Kocaeli
Adana'da babaannesinin yönettiği çiftlikte dünyaya gelen Nardane Kuşçu'nun ata tohumlarına olan tutkusu çocukluk yıllarına kadar uzanıyor.
Bugün çocukların "Nar anne" diye çağırdığı Kuşçu'nun tohumları koruma ve gelecek nesillere aktarma çabası henüz 6 yaşındayken babasının yediği karpuzun çekirdeklerini saklamasıyla başlıyor.
Tohum toplamaya öğrencilik ve öğretmenlik yıllarında da devam eden Kuşçu, emekli olduktan sonra tohumlarının sürdürülebilirliğini sağlamak adına organik tarım çiftliği kurdu.
Nardane Kuşçu, emeklerle biriktirdiği 1200 çeşit ata tohumunu Narköy adını verdiği Kandıra'daki 120 dönümlük çiftlikte ekerek gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor.
"Tohum maceram 6 yaşında başladı"
Nardene Kuşçu, AA muhabirine, yetiştiği kültürün içerisinde çiftçiliğin büyük yer kapladığını belirterek, tohum macerasının 6 yaşında başladığını söyledi.
Bir gün karpuz kestiklerini ve çekirdeklerini alıp babasına öyle servis ettiğini anlatan Kuşçu, "Babam 'Nar beni çok şımarttın, karpuzun tohumunu bile ayıklamışsın.' dedi. Öyle başladı maceram. Sonra bu giderek bir tutkuya dönüştü." diye konuştu.
Kuşçu, yolunun düştüğü her yerde dağlara, köylere gittiğini dile getirerek, "Oralarda ninelerde olur genel olarak. 2 tohum, 3 tohum... Gözüne bakmadığına vermezler. Ben de vermem, kız verir gibi veririm. Bulunduğum her yerde saksılara bile ekerek, tedbir alarak, saklayarak bir hayli tohumum olmuş oldu." ifadelerini kullandı.
"1200 çeşit tohum var"
Yıllarca ilkokul öğretmenliği yaptığını emekli olduktan sonra tarım çiftliği hayalini gerçekleştirmek için harekete geçtiğini anlatan Kuşçu, şöyle devam etti:
"Temeldeki şey artık değişen koşullardı. Bizim temiz gıdaya ihtiyacımız vardı. Çok uzun süredir biriktirdiğim atalık tohumları sürdürebilmek adına ekilmemiş topraklar bulup onları ekmek istiyordum. Bir yandan deneyime dayalı eğitimler yapmak vardı. Böylece Kandıra'da Narköy'ü kurmuş olduk. Burada ekim dikim faaliyetleri, peynir ve ekmek atölyeleri, doğa yürüyüşleri gibi etkinliklerimiz var. Onun dışında kurumsallar için de ihtiyaca göre tasarlanmış eğitimler veriliyor."
Kuşçu, topladığı tohumları sakladığı odanın çiftliğin adeta kalbi olduğunu vurgulayarak, "Tohumları saklayabilmek adına 14 derece sıcaklıkta, yüzde 50 nem oranına sahip bir oda yaptık. 1200'den fazla atalık tohumu var. 200-300 çeşit de deneme tohumları var." şeklinde konuştu.
"Selanik'ten gelen tohumu üretiyoruz"
Tohumların çok özel hikayeler barındırdığına dikkati çeken Kuşçu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tohum daha çok kadın eliyle toplanır ama dedeler de var. Burada Selanik'in Şapçı köyünden Nuri Bayraktar dedenin susam tohumu var. O öldükten 15 yıl sonra, eşi gönderdi. Torunu Gülnur, kızımın çok yakın arkadaşı. Babaanne bizim çiftlikte çekilen fotoğrafları görüyor ve etkileniyor. Bir avuç tohumu Gülnur'a veriyor, 'Dedenin susam tohumunu ben ancak Nar hanıma veririm.' diyor. O şekilde gelmiş oldu. Şimdi onu üretiyoruz, dağıtıyoruz."
Kuşçu, ticari olsun ya da olmasın her tohumdan en az 3 kök de olsa ektiklerini anlatarak, "Tedbir alırız, olabildiğince ekeriz. 70-80 dönümü bulur bizim yaptığımız ekim." dedi.
En öncelikli hedefinin çocukların tohumları ekmeyi ve üretmeyi öğrenmesi olduğunu vurgulayan Kuşçu, "Gıdaya erişim her canlının hakkıdır, her evde bir tohum bankası olmalıdır. Bunu yapabilirsem rahat gideceğim eve. Ev dediğim de nereden geldiysek orası." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com