Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Birleşmiş Milletler (BM) Ofisi’nde faaliyetlerini sürdüren Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilme kararı sonrası iki ülke arasında yükselen tansiyon nedeniyle tartışmaların odağında.
İran yönetimi ile P5+1 ülkeleri olarak adlandırılan BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya'nın yanı sıra Avrupa Birliği (AB) arasında yaklaşık üç yıl süren müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te varılan anlaşma doğrultusunda UAEA 2016’da bu ülkede gözlem ve doğrulama çalışmalarına başladı.
Anlaşma İran’ı nükleer faaliyetlerini 2026’ya kadar ciddi oranda sınırlarken, bu ülkeye yönelik başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin bir dizi yaptırımlarının kaldırılmasına yol açtı.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan anlaşma ile İran, uluslararası pazarlara yeniden petrol satma imkanı buldu. Bunun yanında İran yönetimi, yurt dışındaki yaklaşık 100 milyar dolar değerinde dondurulmuş varlıklarına erişim hakkı kazandı. Tahran, ayrıca ticaret için küresel finansal sistemi kullanabilme imkanı elde etti.
UAEA’nın anlaşmanın yürürlüğe girdiği günden itibaren yayımladığı çok sayıda raporda "İran, nükleer faaliyetlerine ilişkin taahhütlerini KOEP çerçevesinde uyguluyor" açıklamasına rağmen, ABD Başkanı Donald Trump 8 Mayıs 2018’de anlaşmadan ülkesinin çekildiğini duyurdu.
ABD’nin anlaşmadan tek taraflı çekilmesi ve İran’a yönelik yaptırımları yeniden hayata geçirmesi, bu ülkenin ekonomisine ciddi bir darbe vururken, anlaşmanın sürdürülmesi gerektiğini savunan KOEP’e taraf Avrupalı ülkelere İran baskısını arttırdı.
ABD'nin aldığı kararlarAB’nin ABD karşısında etkisiz kalması, İran’ın yaptırımlar nedeniyle yaşadığı ekonomik kriz, uluslararası toplum adına bu ülkenin nükleer faaliyetlerini denetleyen ajansı tartışmaların ortasına taşıdı. Ajansın gözlem ve doğrulama raporlarına rağmen ABD’nin aldığı kararlar kurumun verilerine güvenmediği izlenimine yol açarken, ayrıca ajansın saygınlığına da gölge düşürdü.
Ajansın gözlem ve doğrulama programına rağmen özellikle İsrail tarafından İran’ın gizli bir nükleer silah programı üzerine çalıştığı yönündeki iddiaları üzerine UAEA Başkanı Yukiya Amano "ajansın tarafsız, bağımsız ve objektif şekilde analiz yaparak, belirlenen programı hayata geçirdiği" açıklamasında bulunmak durumunda kaldı.
Öte yandan, geçen Salı günü İran’ın nükleer faaliyetlerine yönelik açıklamalarda bulunan Amano, İran’ın nükleer meselesine ilişkin artan tansiyonun endişe verici olduğunu vurgulayarak, bu ülkede zenginleştirilmiş uranyum üretiminde artış gözlemlendiğini dile getirdi.
Uluslararası Atom Enerjisi AjansıABD’nin 34'üncü Başkanı Dwight David Eisenhower’ın "Barış için atom" sloganıyla hayata geçmesine öncülük ettiği UAEA, BM bünyesinde 56 üye ülkenin katılımıyla 1957’de New York’ta kurulurken, yönetim merkezinin Avusturya'nın başkenti Viyana olması kararlaştırıldı.
Avusturya başta olmak üzere Kanada, İsviçre, Japonya ve ABD’de merkezleri bulunan kuruma, 171 üye ülkenin yanı sıra nükleer teknoloji alanında araştırmalar yaptığı Monako, İtalya ve Avusturya’da 3 önemli araştırma enstitüsü bulunuyor.
