BRÜKSEL
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri Macaristan ve Polonya'nın bütçe vetosu, Brexit müzakereleri, Türkiye ile ilişkiler ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele gibi karmaşık konuların gölgesinde son yılların en zorlu zirve toplantılarından birini yapacak.
Aylar sonra ilk kez yarın fiziki olarak Brüksel'de bir araya gelecek liderlerin iki günlük toplantısının resmi gündeminde Kovid-19 salgını, iklim değişikliği, güvenlik, dış ilişkiler ve ekonomik konular yer alıyor.
Ancak gündemi asıl meşgul edecek konuların Türkiye ile ilişkilerin yanı sıra Macaristan ve Polonya'nın veto ettiği 1,8 trilyon avroluk AB bütçesi ve kurtarma fonu ile İngiltere ile bir türlü sonuca ulaştırılamayan Brexit müzakereleri olması bekleniyor.
AB liderlerini zorlayacak konulardan birini son dönemde Türkiye ile Yunanistan ve AB arasında gerginliğe yol açan Doğu Akdeniz'deki durum ve Türkiye-AB ilişkileri oluşturacak.
Yaz aylarındaki gerginlikten sonra AB liderlerinin 1 Ekim'de düzenlediği zirveden çıkan kararda, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de "yapıcı ve olumlu adım" atması karşılığında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, göç konusunda AB-Türkiye mutabakatı esasına dayalı güçlü iş birliği, ticaretin kolaylaştırılması, halklar arası temasların artırılması ve yüksek düzeyli diyaloğun geliştirilmesi gibi konuları içeren "pozitif gündem" önerilmesi gündeme gelmişti.
AB tarafı, Türkiye'nin "tutumunu izleyeceklerini" ve aralık zirvesinde "ilişkileri yeniden değerlendireceklerini" açıklamıştı.
Türkiye ise Doğu Akdeniz'deki haklarının korunması amacıyla bölgedeki hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirdi. Daha sonra Oruç Reis sismik araştırma gemisi 29 Kasım'da çalışmalarını tamamladı ve Antalya Limanı'na döndü.
Türkiye'nin olumlu adımları ve diyalog çağrısı içeren açıklamalarına rağmen Yunanistan, Rum yönetimi ve Fransa gibi ülkeler Türkiye'nin yeteri kadar yapıcı tavır sergilemediğini iddia ederek birtakım kısıtlayıcı tedbirlere başvurulmasını istiyor.
Özellikle Yunanistan, daha sonra Türkiye ile olası görüşmelerde elini güçlü tutmak adına mümkün olduğunca sert tedbirler alınması için AB'ye baskı yapıyor.
Yunanistan, "Türkiye geçmişte de zirve öncesinde geri adım attı ama zirveden sonra gemisini tekrar gönderdi. Yine aynı şey olacaktır." iddiasıyla bir yaptırım listesini gündeme getirmek istiyor.
Yunanistan ve Fransa'nın istediği kısıtlayıcı tedbirlerin ekonomi, bankacılık sektörlerini de kapsadığı belirtiliyor. Atina ayrıca silah ambargosu uygulanmasını istiyor. Ancak AB ülkeleri arasında Yunanistan dahil hiçbir ülke henüz silah ambargosu teklifi getirmiş değil. Zaten böyle sert kararlara birçok AB ülkesi soğuk yaklaşıyor.
Almanya, İspanya, İtalya, Malta gibi bazı üyeler, "Sert tutum işe yaramayacaktır. Geri dönüşü olmayacak bir yola girmeyelim. Bu sadece Türkiye'ye değil bize de zarar verir." görüşüne yakın bir tavırla ilişkilere yaklaşıyor. Nitekim AB içinde bu tür kararlarda oy birliği gerektiği için tek bir ülkenin bile karşı çıkması durumunda karar alınamıyor.
Almanya, Türkiye'ye karşı takınılacak tutumun veya tedbirin Ocak 2019'da alınan karar gereği Doğu Akdeniz ve sondaj çerçevesinde kalması gerektiğini belirtiyor ve Dağlık Karabağ, Suriye, Libya gibi başlıkları buna katmak istemiyor.
Türkiye'nin dış ticaretinde ilk sırada yer alan AB, Türkiye'yi önemli bir ekonomik partner olarak görüyor. Birçok Avrupalı şirketin Türkiye'de yatırımları bulunuyor. Ayrıca savunma alanında pek çok Avrupa ülkesi Türkiye ile iş birliği içinde. Suriye ve Irak gibi ülkelerden gelen yaklaşık 4 milyon kişiye ev sahipliği yapan Türkiye ile göç konusundaki iş birliği de özellikle AB açısından önem taşıyor.
Almanya, daha önce Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması için birtakım girişimlerde bulundu ancak bunlar henüz meyvesini vermedi. Türkiye, ön koşulsuz görüşmelere hazır olduğunu bildirmesine rağmen görüşmeler başlayamadı.
Doğu Akdeniz konusundaki anlaşmazlıkların çözümü için hem AB hem de Türkiye'nin savunduğu ortak konu ise bir uluslararası konferans düzenlenmesi. Bu görüşü Ankara'nın dışında AB Konseyi Başkanı Charles Michel de dile getirmişti.
AB yönetimi, olası bir konferansa hangi ülkelerin davet edileceği, temsiliyet, konferans modaliteleri gibi konularda olası katılımcı ülkelerin Brüksel'deki büyükelçileriyle daha önce görüşmeler yaptı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, konferansın düzenlenmesi için liderler tarafından verilen görev çerçevesinde çalışmalar yapıyor.
