Gündem

'AB'den gelen mesajlar daha dengeli, daha olumlu'

AB Bakanı Çelik, "İstanbul'daki alçakça saldırıdan sonra AB'den gelen mesajların daha dengeli, daha olumlu, doğrudan terör ifadesinin kullanıldığı mesajlar olduğunu görüyorum." dedi. - Anadolu Ajansı

'AB'den gelen mesajlar daha dengeli, daha olumlu'
13-12-2016 19:47

ANKARA

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "İstanbul'daki alçakça saldırıdan sonra AB'den gelen mesajların daha dengeli, daha olumlu, doğrudan terör ifadesinin kullanıldığı mesajlar olduğunu görüyorum. 15 Temmuz'daki hatayı yapmama konusunda en azından ana makamların daha özenli davrandığını görüyorum." dedi.

Bir televizyon kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, terör paradigmasının geçmişteki ile şimdiki hali arasında çok radikal bir farklılık olduğunu dile getirdi.

"Türkiye'nin çok yönlü terör tehdidi ile karşı karşıya olmasının, içeride ve dışarıda uygulanan bazı politikaların neticesi olduğu" yönündeki eleştirileri hatırlatan Çelik, bu eleştirilerin yanı sıra son dönemlerde "Demokrasinin gelişmesi ile terör azalır", "Siyasal katılma yollarının iyice açık olması terörü azaltır" şeklinde söylemlerde bulunulduğunu anlattı.

Çelik, "Fakat son 10 yılda görüyoruz ki böyle bir şey söz konusu değil. Gelişmiş demokrasilerden gelişmemiş demokrasilere kadar dünyanın her tarafı terör tehdidiyle karşı karşıya." diye konuştu.

Bazı siyasilerin "Türkiye'de şunlar yapılırsa terör ortadan kalkar, barış ortamı gelir" şeklindeki sözlerine atıfta bulunan Çelik, "Barış kelimesini kirletiyorlar. Barış kelimesi iki egemen devlet arasındaki mücadelede, bir savaşta söz konusu olabilecek bir şeydir. Siz Türkiye Cumhuriyeti ile bir terör örgütünü eşit kefeye koyarak bu şeye barış diyemezsiniz." ifadesini kullandı.

Bakan Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye'yi sürekli olarak Irak ve Suriye'deki etkinliklerinden alıkoyma faaliyeti var. Siz Suriye ya da Irak içinde bir derinlik yaratmazsanız, bu terör örgütlerinin hepsiyle komşu olacaksınız. Dolayısıyla bu terör örgütlerinin faaliyetlerini engelleyen bir aşamaya ulaşamayacaksınız zaten. Yani bu bir abrakadabra. Siz şimdi bu ülkelere kapılarınızı kapatsanız, teröre kapılarınızı mı kapatmış olacaksınız. Bin 295 kilometrelik sınırın öbür tarafında bir ulusal ordu gücü yok, bir polis gücü yok, terör örgütleri ile devletler mücadele ediyor. 65 ülkeli koalisyon DEAŞ terör örgütünü yenemiyor, Türkiye bununla mücadele edemeyecek. 'Bununla mücadele ettiği için terör tehdidine maruz kalıyor' gibi bir yaklaşım bizi terörle mücadeleden vazgeçirmeye yönelik bir yaklaşımdır."

ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya terör tehdidiyle karşı karşıya. Türkiye de terör tehdidiyle karşı karşıya. Yani bu Türkiye'nin birtakım müstakil politikalarına indirgenecek şekilde açıklanacak bir yaklaşım değil. Türkiye ile diğer ülkelerin pek çok politikası arasında ayrımlar var ama onlar da terör tehdidiyle karşı karşıya."

"Afganistan'da yapılan hatalardan ders çıkarılmadı"

"İstanbul'da yaşanan saldırıda uluslararası bir destek olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna Çelik, bazı devletlerin, terörü vekalet unsuru olarak kullanma stratejisinin dünya kurulduğundan beri devam ettiğini aktararak, "Terör örgütleri artık kendi kendini besleyen robotik yapılara dönüştü. Yani her zaman için başka devletlerin desteğinin olması gerekmiyor. Ha bu destek yok mudur, her zaman vardır. Onu bilmek lazım." şeklinde cevapladı.

Geçmişte Afganistan'da yapılan hatalardan ders çıkarılmadığını vurgulayan Çelik, "Eski Afganistan'dan 10 kat daha tehlikeli bir Afganistan'ı Suriye'de oluşturmak üzere dünya. Çok garip şekilde 1. ve 2. Dünya Savaşı'na katılan pek çok devlet, Suriye'de, Irak'ta askeri varlık gösteriyor ama Suriye halkının geleceği için değil, vekalet savaşları yoluyla birbirlerinin mevzilerini geriletmek için böyle bir eylemlilik içine giriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Çelik, Halep'te herkesin gözleri önünde belki de son yüzyılın en büyük katliamının gerçekleştirildiğini ancak Türkiye'den başka sesini çıkaranın olmadığını belirtti.

Doğu Avrupa rejimlerinin demokrasiye kavuşma arzularına verilen desteğin Arap ülkelerinin bu yöndeki arzularına verilmediğinin altını çizen Çelik, dolayısıyla söz konusu coğrafyada yaşayan gençlere radikalizmden başka seçenek bırakılmadığını vurguladı.