Bünyesinde 100’e yakın ülkeden 2 bin 500’ün üzerinde çalışanı barındıran ajansın başlıca görevleri arasında "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın" üye ülkeler tarafından uygulanmasının denetlenmesi oluşturuyor.
Çalışmalarıyla dünya barışına katkı sağladığı için 2005 yılında Nobel Barış Ödülünü kazanan ajansın başkanlığını 2009’dan itibaren kurum bünyesinde çeşitli görevler üstlenmiş Yukiya Amano yürütüyor.
Nükleer bilim ve teknolojinin, sanayi, tarım, su kaynakları, çevre ve insan sağlığı alanlarındaki uygulamalarından üye devletlerin yararlanmasına yönelik çalışmalar gerçekleştiren UAEA’nın, bu çalışmaları nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik görev yönergesinin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Ajans, birçok barışçıl uygulamada kullanılan radyoaktif malzemelerin güvenli ve emniyetli bir şekilde taşınmasını sağlamada üye devletlere destek veriyor.
Ayrıca ajans devletlerin nükleer malzemeyi yalnızca barışçıl amaçlarla kullanma konusundaki uluslararası yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini doğrulamak için üye ülkelerle yaptığı "Kapsamlı Güvence Denetimi Anlaşmaları" ile dünya genelinde bine yakın nükleer tesisi denetleme olanağını elde bulunduruyor.
Ajansın denetlediği 30 ülkede bulunan 451 nükleer santralin küresel enerji üretiminin yüzde 10’una tekabül ettiğini açıklayan kurum, 18 ülkede 54 yeni reaktörün yapım aşamasında olduğu bilgisini paylaştı.
Kansere karşı etkili mücadeleYüzyılın en önemli hastalıklarından biri olarak kabul edilen kanserle mücadele başta olmak üzere salgın hastalıklar gibi alanlarda özellikle Afrika, Güney Amerika ve Asya’da ciddi çalışmalar yürüten kurum, 2018’de 144 ülkede bin teknik iş birliği projesi hayata geçirdi.
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'na göre, 2018'de 18 milyondan fazla yeni kanser vakası tespit edilirken, 9 milyon 500 binden fazla kişinin kanser nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor.
2030 yılına gelindiğinde, bu rakamların yılda 24 milyondan fazla yeni kanser vakası ve 13 milyon ölümün yaşanacağı tahmin edilirken, kanser vakalarında erken teşhisin önemini vurgulayan ajans bu alanda nükleer teknolojinin yaygınlaştırılması ve erişiminin kolaylaştırılmasıyla kanser vakalarının ciddi oranda azalacağını savunuyor.
Çernobil faciasıUkrayna’nın Çernobil kentinde bulunan nükleer santralde 1986’da meydana gelen kaza, dünyanın en büyük nükleer felaketi olarak kabul edilirken, kazanın doğurduğu sonuçlar ajansı yeni önlemler almaya itti.
Çernobil faciası olarak adlandırılan kaza hakkında yapılan farklı araştırmalara göre, bugüne kadar yaklaşık 4 bin kişinin lösemi ve gırtlak kanseri gibi nükleer sızıntının yol açtığı çeşitli kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiği vurgulanırken, ajans "Nükleer Kazaların Erken Bildirimi Sözleşmesi" ve "Nükleer Kaza veya Radyolojik Acil Durum Yardım Sözleşmesi'ni" hayata geçirdi.
Öte yandan, atom enerjisi karşıtı çeşitli sivil toplum kuruluşları, ajansın Çernobil ve Japonya'nın Fukuşima şehrine yakın sahil kenarına kurulmuş Fukuşima Nükleer Santrali'nde11 Mart 2011'de meydana gelen kazalardan ders çıkartmadığı, nükleer enerjinin potansiyel tehlikelerine karşı toplumları yeterince bilgilendirmediği eleştirisinde bulunuyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com