Ankara
Bakan Işıkhan, Haber Global televizyonunun canlı yayınında çalışma hayatı gündemine ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
13. Çalışma Meclisi'nde ele alınacak konulara değinen Işıkhan, uzun vadede ortaya çıkabilecek ihtiyaçları, sorunları belirleyerek yeni hedefler ve politikalar oluşturacaklarını söyledi.
CHP'den Çalışma Meclisi'nin sendikalar katılmasın diye 1 Mayıs'ta düzenlenmek istendiği yönünde açıklamalar yapıldığını aktaran Işıkhan, "Çalışma Meclisi'ni 29-30 Nisan'da gerçekleştireceğiz, 1 Mayıs'ta değil. Bu iddia baştan yalan. CHP her zamanki gibi önce bir yalan uyduruyor sonra da bu yalanı senaryo haline getiriyor, olmayan bir şey üzerinden toplumda ne yazık ki algı oluşturuyor." diye konuştu.
Sosyal diyalog mekanizmalarına daha önce olmadığı kadar önem verdiklerini dile getiren Işıkhan, sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli bir araya geldiklerini, sendikaların görüşünü almadan hiçbir karara imza atmadıklarını, sendikaların Çalışma Meclisi'nde de değerlendirmelerini özgürce yapacaklarını anlattı.
30 Nisan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul edecek
Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Çalışma Meclisi üyelerini 30 Nisan'da kabul edeceğini bildirdi.
İşçinin olmadığı bir Çalışma Meclisi'nin eksik kalacağını ifade eden Işıkhan, bu doğrultuda işçilerin, çalışanların görüşlerini de ele alacak ve değerlendirecek platformlar geliştirdiklerini söyledi.
1 Mayıs'ın işçilerin haklarına ve emeğin değerine dikkati çeken önemli bir gün olduğunu belirten Işıkhan, "Bizler de 1 Mayıs gibi önemli bir günde tüm paydaşlarımızla daha fazla dayanışma içinde olmaya ve işçi haklarının korunması için birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'de daha adil, daha güvenli ve sürdürülebilir bir çalışma dünyası kurmak için hep birlikte gayret etmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Işıkhan, "geçmişte yaşanan bazı olayların ne yazık ki 1 Mayıs'ın toplumda olumsuz çağrışımlara yol açmasına" neden olduğunu, ancak AK Parti iktidara geldikten sonra bu olumsuz algıyı aşmak ve 1 Mayıs'ı daha pozitif kutlamak için önemli adımlar attıklarını anlattı.
"Emek ve emekçi dostu pozları vermesinler"
Türkiye'de emekçilerle ilgili oluşturulan olumsuz algının 2009'da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesiyle ters yüz olduğunu dile getiren Işıkhan, "2010'da 32 yıl aradan sonra Taksim'i kutlamalara açan yine Sayın Cumhurbaşkanı'mız oldu. 1 Mayıs'ı resmi tatil yapmayı akıllarına getirmeyenler bize emek ve emekçi dostu pozları da vermesinler." değerlendirmesini yaptı.
Bazı kişi ve grupların belli dönemlerde Taksim tartışmaları çıkararak kaos ortamı oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen Işıkhan, "Taksim'de 1977'de yaşanan acıları unutmuyoruz. Bu vesileyle Taksim'de hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Her seferinde emek ve dayanışma gününde Taksim'i de tartışmaların ve gerginliğin parçası haline getirmeyi, orada kaybettiğimiz canların aziz hatıralarına büyük bir saygısızlık olarak görüyoruz." dedi.
Ülkenin her köşesinde, her meydanında 1 Mayıs'ın özgürce kutlandığını vurgulayan Işıkhan, "İçişleri Bakanımız da açıkladı, Taksim için bir yasak yok, 7 yıldan beri süregelen bir uygulama var. İsteyenlere Taksim Meydanı'na çelenk koyma ve saygı duruşu için de izin verilmektedir. Ayrıca Türkiye'nin farklı illerinde olduğu gibi İstanbul'un çeşitli yerlerinde de kutlamalara izin verilmektedir." diye konuştu.
Işıkhan, 1 Mayıs'ı Türkiye'nin büyümesini gerçekleştiren, kalkınmasına destek veren, vatan ve millet sevgisini yüreğinde taşıyan işçilerle birlikte en güzel şekilde günün amacına ve anlamına uygun şekilde kutlayacaklarını kaydetti.
"Sendikalı işçi sayısı 2 milyon 495 bine ulaştı"
AK Parti hükümetleri döneminde sendikal hak ve özgürlükler konusunda evrensel değerleri esas alan önemli düzenlemelerin hayata geçirildiğini anlatan Işıkhan, şu bilgileri paylaştı:
"2013'te 1 milyon olan sendikalı işçi sayısı 2 milyon 495 bine ulaşmış durumda. İşçilerde sendikalaşma oranını yüzde 9'lardan yüzde 15'lere kadar çıkardık ancak bunu yeterli görmüyoruz. Sendikalı memur sayısı ise son 21 yılda 650 binden 2 milyon 130 bine yükselmiştir. Kamuda sendikalaşma oranını yüzde 47'lerden Avrupa'da olmayan oranlara çıkardık, yüzde 75'lere çıkardık."
