İstanbul
Yemen'de, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde çatışan taraflar arasında nisan ayından bu yana devam eden ateşkesin kalıcı hale getirilmesi, Husi karşıtı cephede yaşanan parçalanma ve Husi-İran hattının öne sürdüğü şartlar nedeniyle ihtimal dahilinde gözükmüyor.
Hem Suudi Arabistan tarafından desteklenen meşru hükümet hem de İran'ın yardım ettiği Husilerin savaşı, askeri olarak sonlandıramadığı bir ortamda kalıcı ateşkese ihtiyaç her geçen gün artıyor.
Bölgesel ve uluslararası taraflar, BM Yemen temsilciliğinin, ülkede 8 yıldır devam eden savaşı sonlandıracak ateşkes için yeni temeller atmada başarılı olmasını umut ediyor.
İran ve Husiler cephesi kalıcı ateşkes için yeşil ışık yakmış görünmüyor
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Taiz'deki, ablukanın kaldırılması ve ateşkesin kalıcı hale getirilmesi amacıyla 4 Eylül'de İran'ın başkenti Tahran'da Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bir araya geldi.
Abdullahiyan'ın açıklamalarına göre, Yemen'de kalıcı ateşkes, "ablukanın tamamen kaldırılmasına" bağlı ama bu Taiz üzerindeki ablukanın kaldırılmasından ziyade Husilerin kontrolündeki havalimanları ve limanlar aracılığıyla yapılan akaryakıt, kargo ve ticari her türlü sevkiyat üzerindeki yaptırımların kaldırılması anlamına geliyor.
Husilerin sözcüsü Muhammed Abdusselam da 12 Eylül'de, Tahran'dan yaptığı açıklamada, ateşkesin devamı için "Anlaşmanın maddelerinin tam olarak yerine getirilmesi, havalimanı ve limanlardaki ablukanın kaldırılması, savaşın sona ermesi ve memur maaşlarının meşru hükümetin bütçesinden ödenmesi" şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin ateşkes için verdiği tavizler
Ülkedeki meşru hükümetin Arap Koalisyonuyla koordineli olarak "Yemenlilerin insani sıkıntılarının hafifletilmesi" için şu ana kadar pek çok taviz verdi.
Hükümet, Husilerin elde edeceği mali kazanımlara rağmen Uluslararası Sana Havalimanının belirli noktalara uçuş için açılmasını, akaryakıt yüklü gemilerin Hudeyde Limanına girişi ve yüklerinin boşaltılmasını kabul etti.
Buna karşılık, Husiler, 7 yıldır abluka altındaki Taiz kentine giden ana yolları açmadı. Oysa Taiz'deki ablukanın kaldırılması, geçici ateşkes anlaşmasının en önemli maddelerinden biri ve belki de hükümeti, Husilerin şartlarını kabul ederek taviz vermeye sevk eden en önemli sebepler arasındaydı.
Ateşkes ihlalleri ve Husi karşıtı cephede parçalanma
Yemen ordusu, 10 Eylül'de yaptığı açıklamada, Husilerin Taiz'deki cephelerde sadece bir günde 16 ihlal gerçekleştirdiğini duyurdu.
Sahadaki bu durumun yanı sıra, Husi karşıtı cephe çok taraflı ve parçalı bir yapı arz ediyor. Bu taraflardan bazıları bölgesel ve uluslararası güçlere bağlı hareket ediyor.
Ülkenin güneydoğusundaki Şebve vilayeti, Husilere karşı aynı safta yer alması gerekirken birbirine düşen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK) ile hükümete bağlı birlikler arasındaki çatışmalara sahne oldu.
Şebve Valisi Avad bin el-Vezir'in 7 Ağustos'ta Özel Kuvvetler Komutanı Abdurabbu Laakeb'i görevden almasının ardından yaşanan ve birkaç gün süren çatışmaların ardından BAE destekli GGK yanlısı güçler, 11 Ağustos'ta Şebve vilayetinin merkez kenti Atak'ın kontrolünü ele geçirdiklerini açıkladı.
Şebve'nin GGK'nın kontrolüne geçmesi, BAE'nin, GGK ve ona bağlı Amalika güçleri aracılığıyla ülkenin güneyini ve buradaki petrol kaynaklarını ele geçirme projesi ve ülkenin kuzeyini güneyinden ayırma planı olarak değerlendirildi.
Karşı cephenin zayıflaması Husilerin elini güçlendiriyor
Şebve'nin yanı sıra Ebyen, Marib, Hadramevt, Mahra ve ülkenin güneyindeki diğer kentlerde de Husi karşıtı cephenin tarafları arasında benzer çatışmaların yaşanabilir. Bu durumun, söz konusu cepheyi zayıflatacağı öngörülüyor.
Husi karşıtı cephenin zayıflaması, 2 Ekim'de sona erecek ateşkesin uzatılması için yapılacak yeni müzakerelerde, şartlarını kabul ettirme hususunda Husilere daha geniş manevra alanı yaratıyor.
Ateşkes kimlere fayda sağladı?
Geçici ateşkes, çok fazla başarılı olmasa da Suudi Arabistan ve BAE'ye yönelik balistik füze ve insansız hava aracı saldırılarını durdurdu. Nitekim Suudi Arabistan son yıllarda ülkenin iç bölgelerindeki stratejik tesisleri hedef alan yüzlerce saldırıyı engellemekle uğraştı.
BM'nin denetim mekanizmalarından yoksun geçici ateşkes, Husi milislerin sahadaki askeri üstünlüğünü korumasını sağladı.
Uzmanlar, Husilerin ateşkes süresindeki 5 ayda kendine bağlı milislere askeri eğitim vermeye, silahlarını geliştirmeye, güçlerini yeniden konuşlandırmaya ve ateşkes sonrası dönem için savunma mevzileri inşa etmeye devam ettiğini değerlendiriyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com