BRÜKSEL - Hasan Esen
2016 özellikle Brexit tartışmaları nedeniyle Avrupa Birliği (AB) açısından gergin geçti. Dönemim İngiltere Başbakanı David Cameron, şubat ayında yapılan AB Liderler Zirvesi'nde, AB'de kalmak için gerekli anlaşmaya vardığını, referandumda bu yönde kampanya yapacağını söyledi. Ancak 23 Haziran'daki referandumda halk, AB'den çıkılması yönünde oy verdi. Birliğin en güçlü ülkesi Almanya, aşırı sağcıların zaferi anlamına gelen Brexit kararını, "derin bir yara" olarak değerlendirdi. İlk kez bir üye, Birlikten çıkma kararı alırken, AB'nin geleceği de sorgulanmaya başlandı.
Sığınmacı krizi
Brexit gibi AB'nin imajını sarsan diğer bir konu da sığınmacı politikası oldu. 16 Ocak'ta Avusturya; Slovenya ve Macaristan'la olan sınırlarını kapattı. Avusturya'yı Balkan ülkeleri izledi.
Türkiye'yle yapılan anlaşma sayesinde Yunanistan'a geçişler azalsa da Akdeniz'den İtalya'ya geçişler arttı. Bu artış, daha tehlikeli bir güzergah olan Akdeniz'de 4 bin 500'den fazla ölümü de beraberinde getirdi.
Bazı ülkeler sığınmacı almaya karşı çıkarken AB, yasa dışı göçmenleri geri gönderebilmek için Afganistan ve bazı Afrika ülkeleriyle parasal yardım öngören anlaşmalara yöneldi. AB, Türkiye'yle varılan 18 Mart mutabakatında yer alan unsurların gereğini yerine getirmede de başarısız oldu. Sürekli insan haklarından bahseden AB'nin sığınmacılar karşısındaki tutumu, AB'nin değerlerinin sorgulanmasına neden oldu.
Suriye'de "kınamakla" yetindi
Suriye'deki savaş ise AB'nin etkisinin boyutlarını gösterdi. Masada olsa da sahada olmayan AB'nin yaptıkları, kınama açıklamalarıyla sınırlı kaldı. Suriye'deki rolünden dolayı Rusya'ya karşı olası yaptırımlar, İtalya'nın vetosuna takıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yılın son liderler zirvesinde yaptığı konuşmada, "Eğer 28 ülke, böylesine bir sorunda anlaşmaya varamıyorsa ve bir katliamı kınayamıyorsa o halde neden 28 ülkeden oluşan bir birliğimiz var." diyerek yetersizliklerine işaret etti. Liderlerin zirve sonuç bildirisiyle Suriye rejimi, Rusya ve İran'ı kınadığı sıralarda, Türkiye Halep'ten sivillerin tahliye edilmesi için anlaşmaya vardı.
Terör saldırıları korkuttu
Terör de 2016 yılında AB'nin gündemini çokça meşgul etti. Geçen seneki Paris saldırılarını gerçekleştiren terör örgütü DEAŞ 22 Mart'ta Brüksel'i bomba, 14 Temmuz'da Fransa'nın Nice şehrini kalabalığın içine dalan tırla vurdu. Bu iki saldırıda 120'ye yakın kişi hayatını kaybederken Almanya, Fransa ve Brüksel'de aralıklarla polislerin ya da halkın hedef alındığı bıçaklı saldırılar düzenlendi.
Brüksel, daha etkili olabilmek için terörle mücadele çerçeve belgesini değiştirdi. Ancak bu adım çözüm üretmedi. 19 Aralık'ta Almanya'nın başkenti Berlin'de kalabalık bir Noel pazarına tırla saldırı düzenlendi. Yine DEAŞ'ın üstlendiği saldırıda 12 kişi öldü.
Trump'ın seçilmesi endişelendirdi
Avrupa'nın savunma harcamasını artırması gerektiğini savunan ve Avrupa'yla ticaret anlaşmasına karşı çıkan Donald Trump'ın ABD'deki seçimlerini kazanması Brüksel'de tedirginliğe yol açtı. Planlarını Hillary Clinton'ın seçilmesi üzerine kuran Brüksel, sonuçların bellli olmasının hemen arından ortak açıklamayla Trump'ı liderler zirvesine davet etti. AB dışişleri bakanları, seçimden günler sonra 13 Kasım'da Trump'ın zaferinin etkilerini görüşmek üzere özel olarak çalışma yemeğinde bir araya geldi. Trump'a "bizi dikkate al" mesajı gönderildi. Trump ise hala ne Juncker ne de Tusk ile görüştü.
İlhak, iç savaş, ölüm: AB'ye güvenmenin bedeli
Ukrayna Ortaklık Anlaşması ise "AB'ye güvenmenin bedelini" sorgulattı. 21 Kasım 2013'te dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in AB ile anlaşmaya karşı çıkmasıyla başlayan olaylar, ülkenin doğusundaki halen devam eden savaş, Kırım'ın ilhakına ile 9 bin 758 kişinin ölümüne yol açtı.
