BRÜKSEL (AA) - Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının merkezi haline gelen Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, birbirlerine yardım çağrılarına sessiz kalarak Birliğin temelini oluşturan "dayanışma" ilkesini yok sayarken, AB kurumları da ciddi bir krizin çözümünde etkilerinin bulunmadığını bir kez daha gösterdi.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, tüm AB ülkelerine yayılan Kovid-19 yaklaşık 3 bin 500 can alırken, 80 binden fazla kişiye bulaştı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de geçen hafta Avrupa'yı Kovid-19'un hem merkezi ilan etti hem de dayanışma çağrısında bulundu.
Dayanışma ruhu öldüAB'de "sağlık", ülkelerin kendi yetkisi altındaki alanlar arasında yer alıyor. Birlik genelinde ortak bir sağlık politikası bulunmasa da ülkelerin kriz hallerinde "dayanışma ve koordinasyon" içerisinde hareket etmesi gerekiyor.
AB'nin bir nevi yürütme organı olan Komisyonun ise bu koordinasyon görevini üstlenmesi gerekiyor.
Ancak AB'deki mevcut durum, üye ülkelerin dayanışma ruhuna uymadığını, Komisyonunun da koordinasyon rolünü düzgün bir şekilde yürütemediğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Üye ülkelerin tek taraflı ve bir nevi panik halinde davranarak sınırlarını kapatması, iç sınır kontrolleri başlatması, danışmadan tecrit politikaları uygulaması ve koordinasyonsuz hareket etmesi, Birlik genelinde dayanışma ruhunun öldüğüne işaret ediyor.
İtalya'dan isyanAvrupa'da Kovid-19'un en sert vurduğu İtalya, dayanışma gösterilmemesinden duyduğu memnuniyetsizliği açık bir şekilde dile getiren üyelerden biri oldu.
Ülkede durumun kötüleşmesiyle İtalyan hükümeti üyelerden yardım talebinde bulundu. Komisyon da üye ülkelere İtalya'ya yardım etmeleri için "çağrı" yaptı.
Almanya ve Fransa gibi ülkeler ilk etapta tıbbi malzemeye ihraç kısıtlamaları koyduklarını belirtirken, diğer üyelerden de yardım gelmedi.
İtalya'nın yardım çağrısı ilk olarak binlerce kilometre ötedeki Çin'den duyuldu. Çin, İtalya'ya 2 milyon maske, 1000 akciğer ventilatörü, 20 bin koruyucu kıyafet satabileceğini duyurduktan kısa bir süre sonra 12 Mart'ta Roma'ya gönüllü uzmanların yanı sıra tonlarca tıbbı malzeme gönderdi.
Almanya ise daha birkaç gün önce İtalya'ya 1 milyon maske gönderebileceğini açıkladı.
İtalya'nın AB Büyükelçisi Maurizio Massari, üye ülkelerin İtalya'nın yardım talebini geri çevirmesinin ardından kaleme aldığı makalede, "AB’nin görüş alışverişi ve toplantılardan öteye gidip hızlı, somut, etkili ve acil adımlar atması gerekiyor. Roma bu krizle yalnız baş etmeye terk edilmemeli. Bu küresel ve her şeyden önce Avrupa tepkisi gerektiren bir krizdir." ifadelerini kullanarak tepki gösterdi.
Büyükelçi Massari, "Bu, Avrupa dayanışmasına yönelik kötü bir sinyal veriyor." değerlendirmesinde bulunarak tıpkı sığınmacı krizinde olduğu gibi İtalya'nın yalnız bırakıldığını savundu.
"Dayanışma işlemiyor"Benzer bir tepki Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'dan geldi. Ülkesinde yoğun tedbirler alan ve iç sınır kontrollerine ilk başlayanlardan olan Kurz, Kovid-19 bağlamında, "Avrupa'da ciddi bir durumda dayanışmanın işlemediğini gördük." diye konuştu.
Kurz, mevcut durumun ileride de ciddi tartışmalara yol açacağını savundu.
Öte yandan ülkesinin sınırlarını hızlı bir şekilde 15 ülkeye kapatan Çekya Başbakanı Andrej Babis, "Son günlerde Avrupa ülkeleri yaklaşımlarını koordine edemedi. İşletmelere kapatma talimatı verdik. Brüksel'in bize 'tavsiye vermesini' beklemek zorunda değiliz." açıklamasında bulundu.
Babis, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i de hedef almaktan kaçınmayarak "Başkan von der Leyen iç pazardan endişe ediyor. Benim için temel öncelik vatandaşlarımızın sağlığını korumak.” ifadesini kullandı.
AB ile katılım müzakereleri yürüten Sırbistan da AB'yi eleştirdi. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, "Avrupa dayanışmasının olmadığını gördük. Ben Çin'e güveniyorum. Bize tek yardım edebilecek ülke Çin. Diğerlerine gelince; 'Hiç bir şey için teşekkür ederiz'." diyerek tepkisini dile getirdi.
AB yine geç kaldıKoordinasyon, planlama, uyarma, tavsiyede bulunma ve düzenleme, sunma gibi somut adımlar atma gibi görevleri olan Komisyon ise tıpkı 2015'teki sığınmacı krizinde olduğu gibi tepki vermekte geç kaldı.
Birçok toplantı düzenleyen ve "tedbir" çağrılarını yineleyen Komisyon, ülkelerden iç sınırlarını kapatmamalarını ve sınır kontrolleri uygulamamalarını istedi.
Ancak Komisyonun tüm çağrılarına rağmen 5 ülke hariç 22 ülke ya sınırlarını kapattı ya da iç sınır kontrolleri inşa ederek serbest dolaşım öngören Schengen Anlaşması'nın fiilen askıya alınmasına yol açtı.
Öte yandan Komisyon sadece dün dış sınırlarını geçici olarak üçüncü ülke vatandaşlarına kapatma kararı aldı. Olası ekonomik durgunluğu atlatmak için 7,5 milyar avroluk bir fon da sağlayacağını duyuran Komisyon, devlet desteğine ilişkin katı kuralları geç de olsa yumuşatacağını duyurdu.
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen de "Koronavirüsün etkilerini tam kestiremedik, hafife aldık." açıklamasıyla tedbirlerin geç alındığını itiraf etti.
Böylelikle yeni tip koronavirüs pandemiği bir kez daha AB'nin ve hantal bürokrasinin "kriz anlarında" çok yavaş kaldığını ve ulusal çıkarların birlik menfaatlerinin önüne geçtiğini gösterdi.