ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davanın görülmesine tanık beyanlarıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar ve yakınları ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, 15 Temmuz'da, Hava Kuvvetleri Komutanlığında kurmay başkanı vekili olan Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın emir astsubaylığını yapan Recep Akdeniz dinlendi.
Genelkurmay'da yapılan toplantının ardından Yazgılı'nın 19.30 civarı makamına geçtiğini ve rutin işleriyle uğraştığını ifade eden Akdeniz, 21.30 gibi Genelkurmay Başkanlığı tarafından çatışma seslerinin geldiğini söyledi.
Akdeniz, bu bilgiyi komutana ilettiğini, sonrasında uçakları duyduklarını belirterek, kısa süre sonra da tuğgeneral Aydemir Taşçı'nın, Gökmen Tarhan astsubay ile ellerinde silah bulunduğu halde makama geldiğini bildirdi.
Akdeniz, "İkisinin de elinde silah vardı. Benden telefonumu istedi. Sonrasında 'Kuvvet komutanının emri var, dışarıyla irtibatın kesilmesi lazım, telefonlarınızı toplayacağım' dedi." ifadesini kullanarak bu sırada Cevat Yazgılı'nın da geldiğini ve ne olduğunu sorduğunu, Taşçı'nın aynı şeyi ona da tekrarladığını ifade etti.
Tümgeneralin de telefonunu almışlarYazgılı'nın, Taşçı'ya "Beni mi vuracaksın, indir silahını." dediğini ve ardından da telefonunu teslim ettiğini dile getiren Akdeniz, onlar gittikten sonra, emri üzerine kuvvet komutanına ulaşmaya çalıştığını anlattı.
Akdeniz, Yazgılı'nın kuvvet komutanı ile görüştükten sonra kendisine Hava Kuvveleri Harekat Merkezi'nin (HKHM) ele geçirildiğini ve orayı almaları gerektiğini söylediğini, silahının olup olmadığını da sorduğunu bildirdi. Silahının bulunmadığını, daha sonra B kapıya indiklerini, burada Fatih Esen astsubaydan bir silah aldığını bildiren Akdeniz, birlikte HKHM'nin önüne gittiklerini, ancak kapalı kapıyı açamadıklarını söyledi.
Akdeniz, kapıda görevli uzman çavuşun da yerinde olmadığını, Yazgılı'nın daha sonra yanlarındaki piyade astsubaya kapıya ateş etmesini emrettiğini aktardı. Kapının açılmadığını, bu sırada yukarıdan bağrışma sesleri gelmesi üzerine pozisyon aldıklarını, sonra da bir el silah sesi duyulduğunu bildiren Akdeniz, ateş eden kişinin Gökmen Tarhan olduğunu öğrendiklerini bildirdi.
Yaşanan olaydan sonra D kapıya çıktıklarını, burada Genel Sekreter albay Veysel Kavak ile Destek Kıtaları Komutanı albay İlhan Karasu, uzman çavuşlar ve güvenlikçi subay ve astsubaylar ile özel sekreterin olduğunu gördüğünü dile getiren Akdeniz, emir komutada karmaşa olduğunu, kuvvet komutanın Yazgılı'ya emir verdiğini bildiğini ancak Kavak'ın da "ben kuvvet komutanının emrini aldım" dediğini belirtti.
Akdeniz, Karasu ve Kavak'ın, Tümgeneral Yazgılı'nın emirlerine uymadığını, ayrıca Kavak'ın, kendisindeki silahın alınmasını emrettiğini de ifade ederek, er asansörünün olduğu tarafa götürülerek bağlandığını, başına da bir uzman çavuş koyduklarını söyledi.
Yazgılı'ya da kelepçe taktıklarını öğrendiğini, ancak bir süre sonra kendisinin de bağlarının çözüldüğünü anlatan Akdeniz, komutanının yanına geçtiğini, bu sırada bazı tuğgenerallerin de yanlarına geldiğini bildirdi.
