İstanbul
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Altay, AA muhabirine ramazan ayında birçok kişinin sağlık açısından koşullarını zorlayıp oruç tutmaktan geri kalmamaya çalıştığını, oysaki beden ve ruh sağlığını korumanın inanç ve ibadette esas olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Altay, şeker hastalığında bazı olumsuz ve hayatı tehdit edici durumlar ortaya çıkabildiğini belirterek, "Bunlar arasında en önemlileri şeker düşüklüğü koması, yüksek şeker koması, aşırı susuz kalma, akciğer ve beyin gibi hayati organlara pıhtı atmasıdır. Bu olayların daha sık görülmesi beklenen hastalar çok yüksek ve yüksek risk grubuna dahildir. Bu nedenle oruç tutmalarını önermeyiz" dedi.
Oruç tutmak isteyen şeker hastalarına öncelikle doktorlarıyla görüşmelerini ve durum tespiti yaptırmalarını öneren Altay, "Her hasta ayrı şartlara sahiptir ve her hastanın hastalık derecesi, kullandığı ilaçlar ve ilaç dozları farklıdır. Bu yüzden, şeker hastasının oruç tutup tutamayacağına bireysel değerlendirmenin ardından karar verilmelidir." dedi.
Altay, diyabet hastalığında çok yüksek ve yüksek risk grubuna dahil olan hastaların özelliklerine ilişkin şunları söyledi:
"Ramazan ayı öncesindeki son 3 ay içerisinde düşük veya yüksek şekere bağlı koma geçirenler. Tekrarlayan kan şekeri düşüklüğü yaşayanlar. Kan şekeri düştüğünde durumunun farkına varamayanlar. Tedavi kullanmasına rağmen kan şekeri kontrol altında olmayanlar.
Gebe olan şeker hastaları ya da gebelikte şeker hastalığı ortaya çıkanlar. Diyaliz hastaları. Şekere bağlı olarak ileri derece böbrek, kalp damar ve beyin hasarı gelişmiş olanlar. İleri yaştaki düşkün hastalar.
Kan şekeri iyi, kontrol altında bile olsa günde 2 ya da daha çok insülin yapanlar, karışım insülin kullanan şeker hastaları. Aşırı fiziksel aktivite gerektiren bir işte çalışanlar.
Yalnız yaşayıp insülin veya sülfonilüre ile tedavi edilenler. Şeker hastalığının yanında hayatı tehdit edebilen başka ciddi hastalıkları olanlar. Unutkanlık ya da sersemlik gibi beyin üzerinde yan etkileri olan bazı ilaçları kullananlar."
Mustafa Altay, bir şeker hastasının bu tanımlardan herhangi birine dahil olması halinde oruç tutmasının tıbbi açıdan kesinlikle uygun olmadığının altını çizdi.
Tip 2 diyabet hastalarına "güvenli oruç" tavsiyeleri
Prof. Dr. Altay, düşük risk grubundakilerin ise yaşam tarzı değişikliği, uygun şeker ilaçları veya günde 1 kez uygulanan düşük doz bazal insülin tedavilerinden bir ya da birkaçı ile kan şekeri kontrol altına alınan ve ek hastalığı olmayan Tip 2 diyabet hastaları olduğunu anlattı.
Düşük risk grubundaki hastaların oruç tutmalarında tıbbi açıdan sakınca olmadığının yapılan araştırmalarda görüldüğünü dile getiren Altay, bu hastaların güvenli şekilde oruç tutabilmesi için gerekli şartları ise şu şekilde sıraladı:
- Hasta oruç tutmadan önce hekimine bu isteğini haber vermeli ve gerekli eğitimi almalıdır.
- Kullanmakta olduğu tüm ilaçlar oruca göre ayarlanmalıdır.
- Uygun diyet, egzersiz programına devam etmelidir.
- Oruç tutarken parmak ucundan kan şekerleri ölçümlerini günde birkaç kez yapmalıdır. (Sahur öncesinde, gün ortasında, iftardan önce, iftardan 2 saat sonra, kendini kötü hissettiği her an).
- Kan şekeri ölçüldüğünde 70 mg/dL'nin altında ya da 300 mg/dL'nin üstünde çıkarsa veya hasta kendini kötü hissederse mutlaka orucunu bozması gerekir.
- Şeker hastaları her zaman olduğu gibi ramazan süresince de mutlaka hekimleriyle irtibat halinde olmalıdır. Ramazan bittikten sonra da yine hekim kontrolünde eski tedavi ve takiplerine devam etmelidirler.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com