İlk yurtdışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) yapan Başbakan Binali Yıldırım, ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Yıldırım, ilk yurtdışı ziyaretini KKTC'ye, daha sonra Azerbaycan'a yapacağını belirterek, "İlk yurtdışı resmi ziyaretimiz. Bu ziyarette, bizimle beraber Başbakan Yardımcım Tuğrul Türkeş, Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da birlikte olacak" dedi. KKTC ziyaretinde ikili ve bölgesel konuları ele alma fırsatlarının olacağını söyleyen Yıldırım, KKTC ile ilişkilerde herhangi bir sorunun olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin Kıbrıs'a bakışının net olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Türkiye'de ne varsa Kıbrıs'ta da o olacak prensibinden hareket ediyoruz. Kıbrıs'ta uzun yıllardan beri devam eden bir sorun var. Bu soruna kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor. Türkiye tarafı olarak çözümü her zaman önemsedik, garantör bir devlet olarak. bu konuda yapılması gereken her türlü yapıcı adımı bugüne kadar attık. Geçmişte verilen sözlerin hiçbiri tutmadı.
Şu anda devam eden müzakareler var. Müzakalerin esası, 'iki toplumlu bir devlet'. İki toplumli bir devlet kurduğunuz zaman, burada sormamız gerekir, iki toplum eşit olarak temsil ediliyor mu? Bu esas üzerinden yapılan görüşmeleri Türkiye olarak sonuna kadar destekleyeceğiz, arkasında olacağız. KKTC'nde yaşayan kardeşlerimize karşı yapılabilecek en ufak bir yanlış Türkiye'ye yapılmış demektir" diye konuştu.
Konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldırım, bir gazetecinin, "1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen tasarının yarın Alman Parlamentosu'nda oylanmasına" ilişkin sorusuna, "Bu oylama çok saçma bir oylama. Olmayan, aslı astarı olmayan, 1915'te, 1. Dünya Savaşı şartlarında yaşanmış her toplumda yaşanabilen sıradan olaylardan biri. Burada Türkiye'ye fatura çıkarmaya kalkanlar iyi niyetli değil.
Biz, bu konuda açık ve seçik bütün dünyaya diyoruz ki, 'Bizim gizli saklımız yok, herşey incelensin, bütün ülkelerin tarihi incelensin ama bunu tarihçiler yapsın'. Bunu siyasetin bir aracı haline getirirsek, iç siyasetteki hesaplara alet edersek bu yanlış olur. O yüzden tabii ki Almanya ile aramızdaki ilişkiler zedelenecektir, ona şüphe yok. Biz, zedelenmesin istiyoruz.
Bu amaçla da Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Merkel'i aradı, bu konudaki endişelerimizi kendisine doğrudan aktardı. Merkel, Başbakan seçilmem dolayısıyla bana bir telefon açtı, bu vesileyle ben de bu konuyla ilgili hassasiyetlerimizi bütün detaylarını aktardım. Almanya'da yaşayan 3,5 milyon Türk Almanya ile Türkiye arasındaki bağlarımızı güçlendiren bizim en büyük kaynağımızdır" cevabını verdi.
Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Ümit ederim, Alman Parlamentosu, karar vericiler, 3,5 milyon seçmenlerinin sesine kulaklarını tıkamazlar. O yüzden böyle bir kararın çıkmasını arzu etmiyoruz. Sağduyu hakim gelir, İnşallah böyle bir rahatsız edici karar çıkmaz. Çıkarsa ne olur? Çıkarsa, hiçbir şey olmaz. Başka ülkelerde de buna benzer kararlar çıktı, geçmişte bizim için hükümsüz bir şeydir ama yine de çıksın istemiyoruz. Çünkü, Almanya ve Avrupa Birliği'yle bizim ilişkilerimiz çok iyi düzeyde.
Özellikle son zamanlarda vize muafiyeti, geri kabul anlaşması konularında ciddi mesafeler aldık. Türkiye, şantaj yapan, tehdit yapan, karşı planlar geliştiren bir ülke değil. Türkiye, aklında ne varsa onu söyler. Türkiye, iki gündemli bir ülke değil. Onun için biz yaptığımız anlaşmalara sonuna kadar bağlıyız. Yeter ki AB de verdiği sözlerde aynı şekilde dursun. Bu karar çıkarsa, 'Biz de anlaşmaları yok sayarız, şöyle yaparız, böyle yaparız', burası kabile devleti değil. Türkiye Cumhuriyeti köklü devlet geleneği olan bir ülkedir."
dikGAZETE.com