Daha sonra Güvenlik Harekat Merkezi'ne (GHM) gittiklerini belirten Akdeniz, Yazgılı'nın burada ceride defteri tutulmasını, akabinde HKHM'nin telefonlarının ve muhabere yönetim sistemi bağlantısının kesilmesini emrettiğini, bu emirlerin yerine getirildiğini kaydetti.
Akdeniz, gelen generallere de görevlendirme yapan Yazgılı'nın İlhan Karasu'ya güvenmediğini, bu nedenle de başına birini koyduğunu ve Karasu'nun GHM'de arka tarafta beklediğini söyledi.
Akın Öztürk'ü Akıncı'ya götüren şoför dinlendiDuruşmada, 15 Temmuz'da Akın Öztürk'e şoförlük yapan sivil memur A.A. da tanık olarak dinlendi.
A.A, 13.30'da Akın Öztürk ve eşini alıp Akıncı Üssü'ndeki lojmanlara getirdiğini, akşam gidecekleri söylendiği için beklediğini belirterek, kalmaya karar verdikleri söylenince oradan ayrıldığını dile getirdi.
Seyir halindeyken Akın Öztürk'ün korumalarının bulunduğu aracın yanına yanaştığını ve işaret etmeleri üzerine Şaşmaz bölgesinde bir benzinliğe yanaştığını dile getiren A.A, koruma astsubayı Can Kaya'nın Genelkurmay'a saldırı gerçekleştiğini Öztürk'e söylediğini, onun da "Genelkurmay'a gidebiliriz" demesi üzerine aracın lazım olduğunu ifade ettiğini kaydetti.
A.A, bunun üzerine lojman bölgesine döndüklerini, yarım saat kadar bekledikten sonra Akın Öztürk'ün geldiğini belirterek, buradan üs karargaha geçtiklerini anlattı. A.A, içeri girerken nizamiyede sıkıntı yaşadıklarını, ancak koruma astsubayının inip görevli askere araçta komutanın olduğunu söylemesi üzerine giriş yapabildiklerini kaydetti.
"Karargaha gittiğimiz sırada Özel Kuvvetler personeli bekliyordu kapıda. 5-6 kişiydiler. Tam teçhizatlı bir asker 'Bu inen kişi kim' dedi. Ben de 'YAŞ üyesi' dedim. 'Artık değil' dedi." diye konuşan A.A, bu sıralarda bir arabanın yanaştığını, içinden birilerinin indiğini, ancak başını direksiyona koyup o şekilde beklenmesinin istendiğini ifade etti.
Gece boyunca 143. Filoya ve gündüz 141. Filoya gittiklerini dile getiren A.A, Akın Öztürk'ün iki kez helikoptere binerek uzaklaşmak istediğini ancak bunun olmadığını anlattı.
Öztürk'e "Sen daha sonra gel" demişA.A, koruma astsubayı Can Kaya'nın aracına bindiğini, Genelkurmay Başkanı'nın "Ben de gelmek istiyorum" diyen Öztürk'e "Sen daha sonra gel" dediğini aktardığını belirtti.
Aracının zırhlı olduğunu ve sadece o gün Akın Öztürk için görevlendirildiğini dile getiren A.A, Öztürk'ü üs içinde beklediği sıralarda telefonunun da özel kuvvetler personelince alındığını bildirdi.
Cumartesi günü teslim olmalar sürerken derdest edilmiş Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın ve bir korgeneralin aracına bindiğini, Akın Öztürk'ün de ikinci başkan ile başka bir araçta olduğunu anlatan A.A, oradan kuvvete gittiklerini söyledi.
A.A, kuvvet karargahında bir saatten fazla beklediğini, daha sonra Akın Öztürk'ü konutuna götürdüğünü kaydetti.
Duruşmaya, diğer tanık beyanlarının ardından yarına kadar ara verildi.
Muhabir: Ertuğrul Subaşı,Mehmet Kara
Kaynak: AA
dikGAZETE.com