28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı yüzünden üniversite eğitimini bırakmak zorunda kalan Kevser Tüfekçi, yaşadığı zor günleri unutamıyor.
Üniversiteyi yıllar sonra bitiren Tüfekçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye tarihine "postmodern darbe" olarak geçen süreçte birçok arkadaşı gibi kendisinin de okulu bırakmak zorunda kaldığını söyledi.
Niğde Üniversitesinin o dönemde başörtüsü yasağını katı bir şekilde uyguladığını ve 1998'de üçüncü sınıftayken okulu bırakmak zorunda kaldığını anlatan Tüfekçi, "Bırakın sınıflarımıza girmeyi, bahçe kapısından içeriye alınmıyorduk. O süreçte tutuklanan arkadaşlarımız oldu. Güya bizimle mücadele etme adına terörle mücadeleden ekipler geliyordu. Sonrasında ben de okulumu bırakmak zorunda kaldım. Devam etmek istiyordum ama başörtülü bir şekilde kesinlikle alınmıyorduk." diye konuştu.
"Allah'ın dinini insanlara anlatmak için bile bir kere olsun başını açmak zorundaydın"Tüfekçi, zor günler geçirdiğini ve daha sonra okulu bırakarak evine döndüğünü dile getirdi.
Okula devam eden arkadaşlarının da ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını belirten Tüfekçi, şöyle devam etti:
"O süreçte benimle aynı görüşte olan, aynı davayı savunduğumuz nişanlım vardı. Aynı okuldaydık. O da aynı şekilde mücadele verdi. Daha sonra evlendik. Eşimin bir sözü vardı. 'Bu yasak bittiği zaman arkanda duracağım ve okulunu bitirmen için sana sonuna kadar destek vereceğim.' demişti. Ara ara aflar çıkıyordu ama başörtüsü yasağı devam ettiği için bu aflardan faydalanmayı düşünmüyordum. Okulu bıraktıktan sonra fahri olarak Kur'an kursu öğreticiliğine başlamıştım. Yine o süreçte okuldan ayrılmamdan daha acı bir süreç yaşadım. KPSS şartı getirdiler ama sınava da başörtülü giremiyorduk. En sevdiğim mesleği dahi, Allah'ın dinini insanlara anlatmak için bile bir kere olsun başını açmak zorundaydın. Ondan taviz vereceksin ve inandığın değerler uğruna bir şeyler anlatmaya çalışacaksın. Bu bana çelişki olarak geliyordu."
"Rabbim bütün kapıları tekrar bana açmıştı"Tüfekçi, KPSS'deki başörtüsü sorunu nedeniyle 2 yıl Kur'an kursu öğreticiliğinden de uzak kaldığını, 2011 yılında yeniden fahri olarak Kur'an kursu öğreticiliğine başladığını aktardı.
O yıllarda hem başörtüsü yasağının kalktığını hem de üniversiteyi yarım bırakanlar için af çıktığını anımsatan Tüfekçi, şunları kaydetti:
"O dönemde de Diyanet işleri Başkanlığınca 2011 yılında kadro tahsis edildi. Bir dönem bütün kapılar yüzümüze kapanmıştı. Çok ciddi anlamda kendini dışlanmış hissediyorsun, aidiyet duygunu kaybediyorsun. Hastaneye veya alışveriş merkezine girerken bile 'Acaba başörtümden dolayı beni alırlar mı, bir sorunla karşılaşır mıyım?' diye bu psikoloji uzun yıllar devam etti. Rabb'im bütün kapıları tekrar bana açmıştı. Sonra hem görevimde kaldım hem tekrar okulumu tamamladım. 2013 yılında mezun oldum. Diyanet zor yıllarımda yanımda olduğu ve bana sahip çıktığı için kurum değiştirmek istemedim."
Atatepe Cami 4-6 Yaş Kur'an Kursu'nda küçücük yüreklere Kur'an ve Peygamber sevgisini öğrettiğini, bunun kendisi için büyük onur olduğunu vurgulayan Tüfekçi, "Bu sırada uzaktan eğitimle ilahiyat fakültesini de bitirdim. Bu yıl da yüksek lisansımı tamamladım. Bugünlerin kıymetini bilmek lazım. Gerçekten Rabb'im bir yol açıyor. İnşallah hakkını da veririz. Her işte bir hayır vardır diyorsun. O yıllar insanın içinde büyük bir yara olarak kalmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com