Buna karşın, 6 Nisan'da Hollanda'da yapılan referandumda, popülist partilerin istediği gibi AB-Ukrayna Ortaklık Anlaşması büyük çoğunlukla reddedildi. AB liderleri de yılın son zirvesinde AB-Ukrayna Ortaklık Anlaşmasına, Hollanda'nın muhalefeti nedeniyle sınırlamalar getirdi. Liderlerin üzerinde anlaştığı metinde, anlaşmanın üyelik statüsü öngörmediği, Rusya tehdidi altındaki Ukrayna'ya savunma garantisi vermediği, Ukraynalılara AB ülkelerinde çalışma ve oturum izni sağlamadığı belirtildi.
Tüm bu sınırlamalara rağmen, anlaşmanın hayata geçip geçmeyeceği ise hala Hollanda Parlamentosunun kabul etmesiyle belli olacak. Ukrayna yönetimi hayal kırıklığı yaşarken, içi boşaltılmış Ortaklık Anlaşması, Brüksel'in "yol arkadaşlığının vesikası" oldu.
Şartları yerine getirmesine rağmen Ukrayna ve Gürcistan vatandaşları için hala vizelerin kaldırılmaması da AB'nin verdiği sözlere ne kadar sadık olduğu tartışmalarına yol açtı.
Moldova'da yenildi
İmaj ve güvenirlilik sorunları yaşayan AB, eski Sovyet cumhuriyetlerinden Moldova'daki seçimleri Rusya yanlısı Sosyalist Parti Başkanı İgor Dodon'un kazanmasıyla Moskova karşıtı çabalarına darbe aldı. Dodon'un yılın son günlerinde Cumhurbaşkanlığı önündeki AB bayrağını indirtmesi, Brüksel'in etkisinin kırıldığını gösterdi.
Brüksel karşısında Moskova etkisinin güçlendiği diğer bir ülke de Bulgaristan oldu. 6 Kasım'daki cumhurbaşkanlığı seçimini Rusya yanlısı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Rumen Radev kazandı. Seçimde Radev'in rakibini destekleyen Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, bu sonucun ardından istifa ederken yeni cumhurbaşkanının izleyeceği siyaset tartışılmaya başlandı.
İtalya'da "AB yanlısı politikalar" reddedildi
İtalya Başbakanı Matteo Renzi, 5 Aralık'ta yapılan anayasa referandumunu kaybedince istifa etmek zorunda kaldı. Referandumun reddi, Renzi'nin "AB yanlısı politikalarının reddi" olarak değerlendirilirken, AB karşıtı 5 Yıldız Hareketi yükselişe geçti. Yapılacak seçimlerde, avrodan çıkılmasını savunan 5 Yıldız Hareketi'nin iktidara gelmesi durumunda İtalya'nın, AB politikalarında büyük bir değişim bekleniyor. Devam eden belirsizliğin ise bankacılık sektöründe krizi derinleştirmesinden endişe ediliyor.
Avusturya'da aşırı sağ güçlendi
Avusturya'da 22 Mayıs'ta yapılan seçimlerde, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisinin (FPÖ) adayı Norbert Hofer az farkla kaybetti. İtiraz sonucu 4 Aralık'ta tekrarlanan seçimleri yine solcu bağımsız aday Alexander Van der Bellen'in kazanması Brüksel'i rahatlattı. Ancak FPÖ'nün hala en güçlü parti olması endişeye neden oldu.
AB üyeleri, AB'ye isyan etti
2016'da V4 ülkeleri olarak bilinen Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya, üye ülkelerin sığınmacı almasını zorunlu kılan Brüksel'e bayrak açtı. Adını ilk toplantılarını yaptıkları Macaristan'ın Visegrad kasabasından alan V4 ülkeleri, sığınmacı kabul etmeyeceklerini duyururken AB'yi ve diğer üyeleri de politika değişikliğine zorladı.
Bu ülkeler arasında yer alan Macaristan özellikle dikkat çekti. Macaristan Başbakanı Victor Orban, hem sığınmacı karşıtı açıklamaları hem de sığınmacı alınmasına ilişkin referandumla tepki toplarken sık sık "otokratik eğilim göstermekle" suçlandı. Orban yönetimini sert şekilde eleştiren Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Macaristan'ın AB'den çıkarılması çağrısı yaptı.
Polonya'ya 2 ay süre verildi
Brüksel'in sorun yaşadığı diğer bir üye ülke de Polonya oldu. AB Komisyonu, Polonya'ya hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin yargılama usullerinde değişiklik yapan düzenlemeyi geri alması için 2 ay süre tanıdı. Polonya ise Brüksel'e henüz dikkate alıp geri adım atmış değil.
28 üyeye karşı Valonya
AB ve Kanada arasındaki serbest ticaret anlaşması CETA, Belçika'nın Valonya bölgesinin muhalefeti nedeniyle ancak uzun uğraşlar sonucu imzalanabildi. Belçika'nın 3,5 milyonluk nüfusa sahip Valonya bölgesinin, böylesine bir anlaşmayı veto edebilmesi, AB'nin karar mekanizmalarını sorgulattı.
ABD ile yapılması istenen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) geleceği ise belirsizliğini koruyor. Brüksel, anlaşmadan yanayken, 20 Ocak'ta görevi devralacak Trump'ın bunu desteklemesi beklenmiyor.
dikGAZETE.com