ANKARA - Yeşim Sert Karaaslan
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının şartlarının iyileştirilmesinin Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ikinci döneminin önemli bir parçası olduğunu belirtti.
Sağlık çalışanlarının çalışma şartlarının iyileştirilmesinin hizmet kalitesinin artışında önemli rol oynadığını anlatan Akdağ, "Bir defa ortamlarını öncelikle iyileştirmek, iş yüklerini azaltmak gerekli. Bununla birlikte gelirleriyle, özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler yapıldığında sağlık çalışanları daha mutlu oluyor. Onlara layık olan bir hizmeti çalışanlara vermiş oluyoruz. Gerçekten sağlık çalışanları buna layık insanlar." diye konuştu.
Bakan Akdağ, sağlık çalışanlarının mutluluğunun vatandaşlara sunulan hizmete de yansıdığını ve hizmet kalitesinin arttığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Yeni dönemin önemli bir bileşeni bu. Bunun ilk adımını Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla inşallah 16 Nisan'dan hemen sonra inşallah atmış olacağız. Bir kanun maddesi yapmamız gerekiyor. Her 5 yıl çalışma için sağlık çalışanlarına bir yıl yıpranma payı vereceğiz, emekliliklerini erkene alabilmek açısından. Bu çok önemli bir adımdı. Uzun zamandır, sağlık ailesinin beklediği bir adımdı. Sağ olsun Sayın Cumhurbaşkanımız bunu talimatlandırdı. Cumhurbaşkanımız talimatlandırdığında işimiz kolay oluyor. Çünkü, başka bileşenleri var. Bir tarafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bir tarafta ise Maliye Bakanlığı var. Arkadaşlarımızla konuşup, bunu halledeceğiz."
"Sağlık çalışanı gardiyan değil"
Bir başka iyileştirmenin ise sağlık çalışanlarının iş yeri şartlarına yönelik olduğunu kaydeden Akdağ, geçmiş yıllarda hastalarla birlikte ciddi mağduriyetler yaşandığını ifade etti.
"İlk defa burada itiraf edeyim. Ben, senelerce yeşil kartlı kanserli çocukları sigortalı hastalardan artırdığım ilaçlarla tedavi ettim. Senelerce bunu yaptım." diyen Bakan Akdağ, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Asistanlara derdim ki 'Dikkat et, yarın ilaç hırsızlığı yapıyorsunuz diye karşımıza çıkabilirler.' Yani bir kutu, iki kutu ilaç kullanıyorsunuz, artan ilacı bir başka çocuğa veriyorsunuz. Hiç kimse sağlık çalışanlarının bu çilesini bilmez. Genelde, sağlık çalışanları bizim bir ihtiyacımızı tam karşılayamazlarsa suçlanırlar. Halbuki ne yapsın. O kadar çok karşılaşmışımdır ki ben. Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan önce gelir bir vatandaş, boynunu büker. Bilirsiniz, bebekler morglarda bekletilirdi. 'Parasını ya da evrakını getir, seni bırakalım' diye. Gelir size, hekimi sizsiniz. Genç bir asistanım ben o zaman ya da yeni bir uzmansınız. Genelde hastalarla onlar muhatap olur. Gelir, boynunu büker ve 'Doktor Bey, hocam ne olursunuz, çocuğumuzu verin gidelim.' der. Sizin de içiniz parçalanır ama sizin yapacağınız hiçbir şey yok. Herkes çaresizdir adeta."
O dönemde hastanelerde "Hastayı kaçırmak" şeklinde bir tabir olduğunu belirten Akdağ, hasta hastaneden gittiği için hemşirelerin ve nöbetçi personelin soruşturmaya tabi tutulduğunu bildiğini aktardı.
dikGAZETE.com