Karaman’ın Ermenek ilçesinde, 18 maden işçisinin hayatını kaybettiği facianın yıl dönümünde yüreklerdeki acı bir kez daha yaşandı.
Maden faciasında hayatını kaybeden evlat edindikleri yeğenleri İsa Gözbaşı’nın mezarı başında dua eden baba Ali Gözbaşı (66), bir yıl önce yaşanan acıyı bir kez daha yaşadığını ifade etti. Ali Gözbaşı ve Nazmiye Gözbaşı çifti, çocukları olmadığı için yeğen İsa’yı bir yaşındayken evlat edinmiş ve yeğenlerini öz çocukları gibi büyütmüştü.
VERİLEN PARAYI CAMİ YAPIMI İÇİN BAĞIŞLADILAR
Gözbaşı ailesi, bir yıl önce maden ocağındaki su baskını sonucu 23 yaşındaki oğullarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı. Zaman buldukça oğlunun mezarını ziyaret ettiğini söyleyen Ali Gözbaşı, "Evladımızı kaybettik, oğlumuzu kaybettik. Sabah gitti, akşama geri gelmedi. Köye haber verdiler, öğlen duyduk. Kaynımdan evladımızı 1 yaşındayken aldık, 23 yaşında vefat etti" dedi. Ali Gölbaşı, kendilerine verilen parayı da camiye bağışladıklarını söyleyerek, "Bize 105 bin lira para ayırmışlar. Biz de bu parayı yeni yapılacak camiye ve kuran kursuna vereceğiz. Bizim ihtiyacımız yok" diye konuştu.
"OLAY HAFIZAMDAN ÇIKMIYOR"
Maden kazasında iki oğlu Kerim (30) ve Ali Haznedar’ı (34) kaybeden baba Şükrü Haznedar ise, "İki evladımı kaybettim. Bugün 1 sene oldu. 1 yıl önce olan olay sanki bugün gibi hiç hafızamızdan çıkmıyor. Bunların 3 aylık alacağı içeride kaldı. 45-50 gün işe gitmedi. 45 gün sonra çağırıyorlar, ‘Paranızı vereceğiz’ diye. O an ‘işe devam edin, öğleden sonra paranızı alacaksınız’ diyorlar. Saat 9.30-10.00 arası olay oluyor. Fakat 12’yi çeyrek geçe bildiri yapıyorlar. Aradan 2-3 saat geçtikten sonra. Belki olay olduktan sonra bildiri yapılsaydı, ölenlerin içinde kurtulan olabilirdi. Bu en büyük ihmalkarlık."
Evlatları kaybettiklerini belirten Haznedar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bundan geri dönüş yok. İhmalkarlık olduğu için maden ocağının sahiplerinin cezalandırılmasını istiyoruz. En büyük ceza ile yargı yargılanmasını istiyoruz. İki yakını olanların 1 tanesini işe alacağız demişlerdi. Müracaat ettiğimiz halde lise, üniversite öğrencisi olması lazım. Üniversite öğrencisi olsa orada ne işim var benim kendimize göre bir iş kurarız. Oğullarım boşta geziyor. Oradaki yetkililerden Faruk Çelik, Taner Yıldız ve Lütfi Elvan buradaydı. Bunlar hep bu sözleri verdi. Maalesef zaman geçti, 1 sene oldu ve ne bir işe çağırdıkları var ne de bir iş yaptıkları var. Mezarlığa devamlı gelir, gideriz. Mezarlık yolun kenarında olduğu için buraya geldiğim zaman, mutlaka ineceksin bakacaksın. Acısını hala hissediyoruz."
"EŞİMİM ACISINI HÂLÂ YAŞIYORUM"
Eşi Mehmet Özcan’ı kaybeden Fatma Özcan’da, yaşadığı acının boyutlarını ifade etmeye çalıştı. Yaşadığı acının çok acı olduğunu ifade eden Özcan, "Ben eşimi kaybettim. Bugün senesi dolması sebebiyle acımız tazeleniyor. Yeniden o günleri yaşar gibi oluyoruz. Büyük bir acıydı, anlatılamaz. Bu bir senelik süreçte, mahkemeye gidip geldik. Acımızı söndürmeye çalıştık. Annemin, babamın desteğiyle ayakta durmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın başında durmaya çalışıyoruz. Başka yapacak bir şeyimiz yok. O gün çok acıydı. Olayın bu derece büyük olacağını tahmin edemiyorduk. Biz sadece bir çöküntü oldu, en fazla yaralıdır veya birkaç kişiyi kaybederiz diye düşünüyorken, oraya gittikten sonra olayın vahameti ortaya çıktı" dedi.
Babası Mehmet Özcan’ın fotoğrafını elinden düşürmeyen 6 yaşındaki Ömer Asaf Özcan ise, "Onun kabrine gidiyorum. Özlemimi öyle gideriyorum. Yasin okuyorum, Fatiha okuyorum. Onu çok özlediğimi söylüyorum" diye konuştu.
