USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür Sanat

Yunus Emre Enstitüsünün kültür diplomasisi dünya genelinde geniş kabul görüyor

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, "Yunus Emre'nin can felsefesinden hareketle, YEE olarak dünyaya açık ve şeffaf şekilde, hiçbir gizli ajandamız olmadan açılıyoruz ve dünyanın her tarafında çok ciddi bir hüsnü kabul görüyoruz." dedi.

Yunus Emre Enstitüsünün kültür diplomasisi dünya genelinde geniş kabul görüyor
08-01-2021 14:56
Google News
Ankara

Ateş, Türk kültür diplomasisinin önde gelen kurumlarından biri olan YEE'nin bu alanda kullandığı enstrümanları anlattı.

Ateş, günümüzde uluslararası ilişkilerde kültürel diplomasinin oldukça önemli bir araç olduğunu belirterek, köklü bir geçmişe sahip Türk kültürünü dünyaya tanıtmanın Türkiye için gerek ticari, gerek eğitim, gerekse güvenlik açısından ciddi getirileri olduğunu ifade etti.

YEE'nin kamu vakfı statüsünde olmasının bu alanda sağladığı avantajlarına değinen Ateş, "Bundan 11 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oybirliğiyle verilen bu statüsü sayesinde bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ederken, diğer yandan yurt dışında hemen her kesimle irtibat kurarak kültür alışverişinde bulunabiliyor. Dolayısıyla bu statünün seçilmiş olması çok kıymetlidir." dedi.

Ateş, YEE'nin faaliyetlerinde Yunus Emre'nin can felsefesini temel aldığını kaydederek, "Yunus Emre asırlar öncesinde çok zorlu dönemlerde can felsefesini Anadolu'nun mayası olarak görmüştür.

Yunus Emre'nin can felsefesinden hareketle, YEE olarak dünyaya açık ve şeffaf bir şekilde, hiçbir gizli ajandamız olmadan açılıyoruz ve dünyanın her tarafında çok ciddi bir hüsnü kabul görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Dünya genelinde Türkçeye artan yoğun ilgi

Yurt dışında Türkçe dil eğitiminin yaygınlaşmasının Türk kültür diplomasisi açısından önemini vurgulayan Ateş, "Özellikle Afrika, Latin Amerika, Arap coğrafyası ve Uzak Doğu başta olmak üzere dünyanın her tarafında Türkçeye büyük ilgi var." diye konuştu.

Ateş, bu bölgelerle Türkiye arasındaki bağların yıpranmamış olmasının bu ilgide önemli bir rol oynadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Uluslararası büyük medya kuruluşlarının on yıllardır Türkiye aleyhine devam eden bir yaklaşımı var. Bu durum Batı dünyasının zihninde olgulardan çok algıların öne çıkmasına yol açıyor.

Halbuki Türkiye'ye ve Türk insanına dair algı ile gerçek arasında bu noktada ciddi bir uçurum var. Bahsettiğim diğer coğrafyalarda ise böyle bir önyargı yok, dolayısıyla biz herkesle çok doğal bir şekilde iletişim kurabiliyoruz.

Bu yüzden hiç durmadan bu faaliyetleri devam ettirip daha fazla arttırmamız gerekiyor, çünkü insani bağlar arttıkça ortak geleceğe dair inanç ve ümit artıyor."

Türkçe eğitiminin bölgesel barış ve huzurun tesisinde de önemli bir enstrüman olduğunu ifade eden Ateş, "Bu amaçla Suriye'nin Azez ilçesinde Türk Kültür Merkezi açtık.

Biz buradaki insanlara Türkçe öğreterek aslında dilimizle birlikte bizim olaylara bakışımızı da bir anlamda taşımış oluyoruz. Bu sayede edebiyatımızı okuyup, haberleri Türkçe takip edip, Türkiye'deki insanlarla irtibat kurabiliyorlar. B

öylelikle bölgede terörün ve hayatların sönmesinin önüne geçmiş oluyoruz." ifadelerini kullandı.

Ateş, Türk müziğinin de Türk kültür diplomasisinin en önemli araçlarından biri olduğunun altını çizerek, "Müziğin topluma büyük bir etkisi var. İnsanlar farklı müzik tarzlarını seçebilir ama müzik hemen herkesin günde en az bir kere dilediği bir şeydir. Dolayısıyla kültür aktarımında, kültür etkileşiminde müziğin toplumların bilinçaltına etkisi var." dedi.

Türk tarihinde de müziğin sembolik bir yönü olduğuna dikkati çeken Ateş, şunları kaydetti:

"Tarihimize baktığımızda bağımsızlığı simgeleyen iki öge sancak ve davuldur. Dolayısıyla müzik tarihimizde önemli bir araçtır. Örneğin savaşlara mehteran önden gider. Bu Mozart'ı bile etkilemiş, Avrupalılardan büyük ilgi görmüştür.

Biz de Enstitü olarak Türk müziğini bir yandan kendi kişisel gelişimimiz için kullanarak diğer yandan başka kültürlerle olan ilişkilerimizde kullanmak istiyoruz.

Mesela Japonya'da mehteran müziği çok sevildiği için eğitmenler göndererek Japon müzik okullarına enstrümanlarımızı çalmayı öğrettik. Orada şimdi Japon mehteran takımımız var."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