İSTANBUL - HATİCE ŞENSES
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Savaş Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mantar zehirlenmelerinin özellikle ilk ve sonbahar aylarında, yağışların bol olduğu dönemlerde daha fazla görülen bir durum olduğunu belirterek, Türkiye için bu konunun özel bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'nin belli bölgelerinin daha çok yağış alması nedeniyle mantar zehirlenmelerine mevsimsel olarak çok sık rastlandığını dile getiren Öztürk, dünya üzerinde binlerce çeşit mantar bulunduğunu ancak bunların hepsinin zehirli olmadığını aktardı.
Öztürk, her mantar zehirlenmesinin de çok şiddetli olmadığını vurgulayarak, bu türlerin önemli bir kısmında pişirmenin ardından zehrin kaybolduğunu, dolayısıyla insan bünyesinde oluşacak herhangi bir olumsuzluğa sebep olmayabileceğini kaydetti.
Türkiye'de özellikle Karadeniz bölgesinde olmakla birlikte, yeşillik alanlarda görülebilen, kaynatma, pişirme gibi işlemlere de dirençli olan zehirli mantarlar bulunduğuna dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:
"Mantar zehirlenmelerinin hepsi çok ölümcül değildir. Bazıları basit gıda zehirlenmesi gibi de görülebilir. Normal bir gıda zehirlenmesinde gördüğümüz gibi mantar zehirlenmesi de bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi bulgularla kendini gösterebilir. Bunlara hafif zehirlenmeler diyoruz. Bu belirtiler, mantarın kendisi üzerinde taşıdığı mikroplardan veya hazırlanma koşullarına uygun olmamasından kaynaklanan bir süreçle de görülebiliyor. Bu en tehlikeli durum değil. Genelde basit tedbir ve tedavilerle atlatılabilir. Ancak ölümcül olabilen mantarlar, ülkemizde halk arasında 'Köygöçüren' şeklinde bilinen bir mantar türüdür. Bunun zehri hem kaynatma ve pişirmeye dirençlidir hem de etkisi geç çıkıyor. En çok aldatıcı tarafı da bu."
Öztürk, mantar zehirlenmesinin, kurutulmuş ya da konserve olarak da tüketildiğinde görülebildiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mantar yendikten sonraki 8-10 saatten sonra şikayetler çıkıyorsa bu bizim en tehlikeli gördüğümüz mantarlara benzer. Bu mantarların tipik özelliği şikayetlerin geç dönemde ortaya çıkmasıdır. İlk birkaç saatte şikayetler ortaya çıkıyorsa biz daha az tehlikeli gördüğümüz mantarlara benzetiriz. Yani besin zehirlenmesi gibi kabul edebileceğimiz bir durumdur. Ama geç çıkıyorsa bunu tehlikeli, ölümcül olabilen mantarlar lehine yorumluyoruz. İlk 6-8 saatten sonra çıkan bulantı, kusmalar genelde ilk 24 saatte tedaviyle ya da kendiliğinden geçebiliyor. Ondan sonra bir iyileşme safhası görülüyor. İyileşme safhasında kişi kendini iyi hissedip sağlık kuruluşuna başvurmuyor ya da sağlık kuruluşu bazen mantar yenildiğinden emin değilse hastanın evine gitmesine izin verebiliyor. Ancak zehirli mantarın esas ölümcül etkisi özellikle 48-72 saatten sonra başlayabiliyor. Karaciğer başta olmak üzere ciddi organ harabiyeti ve komaya giden bir süreçle karşılaşıyoruz. Bunların o aşamadan sonraki tedavileri çok güç. Çok geç kalınıyor ve maalesef ölümcül olabiliyor. Yüzde 30'un üzerinde bir ölüm riski istatiksel olarak var. Bu nedenle bizim bu tür hastalarda dikkatli olmamız gerekiyor. Kişinin sağlık kuruluşuna gittiğinde beyanı çok iyi ve net olaması gerekiyor."
dikGAZETE.com