CENEVRE - BAYRAM ALTUĞ
Avrupa'da yaşayan Arakanlı Müslüman doktorlar, Myanmar'daki soydaşlarına (Rohingyalar) yönelik insan hakları ihlallerine dünya kamuoyunun sessiz kaldığına dikkati çekerek "Arakan'da yaşananlar, tam anlamıyla bir soykırım." dedi.
Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Başkan Yardımcısı Dr. Ambia Perveen ve Sözcüsü Dr. Anita Schug, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, Myanmar'daki Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım yapıldığını ve acilen uluslararası soruşturma komisyonu kurulması gerektiğini vurguladı.
Arakanlı iki doktor kardeş Schug ve Perveen, İsviçre'deki Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde devam eden İnsan Hakları Konseyinin 34. oturumunda Arakan'da yaşanan insanlık dramını anlatmak için Cenevre'ye geldiklerini söyledi.
Kadın doktorlar, özellikle Arakan eyaletinin Sitve kenti yakınındaki yerinden edilmiş Müslümanların yaşadığı kamptaki drama dikkati çekti.
Bölgede genç kız ve kadınların uğradığı tecavüzleri anlatırken duydukları acı yüzlerine yansıyan doktor kardeşler, bu acının dayanılmaz boyutlarda olduğuna vurgu yaptı.
Kamptaki çocukların dünyanın her yerinde reçetesiz satılan ağrı kesici ilaçları bulamadıkları için öldüğünü belirten Dr. Schug ve Dr. Perveen, kadınların da "planlı, sistematik ve koordineli" olarak tecavüze uğradığını belirtti.
"400 Müslüman kadın tecavüze uğradı"
Schug, Arakan'daki tecavüz kurbanlarının dramını anlatacak kelime bulunmadığını belirterek "Kendi kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgiye göre, sadece 9 Ekim'den bu yana en az 400 Arakanlı Müslüman kadın tecavüze uğradı. Bu tecavüzler gelişigüzel değil, planlı, sistematik ve koordineli olarak yapıldı. Tecavüze uğrayan bu kadınlar, toplumdan hatta kendi ailelerinden dışlanıyor ve hiçbir psikolojik destek de alamıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Myanmar'da devlet başkanlığı danışmanı ve Ulusal Demokrasi Birliğinin (NLD) lideri Aung San Suu Çii'nin Arakan'daki hiçbir kampı ziyaret etmediğini vurgulayan Schug, şöyle konuştu:
"Bizim sesimizi de duymak istemiyor. Suu Çii, bizi kabul etse de etmese de halkımız Myanmar topraklarında yaşıyor ve bize karşı sorumluluğu var. Güç onda olduğu için halkımızı korumak istemesi durumunda tüm Myanmar arkasında duracak. Fakat Suu Çii (ordudan) endişeleniyor ve bu endişeler onu kendi içine hapsetmiş durumda."
Schug, Suu Çii'ye seslenerek "Kendisi de bir anne ve bir kadın. Bu yüzden Suu Çii'ye tüm endişelerini bir kenara bırakarak artık Arakanlı Müslümanlara sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Bizi kendi çocukları gibi kucaklaması lazım. Biz de onun çocukları sayılırız. Arakan bizim vatanımız ve çektiğimiz acı ve çile, döktüğümüz kan yeter artık." dedi.
"Uluslararası soruşturma komisyonu derhal kurulmalı"
BM'nin Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara karşı işlenen cinayet ve insan hakları ihlalleri için uluslararası arenada "hızlı, ayrıntılı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılması" çağrısında bulunduğunu anımsatan Schug, sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası soruşturma komisyonunun kurulması, hayati önem taşıyor. Myanmar hükümeti, bu komisyonun kurulmasını engellemek ve zaman kazanmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çünkü gerçeğin ortaya çıkmasından endişe ediyorlar. Soruşturma komisyonu prosedürlere takılmadan derhal kurulmalı. Artık kaybedecek zamanımız yok. Suçluların ortaya çıkarılması ve uluslararası mahkemede yargılanması gerekiyor."
"Arakan'da yaşananlar tam anlamıyla soykırım"
Almanya'da doktorluk yapan ERC Başkan Yardımcısı Perveen de Sitve'deki kampta çok sayıda Müslüman'ın hepatit B, hepatit C, kolera ve kötü beslenme yüzünden yaşamını yitirdiğini söyledi.
Perveen, "Buradaki insanlar evlerini, mallarını, her şeylerini kaybettiler. Kampta açlığa ve yavaş yavaş ölüme terk edildiler. Arakan'daki kampın, Nazi Almanyası'ndaki toplama kamplarından hiçbir farkı yok. Arakan'da yaşananlar tam anlamıyla soykırım." dedi.
"Bize karşı bir oyun oynanıyor"
Uluslararası toplumun insan hakları konusunda iki yüzlü davrandığını ifade eden Perveen, en büyük desteği Türkiye'den gördüklerinin altını çizdi.
Perveen, "Birçok önemli ülke, Myanmar hükümetiyle ekonomik ilişkilerinin bozulmaması için Müslümanların yaşadığı drama seyirci kalıyor. Açıkçası bize karşı bir oyun oynanıyor. Küçük kız kardeşlerimiz, kadınlarımız tecavüze uğradı, kardeşlerimiz öldürüldü. Ama hiç kimsenin umurunda değil. Çünkü uluslararası toplumun bizden bir menfaati yok."
Suu Çii'nin istemesi durumunda elindeki büyük gücü kullanarak Arakanlı Müslüman halkı koruyabileceğine dikkati çeken Perveen, "Ama bunu yapmak istemiyor. Barışa katkılarından dolayı Nobel ödülü kazandı. Artık bunun gereğini yerine getirmek zorunda." şeklinde konuştu.
"Türkiye'ye minnettarız"
Türkiye'nin Arakanlı Müslümanlara verdiği destekten duydukları memnuniyeti dile getiren Perveen, sözlerine şöyle son verdi:
"Türk hükümeti ve Türk halkına minnettarız. Sürekli Arakanlı Müslümanların yanında durdular. Türk bakanlar Arakan'ı ziyaret ederek dünyaya mesaj verdi. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), bölgede inanılmaz insani yardımlarda bulunuyor. Özellikle diğer Müslüman ülkelerin de Türkiye'yi örnek alması gerekiyor."
Muhabir: Bayram Altuğ
dikGAZETE.com