(İHA)
Maden faciasında hayatını kaybeden evlat edindikleri yeğenleri İsa Gözbaşı’nın mezarı başında dua eden baba Ali Gözbaşı (66), bir yıl önce yaşanan acıyı bir kez daha yaşadığını ifade etti. Ali Gözbaşı ve Nazmiye Gözbaşı çifti, çocukları olmadığı için yeğen İsa’yı bir yaşındayken evlat edinmiş ve yeğenlerini öz çocukları gibi büyütmüştü.
VERİLEN PARAYI CAMİ YAPIMI İÇİN BAĞIŞLADILAR
Gözbaşı ailesi, bir yıl önce maden ocağındaki su baskını sonucu 23 yaşındaki oğullarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı. Zaman buldukça oğlunun mezarını ziyaret ettiğini söyleyen Ali Gözbaşı, "Evladımızı kaybettik, oğlumuzu kaybettik. Sabah gitti, akşama geri gelmedi. Köye haber verdiler, öğlen duyduk. Kaynımdan evladımızı 1 yaşındayken aldık, 23 yaşında vefat etti" dedi. Ali Gölbaşı, kendilerine verilen parayı da camiye bağışladıklarını söyleyerek, "Bize 105 bin lira para ayırmışlar. Biz de bu parayı yeni yapılacak camiye ve kuran kursuna vereceğiz. Bizim ihtiyacımız yok" diye konuştu.
"OLAY HAFIZAMDAN ÇIKMIYOR"
Maden kazasında iki oğlu Kerim (30) ve Ali Haznedar’ı (34) kaybeden baba Şükrü Haznedar ise, "İki evladımı kaybettim. Bugün 1 sene oldu. 1 yıl önce olan olay sanki bugün gibi hiç hafızamızdan çıkmıyor. Bunların 3 aylık alacağı içeride kaldı. 45-50 gün işe gitmedi. 45 gün sonra çağırıyorlar, ‘Paranızı vereceğiz’ diye. O an ‘işe devam edin, öğleden sonra paranızı alacaksınız’ diyorlar. Saat 9.30-10.00 arası olay oluyor. Fakat 12’yi çeyrek geçe bildiri yapıyorlar. Aradan 2-3 saat geçtikten sonra. Belki olay olduktan sonra bildiri yapılsaydı, ölenlerin içinde kurtulan olabilirdi. Bu en büyük ihmalkarlık."
Evlatları kaybettiklerini belirten Haznedar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bundan geri dönüş yok. İhmalkarlık olduğu için maden ocağının sahiplerinin cezalandırılmasını istiyoruz. En büyük ceza ile yargı yargılanmasını istiyoruz. İki yakını olanların 1 tanesini işe alacağız demişlerdi. Müracaat ettiğimiz halde lise, üniversite öğrencisi olması lazım. Üniversite öğrencisi olsa orada ne işim var benim kendimize göre bir iş kurarız. Oğullarım boşta geziyor. Oradaki yetkililerden Faruk Çelik, Taner Yıldız ve Lütfi Elvan buradaydı. Bunlar hep bu sözleri verdi. Maalesef zaman geçti, 1 sene oldu ve ne bir işe çağırdıkları var ne de bir iş yaptıkları var. Mezarlığa devamlı gelir, gideriz. Mezarlık yolun kenarında olduğu için buraya geldiğim zaman, mutlaka ineceksin bakacaksın. Acısını hala hissediyoruz."
"EŞİMİM ACISINI HÂLÂ YAŞIYORUM"
Eşi Mehmet Özcan’ı kaybeden Fatma Özcan’da, yaşadığı acının boyutlarını ifade etmeye çalıştı. Yaşadığı acının çok acı olduğunu ifade eden Özcan, "Ben eşimi kaybettim. Bugün senesi dolması sebebiyle acımız tazeleniyor. Yeniden o günleri yaşar gibi oluyoruz. Büyük bir acıydı, anlatılamaz. Bu bir senelik süreçte, mahkemeye gidip geldik. Acımızı söndürmeye çalıştık. Annemin, babamın desteğiyle ayakta durmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın başında durmaya çalışıyoruz. Başka yapacak bir şeyimiz yok. O gün çok acıydı. Olayın bu derece büyük olacağını tahmin edemiyorduk. Biz sadece bir çöküntü oldu, en fazla yaralıdır veya birkaç kişiyi kaybederiz diye düşünüyorken, oraya gittikten sonra olayın vahameti ortaya çıktı" dedi.
Babası Mehmet Özcan’ın fotoğrafını elinden düşürmeyen 6 yaşındaki Ömer Asaf Özcan ise, "Onun kabrine gidiyorum. Özlemimi öyle gideriyorum. Yasin okuyorum, Fatiha okuyorum. Onu çok özlediğimi söylüyorum" diye konuştu.
(İHA)