CHP'yi sendikalaşma çalışmalarına engel olmakla suçlayan Işıkhan, en son CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurusu üzerine sendika üyesi kamu görevlilerine verilen toplu sözleşme ikramiyesinin iptal edildiğini, bunun sendikalı kamu personelinin maaşlarında aylık 345 lira azalmaya neden olduğunu anımsattı. Işıkhan, "CHP'nin bu yaptığı emek, emekçi düşmanlığıdır." ifadesini kullandı.
"Zaten ifade edilmiş bir durumdu"
Asgari ücrete ilişkin soru üzerine de Işıkhan, çalışanların emeğini siyaset malzemesi yaparak asgari ücret kararlarını sürekli seçim gündemiyle bir tutmak isteyen art niyetli bazı gruplar olduğunu söyledi.
Bakan Işıkhan, "Son açıklamalarımızı siyasetle ilişkilendirenler çok iyi biliyor ki bu yeni bir söylem değil, asgari ücret sürecinde zaten ifade edilmiş bir durumdu." dedi.
Hükümetin, asgari ücreti belirlemediğini, işçi ve işveren arasındaki müzakereyi sağladığını, bir nevi hakem görevi yaptığını anlatan Işıkhan, şunları dile getirdi:
"2024 yılı asgari ücret belirlenirken yeni asgari ücret seviyesi temmuzda bir artış yapılmayacak şekilde belirlenmişti. Ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 65 olarak ortaya çıkmışken Asgari Ücret Tespit Komisyonunun belirlediği asgari ücret düzeyi yıllık yüzde 100 artışı ifade eden seviyeye geldi. Yani bir sene önce 8 bin 500 lira olan asgari ücret iki katına çıkarılarak 17 bin lira olarak belirlendi. Dolayısıyla temmuzda artış yapılmayacağını dikkate alarak bu seviye belirlenmiş durumdaydı."
Çalışanların refahını kalıcı olarak artırmanın gayretinde olduklarını vurgulayan Işıkhan, bunun yolunun enflasyonu düşürüp daha istikrarlı ve güvenli bir ekonomi tesisi olduğunu belirtti.
Işıkhan, şöyle devam etti:
"Ekonomi bir denge işidir ve bir noktada dengeyi bozduğumuzda birçok farklı noktada başka dengeler de bozulur. Vatandaş olarak hepimiz şunu tecrübe ettik. Ne zaman dengenin dışında artış yapılsa marketlerde, mağazalarda ürün etiketleri hemen değişiyor. Bu da enflasyonu daha da artırıyor, ücretlere yapılan artışın da bir anlamı kalmıyor ne yazık ki. Biz kalıcı refah artışının derdindeyiz derken tam da bunu kastediyorum.
Şu an Sayın Hazine ve Maliye Bakanımızın öncülüğünde ekonomik ve mali disiplin politikası etkili şekilde uygulanıyor. Bu politikanın olumlu etkilerini de çok hızlı şekilde almaya başladık, enflasyon hızlı şekilde düşüş eğilimine girdi ve şu anda ekonomik büyümeden, istihdamdan feragat etmeden bunu başarabiliyoruz. Ekonomimiz ve maliyemiz istikrara ve dengeye oturdukça, enflasyonda düşüş sağlandıkça biz de bakanlık olarak işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize yönelik desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz."
"İstihdamda tarihin en yüksek seviyelerine ulaştık"
Ekonomide, Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, Kahramanmaraş merkezli depremler gibi sıkıntıların yaşandığı bir sürece rağmen Türkiye'nin Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri arasında yıllık bazda en yüksek büyüme oranlarına sahip ülkelerden olduğunu aktaran Işıkhan, 13 bin 110 dolarla kişi başı milli gelirde tarihin en yüksek seviyesinin yakalandığını söyledi.
Son dönemdeki istihdam rakamlarını paylaşan Işıkhan, "Ülkemiz son yıllarda istihdam rakamlarında da tarihin en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Bir önceki yıla göre yani son bir yılda iş gücü sayısı 775 bin kişi, istihdam sayısı 1 milyon 156 bin kişi artmıştır. İş gücüne katılım oranımız, istihdam oranımız tarihin en yüksek seviyelerini yakalamış durumda." diye konuştu.
Işıkhan ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğündeki İş-Pozitif Kadın İstihdamı projesiyle de 2 ayda 100 bin kadının işe yerleştirildiğini, hedefin 1 milyon olduğunu açıkladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com