Washington DC
ABD Başkanlığı görevini 20 Ocak'ta Demokrat Joe Biden'a devredecek olan Donald Trump, 4 yıllık ekonomi politikasında ticaretteki korumacı önlemler, vergi oranlarında yaptığı indirimler ve deregülasyon adımları ile dikkati çekerken, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ülke ekonomisinde neden olduğu resesyonla beklenmedik bir son yaşadı.
Ocak 2017'de başladığı görevini devretmeye hazırlanan Trump, görevde kaldığı 4 yıl boyunca ekonomi politikasında attığı öngörülemez adımlarla dikkati çekti.
ABD tarihinin en tartışmalı başkanlarından biri olan Trump'ın 4 yıllık ekonomi politikasında, ticaretteki korumacı önlemler, bireysel ve kurumsal vergi indirimleri, enerji ve finans sektörlerindeki deregülasyon adımları ile Kovid-19 salgınının yarattığı ekonomik krize karşı alınan tedbirler öne çıktı.
Trump'ın ilk 3 yılında ekonomideki stratejisinin en önemli parçasını vergi oranları ve regülasyonları azaltma yoluyla ekonomik büyümeyi artırma oluştururken, Obama döneminde başlayan ekonomideki pozitif seyir, işgücü piyasası ve hane halkı gelirindeki iyileşmeyle Trump'lı yıllarda da devam etti.
ABD ekonomisi, Trump'ın son yılında ise Kovid-19 salgınının neden olduğu ekonomik krizin etkisiyle resesyonla karşı karşıya kaldı.
Vergileri indirdi, regülasyonları gevşetti
Trump'ın görevinin ilk yılında ekonomi açısından en büyük zaferi vergi indirimleri olurken, 1,5 trilyon dolarlık vergi indirimleri yasası, Amerikalı şirketlere yönelik kurumlar vergisini yüzde 35'ten 21'e indirdi.
Vergi indirimini öngören düzenleme piyasalar tarafından olumlu karşılanırken, ülkedeki yatırımları ve tüketimi destekleyerek büyümeyi sağladığı belirtildi.
Regülasyonların da ekonomik büyümeyi aşağı çektiğini savunan Trump, göreve gelmesinin ardından finans ve enerji sektörlerindeki regülasyonların gevşetilmesi yönünde adımlar attı.
ABD Ticaret Bakanlığı verilere göre, 2016'da yıllık yüzde 1,7 genişleyen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), Trump'ın göreve geldiği 2017'de yüzde 2,3, 2018'de yüzde 3 ve 2019'da yüzde 2,2 büyüdü.
Ülke ekonomisindeki genişleme Kovid-19 ile tepetaklak oldu
Eski ABD Başkanı Barack Obama'yı ABD'ye "tarihinin en zayıf iyileşme dönemini" yaşattığı gerekçesiyle sık sık eleştiren Trump, Kovid-19 salgınının etkisiyle ülke ekonomisinde tarihi bir daralmaya tanık oldu.
Ülkenin Haziran 2009'da başlayan ekonomik genişleme süreci, Trump'ın görevdeki son yılında Kovid-19 salgının ekonomik etkileri sonucu Şubat 2020'de ani bir şekilde sona erdi.
ABD ekonomisi, Kovid-19 salgını nedeniyle 2020'nin ilk çeyreğinde yüzde 5 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde ise yüzde 31,4'lük rekor daralma gösterdi. Ülke ekonomisi 2020'nin üçüncü çeyreğinde ise yüzde 33,4 büyüdü.
Ülke ekonomisine ilişkin görünüm belirsizliğini korurken Trump yönetimi, salgınının ekonomik etkilerine karşı aldığı mali önlemlerle ekonomideki küçülmeyi sınırlamaya çalıştı. Kovid-19 salgınından sert bir şekilde etkilenen dünyanın en büyük ekonomisi, salgının ekonomik etkilerine karşı benzeri görülmemiş hızda, oldukça önemli mali ve parasal önlemler hayata geçirdi.
ABD'de Kovid-19 salgınının etkileriyle mücadele kapsamında ABD tarihinin en büyük ekonomik yardım paketleri hayata geçirilirken, bu zamana kadar toplamda 4 trilyon dolara yakın mali destek sağlandı.
4 yıllık süreçte bütçe açığı artış gösterdi
ABD ekonomisinin bütçe açığı ise Trump'ın vergi indirimleri ve ilave harcamalar yoluyla büyümeyi artırma stratejisi sonucu 4 yıllık süreçte kademeli bir şekilde artış gösterdi.
ABD Kongresi Bütçe Ofisi'nin (CBO) verilerine göre, Trump göreve gelmeden önce 2016'da 584,7 milyar dolar olarak kaydedilen bütçe açığı, Trump'ın görevi devraldığı 2017'de 665,4 milyar dolar, 2018'de 779,1 milyar, dolar ve 2019'da 984,4 milyar dolar oldu.
Ülkede federal hükümetin bütçe açığı, 2020 mali yılında ise Kovid-19 salgınının etkisiyle toplam 3,1 trilyon dolarlık rekor seviyeye ulaştı. Söz konusu dönemde federal hükümetin gelirleri ekonomik faaliyetin aksamasıyla düşüş gösterirken, harcamaları da salgınla mücadele kapsamında hayata geçirilen destek paketleriyle arttı.
