Henüz 14 yaşında bir ortaokul talebesiydi. Gösteriye katıldı diye hapse atıldı. Zorla ifade tutanağı imzalatıldı. Çektiği çile ile 28 Şubat zulmünün sembollerinden biri oldu. O dönem soğuk zindanlarda işkence gören Yakup Köse, bugün Star gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan ziyaretine davet edilen isimlerden biri de Yakup Köse idi. Uçaktaki sohbette Köse, Erdoğan’a 28 Şubatçılardan ne zaman hesap sorulacağını sordu. Cumhurbaşkanı, Köse’ye konuyu hatırlattığı için teşekkür etti ve medyanın mağduriyetleri gündemde tutması gerektiğini söyledi.
Yakup Köse’ye terörist suçlamasıyla atıldığı cezaevinden Cumhurbaşkanlığı uçağına uzanan süreçte neler hissettiklerini sorduk.
“Ergenekon ve Balyoz davalarında hızlı bir şekilde yeniden yargılama kararları çıkarırken 28 Şubat’tan dolayı 22 yıldır cezaevinde olan insanlar için hiçbir şey yapamıyoruz. Bunun bir şekilde Cumhurbaşkanımıza söylenmesi gerekiyordu” diye söze girdi Köse...
BU TÜRKİYE’NİN YARASI
Ve anlatmaya başladı:
Bu mesele Türkiye’nin görünmeyen, kanayan yarası. Cezaevlerinde 28 Şubat mağduru, 400’e yakın kişi var. Dergi dağıttığı, Kur’ân kursu açtığı, sohbet verdiği için suçlu bulunup hapse atılan bu insanların tahliye edilmesi lazım. Balyoz’da, Ergenekon’da, Gezi davasında yeniden yargılama kararı veriliyor, müspet sonuçlar çıkıyor; 28 Şubat mağdurlarının yeniden yargılanma isteği reddediliyorsa, o zaman 28 Şubat tahakkümü hâlâ bu ülkenin üzerinde demektir.
Dönemin medyası yargılananlar hakkında dehşet haberler verdi. 14 yaşında bir çocuktum daha. Terörist dediler bana. Mahkemeye ayaklarım ve ellerim kelepçeli çıkarıldım. Saçlarım usturaya vuruldu. Diyelim ki bu çocuk bir şey yapmış. Büyüklerin kaldığı koğuşa mı konur? Çocuk Islah Mahkemesinde değil de Devlet Güvenlik Mahkemesinde mi yargılanır?
Hürriyet gazetesi, kartel medyası zulmü alkışladı. Bu haberlerin neticesinde çıkan kararlar, bize işkence yapılmasına sebep oldu. Siz bu manşetleri niye attınız? Başörtülü çocukların, öğrencilerin üzerine köpekleri salarken niye alkışladınız? Nereden alıyordunuz bu emirleri? Bunların hesap vermesi lazım. Bu konuda kapsamlı bir soruşturma yapılmasını, davanın yeniden açılıp, objektif bir şekilde değerlendirilmesini istiyorum.
HEPSİ DE DEŞİFRE EDİLMELİ
28 Şubat meselesi Türkiye’nin gündemine 2011 yılında geldi. 15 Temmuz darbe girişimi sene-i devriyesini doldurmamışken, bizdenmiş gibi görünen bazı kişiler, maalesef darbeciler için mağdur edebiyatı yapmaya başladı. FETÖ’cülere ‘yerlere yatırıldılar, toplu şekilde cezaevine gönderildiler’ diye sahip çıkanlar, 28 Şubat mağdurları için konuştu mu ki? Halil Kantarcı, 15 Temmuz’da Çengelköy’de şehit oldu. 28 Şubat mağduruydu. Dosya arkadaşımdı. 15 yaşında idama mahkûm oldu. Üç çocuğu var. Diğer şehitlerimizin evlatları bulunuyor. Bu sözler, onlara ihanet değil midir? FETÖ’cüler hakkında bilip bilmeden yorum yapanlar yargıya gölge düşürüyor.
28 Şubat meselesi çözüldüğü zaman birçok meselenin çözüleceğine inanıyorum. Darbenin yargı, medya, ekonomi ayağı deşifre edilmedikçe, hesap sorulmadıkça biz yeni darbelere gebeyiz. Bu, karşı tarafı cesaretlendirebilen bir unsurdur. O dönem yaşadıklarımızı, Türkiye ancak 80 darbesinde gördü. Ve hâlâ yıllardır cezaevinde yatan var. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki samimi çıkışlarını dinlemeli.
O UÇAĞA BİNMEK Büyük BİR ŞEREF
Yakup Köse, Cumhurbaşkanının uçağına davet edilmesinin nasıl bir duygu olduğunu şöyle anlattı: Adım Yakup... İsmin insan hayatına tesiri vardır. Biraz çileli bir hayatımız oldu. Cumhurbaşkanımız bu Yusufi hayatı biliyordu. Uçağına davet etti. Annem ‘Seni cezaevinden kim çıkarırsa ona ömür boyu dua edeceğim’ demişti. Cumhurbaşkanının vesilesiyle çıktım. Soğuk duvarlardan alıp ana kucağına koyan Erdoğan tarafından ağırlanmak büyük bir şerefti...
Hâkim annemin elindeki tespihi aldırdı
Yakup Köse, 15 Temmuz darbecilerinin küstahlığına atıfta bulunurken, 28 Şubat’ta yaşadığı acı hatırasını şöyle anlattı: Soğuk duvarlar bizi esir alamadı. Ağlamayacağım dedim ağlamadım. Annem karar duruşmasını izlemeye gelmiş. Arkada tespih çekiyor. Hâkim, askere elindeki tespihi aldırdı. ‘Burası o işi yapacağınız yer değil’ diye. Şimdi bakıyoruz FETÖ’cüler her türlü rezilliği sergiliyor. Kimse mağdur edebiyatı yapmasın.
.
dikGAZETE.com