
"Türkiye'de rejimimiz üzerinde mutabakat tamdır"
Yargıtay'ın, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay'a ilişkin kararı ve Anayasa Mahkemesinin (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması kararına ilişkin CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "darbe" ifadesini kullanmasına yönelik değerlendirmesi sorulan Çelik, Anayasa'nın, Cumhurbaşkanlığı makamına devlet organları arasında uyumun gözetilmesi görevini verdiğini hatırlattı.
Demokrasilerde anayasal organlar arasında birtakım farklı kanaatlerin çıkabileceğini belirten Çelik, "Bu çıktığı zaman bu uyumun sağlanması görevi Cumhurbaşkanlığı makamına verilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da 'Hakem pozisyondayız, üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz' dedi. Eğer bu uyumun sağlanması bakımından yasal ve anayasal boşluklar varsa bunların giderilmesi TBMM'nin görevidir." dedi.
CHP Genel Başkanı Özel'in "sokak çağrısı yapması" ve "Türkiye'de darbe var" şeklindeki açıklamalarını, "Yassıada zihniyeti" olarak nitelendirdiğini vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Onlar demokratik kültüre alışkın olmadıkları için Türkiye'de demokratik hayatta çözülmesi gereken mesele çıktığında, bunu sürekli olarak hemen bir 'darbe girişimi' olarak sunmaya çalışıyorlar. Türkiye'deki en büyük meselelerden biri, demokratik hayat içindeki olağan birtakım tartışmaları CHP'nin öteden beri bir rejim tartışması haline getirmesidir. İktidara geldiğimiz zamandan beri herhangi bir konuda sistem üzerinde bir iyileştirme, reform yapmaya çalıştığımızda CHP bunu rejim tartışması haline getirirdi. Türkiye'de rejimimiz üzerinde mutabakat tamdır, rejim ile ilgili Türkiye'nin bir problemi yoktur."
Türkiye'de rejimin çeşitli darbe ve post-modern darbelerle tehdit edildiğini, esas rejim krizlerinin askeri veya bürokratik vesayet zamanlarında, demokratik rejim ortadan kaldırılmak istendiği zamanlarda yaşandığını belirten Çelik, "O darbe veya vesayet girişimlerine en büyük destek veren siyasi organizasyon kimdir? CHP. Kendilerinin böyle bir geleneği varken demokratik, devlet hayatının içinde çıkabilecek her krizi 'bir darbe' olarak nitelendirmeleri yanlıştır." diye konuştu.
"Kılıçdaroğlu döneminden bile daha geri açıklamalardır"
Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özel'in seçilir seçilmez "Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetine saldırdığını" belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bunlar 'değişim' diye ortaya çıktılar ancak bu, şunu gösterdi ki aslında CHP'de herhangi bir siyasi yazılım değişimi olmamıştır. Onlar sadece biyografiyi değiştirmişler. CHP Genel Başkanı'nın biyografisi değiştiği zaman bunu siyasi değişim zannediyorlar. Siyasi değişim, siyasi fikirlerin, demokratik sisteme yaklaşımın, demokratik sistem içindeki tartışmalara yaklaşımın ele alınmasıyla ilgili bir değişimdir. Özel'in ilk ortaya koyduğu açıklamalar, Kemal Kılıçdaroğlu döneminden bile daha geri açıklamalardır. Kemal Kılıçdaroğlu demokratik bir üslubu sürdürmeyi öğrenememişti ama en azından öğrenmiş gibi yapıyordu. Bütün bunlar olmadığı zaman ne oldu? Şimdi hemen bir tartışmayı darbe olarak nitelendirip Sayın Cumhurbaşkanı'mızın siyasal meşruluğuna saldırmak sadece Yassıada zihniyetinden beri alışkın olduğumuz demokrasiyi, siyasi sistemi zehirleme faaliyetinin bir devamıdır."
Türkiye'nin demokrasisinin olgun olduğunu, sistemin çalıştığını, yapılacak işlerin kuralları, kaidelerinin belli olduğunu vurgulayan Çelik, "Sistem içinde çözümün yolları, hukuki çözüm yolları, yasama organın yapacakları bellidir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız çok yüksek bir meşruiyetle, milli iradeyle görevinin başındadır." dedi.
"Öncekinden daha otoriter yaklaşımların ortaya çıktığı görülecek"
"CHP Genel Başkanı Özel'in, partisinin ön seçimle yerel seçim adayı belirlemesine yönelik bir hafta içinde iki farklı değerlendirmesinin olduğu" yönündeki söylemlere ilişkin düşüncesi sorulan Çelik, şunları kaydetti:
"Seçim zamanında bunları gördük, önceki Genel Başkan da 'demokrasi, çoğulculuk' demişti, kendileri gibi düşünmeyenleri tehdit etmeye, demokrasiyi zehirleyecek şekilde terör örgütlerine alan oluşturmaya başladılar. Şimdiki de geldi 'ön seçimle belirleyeceğiz' dedi, sonra 'ön seçim için yeterli takvim yok' diyor. Onun için diyoruz ki bu bir siyasal değişim değil, bu bir biyografi değişimidir. CHP aynı CHP'dir. Göreceksiniz öncekinden daha otoriter birtakım yaklaşımların ortaya çıktığı görülecek. Kemal Kılıçdaroğlu hiç yoktan 'demokrat' gibi yapıyordu, şimdikinin ilk vazgeçtiği şey kendi sözü oldu. Bir siyasi partinin kendi içindeki çelişkileri yönetemezken devlet hayatı hakkında bu kadar iddialı cümleler kurması bir garabettir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com