Son 50 yılın en düşük seviyesine inen işsizlik salgınla yükseldi
ABD'de iş gücü piyasasında 2020'ye kadar yaşanan iyileşme ise Trump'ın görevdeki ilk 3 yılda en çok övündüğü konu başlıklarından bir olarak öne çıktı.
Ülkede 2016'da yüzde 4,9 olan işsizlik oranı, 2017'de yüzde 4,4'e, 2018'de yüzde 3,9'a ve 2019'da yüzde 3,7'ye düştü.
İşsizlik oranı, Kovid-19 salgınının ülkede ekonomiyi olumsuz etkilemesiyle ise rekor düzeyde artış gösterdi. Salgın öncesi Şubat 2020'de yüzde 3,5 gibi son 50 yılın en düşük seviyesinde olan işsizlik oranı, geçen yıl martta yüzde 4,4'e ve nisanda da yüzde 14,7'ye yükseldi.
Kovid-19 salgınına karşı alınan önlemlerin gevşetilmeye başlamasıyla işsizlik oranında kademeli olarak düşüş kaydedilse de söz konusu oran salgın öncesi seviyelerin üzerinde seyretmeye devam etti.
Ülkede işsizlik, geçen yıl mayısta yüzde 13,3'e, haziranda yüzde 11,1'e, temmuzda yüzde 10,2'ye, ağustosta yüzde 8,4'e, eylülde yüzde 7,9'a, ekimde yüzde 6,9'a ve kasımda yüzde 6,7'ye geriledi. İşsizlik oranı, geçen yılın son ayında da yüzde 6,7 seviyesini korudu.
Enflasyon Fed'in hedefinin altında kaldı
ABD'de enflasyon 2016'da yüzde 1,3 olarak kaydedilirken, Trump'ın göreve geldiği 2017'de yüzde 2,1 ve 2018'de yüzde 2,4'e yükseldi.
Enflasyon 2019'da yüzde 1,8'e gerilerken, Kovid-19 salgını nedeniyle 2020'de önemli ölçüde düşüş kaydetti.
Ülkede enflasyon, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) "ortalama" yüzde 2 enflasyon hedefinin oldukça altında bir seyir izlerken, salgından önce Şubat 2020'de yüzde 2,3 olan yıllık enflasyon, martta yüzde 1,5, nisanda yüzde 0,3 ve mayısta yüzde 0,1 olarak kaydedildi.
Salgına karşı alınan önlemlerin gevşetilmesi ve işletmelerin yeniden açılarak ekonominin normalleşmeye başlaması sonucu geçen yıl haziran itibarıyla toparlanma eğilimi gösteren yıllık enflasyon, haziranda yüzde 0,6, temmuzda yüzde 1, ağustosta yüzde 1,3, eylülde yüzde 1,4, ekimde ve kasımda yüzde 1,2 oldu.
Ticaret savaşı başlattı
Trump döneminde, ülke ekonomisinin yanı sıra küresel ekonomide en çok ses getiren politika, ticarette benimsenen korumacılık adımı oldu.
Göreve gelmesiyle ABD'yi içinde bulunduğu ticari anlaşmalardan çekmeyi veya bu anlaşmaları yeniden müzakere etmeyi kafasına koyan Trump, bu sözünü yerine getirdi.
ABD'yi ilk olarak Asya-Pasifik bölgesinde toplam 12 ülkeyi kapsayan Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) ticaret anlaşmasından çeken Trump, 1994'ten bu yana yürürlükte olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasını (NAFTA) ise 2017'de yeniden müzakereye açtı.
NAFTA'yı "insanlık tarihindeki en kötü anlaşmalardan biri" olarak nitelendiren Trump, bu anlaşmanın yerini alan ABD-Meksika-Kanada Ticaret Anlaşması'nı (USMCA) ise 2020'de onayladı.
Trump'ın "Önce Amerika" sloganıyla uygulamaya koyduğu korumacı ticaret politikaları, küresel ticaret sistemini sarsan gümrük tarifeleriyle perçinlendi.
Mart 2018'de çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük vergisi getirerek tüm dünyanın tepkisini çeken Trump, ayrıca dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin'i milyarlarca dolarlık tarifelerle dize getirmeye çalıştı.
Tarifelere rağmen ticaret açığı kapanmadı
Ancak Trump'ın ticaret açığını düşürme hedefiyle uyguladığı tarifeler, ülkenin dış ticaret açığını kapatmada başarılı olamadı. ABD Ticaret Bakanlığının verilerine göre, 2016'da 481,2 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2017'de 513,8 milyar dolara, 2018'de ise 579,9 milyar dolara yükseldi.
Ülkenin dış ticaret açığı 2019'da ise 576,9 milyar dolar olarak kaydedilirken, Kovid-19 salgınının da etkisiyle 2020'nin ilk 11 ayında 604,8 milyar dolar olarak hesaplandı.
Öte yandan, ABD'nin ticaret savaş açtığı Çin ile olan dış ticaret açığı da kayda değer bir değişim göstermedi. ABD'nin 2016'da Çin'e karşı verdiği ticaret açığı 310,4 milyar dolar olurken, söz konusu açık 2017'de 337,3 milyar dolar, 2018'de 380 milyar dolar ve 2019'da 307,8 milyar dolar olarak kaydedildi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com