Avrupa'da yapılacak seçimler

"Avrupa'da gelecek yıl 5 büyük ülkede önemli seçimlerin yapılacağı"nın hatırlatılması üzerine Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu seçimlerin her birinin anketini neredeyse günlük olarak takip ediyorum, orada aşırı sağcılar yükseliyor. Zaman zaman 'AB dağılıyor' diye, biraz daha tırnak içinde 'oh olsun' şeklinde tezler ortaya çıkıyor fakat bu çok sevinilecek bir durum olarak görülmemeli. AB coğrafyasının aşırı sağcılığa, ırkçılığa teslim olması Türkiye'nin milli çıkarları açısından uygun bir durum değildir. Avrupa'daki Türk toplumunun, Müslüman toplumunun bu ırkçıların, faşistlerin inisiyatifinde kalması son derece tehlikeli sonuçlar doğurur. Sadece Türkiye karşıtlığı olarak da değil, Avrupa'nın sahip olduğu demokrasi, hukuk devleti gibi değerlere bir karşıtlık yükseliyor. Nitekim ABD'ye karşı bir karşıtlık yükseliyor. Yani bir manada 2. Dünya Savaşı sonunda zihinlerde oluşmuş Batı kavramının sonuna doğru giden bir süreç var ama bu süreç şimdiki kötülüklerden daha iyi bir noktaya mı evriliyor? Hayır, böyle bir şey olmuyor. Tamamen acımasız bir noktaya evriliyor.”

AB Bakanı Çelik, 15 Temmuz ile ilgili AB'nin tutumunun yanlış olduğunu, AB Bakanlığı olarak resmi makamlara, gazetecilere, işadamlarına, akademisyenlere bunları anlatmak için "Sivil Toplum Diyaloğu" başlığı altında bir çalışma başlattıklarını söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'ye itidal tavsiye eden açıklamalar geldiğini hatırlatan Çelik, "Bu dolaylı olarak darbeye destek vermektir." dedi. Çelik, meşru bir iktidar ile buna karşı gayri meşru bir grup arasında itidal aramanın her ikisini eşitelemek anlamına geleceğine dikkati çekti.

Terörle mücadele

Bakan Çelik, Fransa'da Charlie Hebdo'ya yapılan saldırı gibi Türkiye'nin son zamanlarda 20 defa saldırıya uğradığına işaret etti.

DEAŞ ile mücadelenin esasının, örgütün ideolojisi ile mücadele etmek olduğunu bildiren Çelik, bunu bir cazibe meselesi olmaktan çıkarmak gerektiğinin altını çizdi.

Çelik, Avrupalı muhataplarının terör konusunda PKK ile mücadelede orantılılıktan bahsetmelerinin kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bize kimse PKK ile ilgili konuşurken orantılılıktan bahsetmesin, DEAŞ ile mücadelede orantılılıktan bahsetmedikleri gibi." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin terörle mücadele ederken bazı kesimlerden gelen "barış" ve "demokrasilerde şiddete yer yoktur" şeklindeki yaklaşımların kabul edilemez olduğunu belirten Çelik, Türkiye'nin yaptığının terörle mücadele olduğunu ve asıl verilmesi gereken mesajın PKK'ya "silah bırak" şeklinde olması gerektiğini söyledi.

İstanbul'daki terör saldırısı sonrası AB'den gelen tepkileri de değerlendiren Bakan Çelik, "İstanbul'daki alçakça saldırıdan sonra AB'den gelen mesajların daha dengeli, daha olumlu, doğrudan terör ifadesinin kullanıldığı mesajlar olduğunu görüyorum. 15 Temmuz'daki hatayı yapmama konusunda en azından ana makamların daha özenli davrandığını görüyorum." ifadelerini kullandı.

Çelik, "Almanya'da 3 milyon mülteci olsa, Alman parlamentosu Alman generaller tarafından bombalanmış olsa, bir yıl içinde 20 terör saldırısına maruz kalsa, bin 295 kilometrelik Irak ve Suriye gibi sınırı olsa, onlara herhangi bir şekilde birisinin terörle mücadele mevzuatınızı değiştirin şeklinde bir kelimeyi telaffuz etmesi mümkün olur muydu?" diye konuştu.

OHAL konusuna da değinen Çelik, Fransa'da OHAL kapsamında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi olmadığının dillendirildiğini fakat Türkiye'nin kanun hükmünde kararnameler ile aldığı yetkilerin, Fransa'da OHAL kanunuyla toptan verildiğine dikkati çekti.

AB'de standart bir terör mevzuatı olmadığını ifade eden Çelik, terörün artık sabit bir yapı olmadığını, sık sık nitelik ve nicelik değiştiren bir yapıya büründüğünü belirtti. Devletlerin çok kısa zaman dilimleri içinde terörle mücadelede yasal değişikliklere gittiğini anımsatan Çelik, Fransa'da OHAL'den sonra, Almanya ve İngiltere'de de benzer değişiklikler olduğunu dile getirdi.

Çelik, terörle mücadelenin demokratik toplum düzenini korumanın birinci şartı haline geldiğini söyledi.

Türkiye'de hiçbir milletvekilinin, milletvekilliği görevinden dolayı tutuklanmadığını ifade eden Çelik, milletvekilliği görevinin dışındaki faaliyetlerden dolayı oluşan bir durumla karşı karşıya olduklarını belirtti.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER