Eskişehir
Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik, Eğitim, Uygulama, Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Doç. Dr. Levent Eraslan, son günlerde popüler olan ve 20 ülkede her gün 700 binden fazla kişinin mobil aygıtlarına ya da bilgisayarlarına yüklediği "yaşlandırma programı"nın bütün kişisel verileri tehlikeye soktuğu uyarısında bulundu.
Eraslan, SODİGEM'in sosyal medya ve dijital güvenlik üzerine çalışma yaptığını bildirdi.
Sosyal medyada popüler programların gün geçtikçe arttığını ifade eden Eraslan, şöyle konuştu:
"Yaşlandırma programı, '10 years challenge' dediğimiz 'eski-yeni' gibi bir uygulamadır. Her gün 20 ülkede 700 bin kişiden fazlası son dönemde popüler olan yaşlandırma programını indiriyor. Burada 'foto gerçek' adlı bir sistem kullanılıyor.
Uygulama neden yüz çevresini kapsıyor? Bunun nedeni şu; eskiden güvenlik uygulamalarında parmak izleri vardı. Şu anda göz retinaları kullanılıyor. Yüzümüz aslında bizim parolamız. Yaşlandırma programıyla bütün kişisel verilerimizi tehlikeye sokan bir uygulama. İnsanların güvenlik şifreleri, banka uygulamaları, kişisel verileri bu uygulama aracılığıyla elde edilebilir."
Eraslan, uygulamanın kullanıcılardan kişisel verilere ulaşma izni istediğini anımsatarak, "Bu izin verildiği anda telefon ve bilgisayarımızdaki bütün verileri de kullanıma açmış oluyoruz. Bu uygulama her ne kadar magazinsel olsa da oradaki bütün görüntüler 'big data' adı verilen büyük merkeze aktarılıyor.
Bu da yapay zekaya pratiklik kazandırıyor. Sosyal medya ve algı yönetimi adlı kitabımda anlattığım maske-silikon sistemlerine yönelik veri sağlayabilir." diye konuştu.
"Dijital dünyada eğlenirken, bütün mahrem bilgilerimizi veriyoruz"
Eraslan, birçok ünlü kişinin, politikacıların ya da karar vericilerin de yüz şemaları yaşlı hale getirilerek "big data"ya eklendiğini hatırlatarak, bunların gelecekte şifreleme sistemlerinde kullanılabileceğinin altını çizdi.
Yüz çehresiyle ilgili uygulamalara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Eraslan, şunları söyledi:
"Bu, basit bir popüler uygulama değil. Kendimizi yaşlandırırken verilerimizi kaptırabiliriz. Kendimizi yaşlandırdığımız fotoğraf, uygulamanın mülkiyetine geçiyor. Dijital dünyada eğlenirken, bütün mahrem bilgilerimizi veriyoruz.
Aslında eğlendirirken sizi soyuyor. Fotoğrafların tamamı uygulamayı yapan şirketin oluyor. 'Smart boot' uygulamasıyla sizin fotoğraf hanesi başka profile yapıştırılabilir. Böylece sizin üzerinize bir algı çalışması yapılabilir.
Yaşlandırma programı gibi dijital dünyanın ürünleri kullanılırken dikkatli olunması gereken uygulamalarından biri. Kullananlar fotoğraflarını telefonlarından ya da bilgisayarlarından silseler bile bunlar artık büyük sistemde kalacak.
Rektörümüz Şafak Ertan Çomaklı'nın dediği ve merkezimin mottosu olan 'Dijital dünyayı iyi kullanmazsak kötü niyetli kişiler bize bunu kullanıyor' cümlesi çok önemli. Yaşlandırma programını kullananlar, şifrelerini değiştirebilir ya da sistemlerini yenileyebilir."
"Teknoloji detoksu yapın"
Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay da teknolojinin zararlı etkilerinin önüne geçilebilmesi için "teknoloji detoksu" yapılmasını tavsiye etti.
Teknoloji detoksunu, "Bedeni ve ruhu etkileyen bağımlılıktan uzaklaşarak arınma çabası, bireyin adeta bağımlısı olduğu teknolojik aletlerden bir süre yoksunluk yaşaması, belli bir zaman diliminde ondan uzak durması." olarak tanımlayan Unay, kişinin küçük adımlarla başlayarak yapabileceği teknoloji detoksunun uzman yardımıyla da gerçekleştirilebileceğini söyledi.
Unay, "Teknolojik aletleri bir süreliğine hayatımızdan çıkararak zihnimizi, bedenimizi ve ruhumuzu dinlendirmeliyiz. Sürekli bir ekrana bakarak, bildirimleri takip ederek hem vaktimizi hem de enerjimizi harcayarak kendimize zarar veriyoruz." dedi.
Psikologların ve sosyal medya uzmanlarının detoks için öncelikle sosyal medya hesaplarındaki bildirimlerin kapatılmasını önerdiğini dile getiren Unay, şöyle konuştu:
"Uzmanlar, 'her şeyi kontrol etmek veya sosyal medyadan paylaşmak zorunda değilsiniz' diyorlar. Arkadaşlarınızla yemeğe çıktığınızda, ailenizle ve sevdiklerinizle sinemaya gittiğinizde, telefonunuzu yanınıza almasanız da olur. Hayat her şart altında devam edecektir. Bunu anlamak ve tüm yaşantımızı bir ekrana odaklanmaktan vazgeçmeliyiz. 'Şu mesaja cevap yazayım, şunu beğeneyim, şu bölümü bitireyim de sonra' demeyin. Kendinize vakit ayırın ve buna uyun."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com