Kocaeli
İzmit ilçesinde yaşayan Veysel Erkurt, geçirdiği felç nedeniyle yatağa mahkum olan eşi Fikriye Erkurt'a (68) 6 yıldır adeta bebek gibi bakıyor.
Veysel Erkurt, marangozluk mesleğinden emekli olduğunu ve 3 çocuk babası olduğunu söyledi.
Eşinin 10 sene önce bayılma ve sinir krizi gibi bazı şikayetlerinin başladığını kaydeden Erkurt, beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle felç geçiren eşinin bitkisel hayata girdiğini belirtti.
Erkurt, eşinin 6 yıldır yatalak olduğunu ve konuşamadığını ifade ederek iyileşmesi için çok çaba sarf ettiğini ama çare bulunamadığını bildirdi.
Eşinin sağlığının, her geçen gün daha da kötüye gittiğini aktaran Erkurt, "Yıllardır uyuyor. Hep bitkisel hayatta. Uyanamıyor. Beni tanıyor, benim gözüme bakıyor ama bir türlü uykudan uyanamıyor. Eşime 6 seneden bu yana bakıyorum." dedi.
"Bir ayak tırnağını kimseye değiştirmem"
Erkurt güzel bir evlilikleri olduğunu vurgulayarak, "Eşime bir nikah kıydım, bir daha da nikahımı bozmadım, 52 sene oldu. Eşimle hayatıma devam ettim. Bir daha dünyaya gelsem, yine eşimle evlenirim. Bir ayak tırnağını kimseye değişmem.
Eşim beni hiçbir şartta bırakmadı. Çok iyi bir hanımdı, çok merhametliydi. Durumu olmayan insanlara yardım ederdi. Misafiri çok severdi. Eşim hayatta kendine bir yer bulamadı. Akrabalarına kırgındı. 'Ben bunu mu hak ettim?' diye devamlı ağlıyordu.
Bu üzüntü, bu durumu biraz tetikledi diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Dışarıda eşiyle gezen insanları görünce eski günlerini özlediğini ve üzüldüğünü aktaran Erkurt, çift olarak birbirlerine çok bağlı olduklarını, eşi olmadan bir yere gitmediğini anlattı.
Eski günleri çok özlediğine dile getiren Erkurt şunları söyledi:
"Koltukta yatıyorum. Gece birkaç kez kalkıyorum, nefes alıyor mu diye bakıyorum. Bazen çok inliyor. Örneğin dün gece hiç uyumadım. Vücudunda yara olmasın diye sağa sola çevirmek gerekiyor. Yemek yapıyorum, evi temizliyorum.
Şükür bunları yapabiliyorum. Uzun evliliğimizin sırrı ise şu, benim babam annemi çok dövüyordu. Ben evlenirsem hanımıma zulmetmeyeceğim diye Allah'a söz verdim ve evlendikten sonra ona hep iyi davrandım.
Beraber çalıştık, kazandık. Evimizi yaptık. Zaman geldi susuz kaldık, zaman geldi aç kaldık. Eskiden böyle imkanlar yoktu. Tam hayatımızı yaşayacağımız zaman bu oldu."
"Yalnız yemek yerken çay içerken sanki dünya üzerime çöküyor"
Erkurt, eşine hastalanmadan önce de hep güzel sözlerle hitap ettiğini ve çevredeki insanların bunu örnek gösterdiğini belirtti.
Her evlilikte olduğu gibi bazı sorunlar yaşadıklarını anlatan Erkurt sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama hayatımda hiçbir zaman kötü bir lafım olmadı. Eşim çok kalender bir insandı. Eşimi o kadar seviyorum ki dünya bir yana eşim bir yana. Saçının telini kimseye değişmem. 'Hanım' derdim, 'Fiko' derdim. Şimdi de 'Aşkım' derim, 'Çocuğum' derim.
Ben eşime bakmasam, belki de kimse bakmayacak. Belki de huzurevine gidecek. Bu dünyada hepimizin bir rolü var, onu tamamlıyoruz. Akşamları ağlarım, çocuğum, aşkım, arkadaşım diye dertleşirim, o duysun duymasın. Her yemeği yaparım.
Ekmeği kendim pişiririm, pasta yaparım ama yalnız yemek yerken, çay içerken sanki dünya üzerime çöküyor."
"Devletimiz olmasa, belediye olmasa, doktorlar olmasa daha zor geçecek hayatım." diyen Erkurt şunları kaydetti:
"Hanımı ölen insanlarla konuşuyorum. Kimisi 10 sene baktım, kimisi 5 sene baktım diyor. Bana 'Eşine çok iyi bak. Yarın pişman olursun.' diyorlar. Arkadaşlarım, 'Keşke yaşasaydı da bir 20 sene daha baksaydım.' diyorlar. Onun nefesi bana yetiyor.
Şimdi eşim olmasa, yalnız kaldığım zaman ev benim üzerime çöker. Şu anda eşimin nefesi bana arkadaş. Onun nefes alması, ona bakmam bana bir tesellidir.
Bir insanın yanındaki eşi, onun kalp doktorudur. Arabayı aldık, gezeriz diye düşündük ama olmadı, dünya boşmuş. Boş olduğunu anladım ama mecbur hayat devam ediyor."
Erkurt, yaklaşık 14 aydır Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin evde bakım hizmetinden faydalandığını, bu sayede yükünün biraz azaldığını sözlerini ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com