AB yönetimi, bir taraftan da Kıbrıs sorununun çözümü için müzakerelerin yeniden başlamasını istiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Jane Holl Lutte'nin bölgedeki son temaslarından sonra AB tarafı müzakerelerin iki toplumlu, iki bölgeli federasyon temelinde çözümünü hedefleyen görüşmelerin yapılmasını istiyor. Ancak Türkiye yıllarca bu parametrelerdeki arayışlardan sonuç çıkmadığını vurgulayarak "iki devletli çözüm" önerisinde bulunuyor.
AB Liderler Zirvesi, son yıllarda Avrupa genelinde Türkiye'ye yönelik olumsuz bakış açısının Türkiye-AB ilişkilerine yansıması eşliğinde yapılacak.
Macaristan ve Polonya vetosu
Zirvenin resmi programında henüz yer almamasına rağmen liderlerin, Macaristan ve Polonya'nın hukukun üstünlüğü şartı nedeniyle veto ettiği 1,8 trilyon avroluk bütçe ve kurtarma paketini tartışması bekleniyor.
AB fonlarının dağıtımının hukukun üstünlüğü ilkesine bağlanmasına karşı çıkan Polonya ve Macaristan, toplam 1,8 trilyon avroluk gelecekteki bütçeyle salgının ekonomik sonuçlarına karşı hazırlanan kurtarma programını engelliyor.
İki ülke, bu mekanizmanın kendilerine karşı kullanılacağından çekindikleri için oy birliği gereken bütçe ve kurtarma programı paketini veto ediyor.
AB liderlerinin, 2021-2027 bütçesi konusunda yıl bitiminden önce uzlaşamaması halinde AB'nin bütçe harcamaları sınırlandırılıyor. Bu durumda AB'nin aylık harcamaları bir önceki yıl bütçesinin 12'de 1'i seviyesinde tutuluyor.
AB Dönem Başkanı Almanya, bu konuda uzlaşı sağlamak üzere halen taraflar arasında müzakereler yürütüyor. Bütçe ve kurtarma programının, 27 üye ülkenin oy birliği yerine Macaristan ve Polonya olmadan 25 AB ülkesi tarafından hayata geçirilmesine yönelik çeşitli girişimler de bulunuyor.
Geliştirilmiş iş birliği prosedürü kapsamında, oy birliği sağlanamayan durumlarda AB içinde bir grup ülke farklı biçimde kararlar alabiliyor.
Bu durumda, AB bütçesine sağladığı katkıdan daha fazla fondan yararlanan Macaristan ve Polonya'nın, paket dışında tutulması ve AB mali kaynaklarını kaybedeceği öngörülüyor. Ancak bu iş birliği prosedürünün de uygulanması oldukça uzun bir süreç alıyor.
İngiltere ile müzakereler
Liderlerin, İngiltere ile AB arasında ticaret ve gelecekteki ilişkileri şekillendirecek anlaşma müzakerelerindeki son durumu da değerlendirmesi öngörülüyor.
AB'den resmen 31 Ocak'ta ayrılan İngiltere, Birlik ile başta ticaret olmak üzere ikili ilişkiler konusunda kapsamlı müzakereler yürütüyor. AB ile İngiltere arasındaki müzakerelerde "adil rekabetin sağlanması", "ticari anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği" ve "balıkçılık", sorunlu konuları oluşturuyor.
Anlaşmaya varılamaması halinde iki taraf arasındaki ticari ilişkiler, 31 Aralık sonrasında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre yapılacak. Bu tarihe kadar olan geçiş süreci boyunca İngiltere, AB kurallarına bağlı kalmayı sürdürüyor.
Parasal konular
Zirvenin ikinci gününde liderler, ekonomik başlıkların ele alınacağı Avro Zirvesi'ni gerçekleştirecek. Liderler, bankacılık ve sermaye piyasaları konularında reform çalışmalarını ele alacak.
Avro Bölgesi'nin kurtarma fonu olan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) anlaşmasının güncellenmesiyle banka ve kredi kurumlarının zor durumlardan kurtarılması veya tasfiyesi için kullanılmak üzere kurulan Tek Çözüm Fonu'na yönelik yapılacak değişiklikler liderler seviyesinde tartışılacak.
Transatlantik ilişkiler ve aşı stratejileri
Liderler ayrıca ABD'de Joe Biden'ın başkan seçilmesinden sonra yeni yönetimle ilişkilerin nasıl şekilleneceğini de konuşacak. AB yönetimi, Biden'ı seçildiği belli olduktan sonra liderlerle zirve için Brüksel'e davet etti.
Şimdiden AB ile Biden yönetimi arasında biri fiziki, biri sanal olmak üzere iki zirve düzenlenmesi planlanıyor. Sanal zirvenin Biden 20 Ocak'ta koltuğuna oturduktan kısa süre sonra, fiziki zirvenin ise bahar aylarında düzenlenmesi bekleniyor.
AB yönetimi, Donald Trump döneminde özellikle ekonomik ve savunma anlamında gerileyen transatlantik iş birliğini Biden ile geliştirmek istiyor.
AB ile ilişkiler dışında AB liderlerinin zirve toplantısında Kovid-19 salgınıyla mücadelede koordinasyon, aşılama stratejileri ve aşıların dağıtımı gibi konuları da görüşülecek. AB, bütün üyeler adına şu ana kadar 6 aşı geliştiricisi şirketle anlaşmalar yaptı.
Bu kapsamda 2 milyar doz aşı siparişi verildi. Aşıların onay sürecinden sonra tüm AB üyelerinin aynı anda aşıya erişimi hedefleniyor. Ancak ilk dönemde aşı üretim kapasitesi sınırlı olacağı için hangi ülkeye ne kadar aşı gönderileceği henüz bilinmiyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com