“Şampuan ve benzeri ürünlerin içerisinde bulunan kimyasal maddelerden tedirginlik duyanlar doğal sabunlara ve ürünlere yöneliyor, aslında en önemli konu kendi vücudumuzu tanımaktan geçiyor” diyen Doç. Dr. Buket Aksu doğallıktan yana olmanın önemine vurgu yaptı.
Buket Aksu şöyle devam etti:“ Sabun dediğimiz aslında doğadaki bitkisel ve hayvansal yağlardan aldığımız baz dediğimiz maddelerle muamele edilip oluşturulan yağ asidi tuzlarıdır. Şampuanın ise yüzde 80’i sudur. İçinde bir takım deterjan dediğimiz ve köpük yapan maddelerin olduğu formülasyonlardır” dedi.
“Vücut temizliği için sudan vazgeçmeyelim”
Aksu, “Yüz için her iki ürünü de kullanmamakta fayda var. Çünkü bütün cilt yapımız mikroorganizmalara ve dış etkenlere karşı koruyucu özelliğe sahip olan asidik bir özelliğe sahip. Sabun ile yüzünüzü sık sık yıkadığınız zaman o asit tabakasını azaltmaya sebep oluyorsunuz ve böylelikle problemler ortaya çıkmaya başlıyor. Dolayısıyla yüzde su en iyisi. Vücut için ise katı sabunun avantajları var. Çünkü daha nemli bir ortam sağlıyor. Bununla beraber baz olayını da unutmamak lazım. Mutlaka arkadan nemlendirme işlemi uygulamalıyız. Sıvı sabun kullanımında daha da dikkatli olmamız gerekiyor. Mümkünse içinde nemlendirici olan sıvı sabunlar tercih etmeliyiz. Vücut için sabun öneriyoruz fakat özellikle kadınlar için genital bölgelere kesinlikle sabun uygulamamalıyız. Çünkü sabun pH değerini düşürdüğü için hemen mantar üremesine sebep olabilir. Sadece su ile temizliğini yapmamız lazım. Temizlik için sudan vazgeçmeyelim. Sonuçta vücudumuzun yüzde sekseni su. Bu yüzden su en barışık olduğumuz temizleme aracı olsun” şeklinde konuştu.
“Yağlı saçlar sık, kuru saçlar az yıkanmalı”
Saç temizliği için de uyarılarda bulunan Aksu, “Saç konusunda ise çok daha farklılıklar gösteren durumlar var. Sonuçta tek tip saç yok. Fakat öncelikle belirtelim ki saçları çok köpürterek ve kaynar suyla iyice yıkama ile ilgili bilinen yanlış bir uygulama var. Belki bu şekilde saçınızı temizliyor olabilirsiniz fakat saç sağlığınız olumsuz olarak etkileniyor. O yüzden saçlarımızı ılık su ile yıkamalıyız. Saç tiplerine göre farklı ürünler tercih edilmeli. Eğer yağlı ise saçınızı daha sık yıkamamız gerekiyor. Şampuanlar içinde köpük ve temizlik yapıcı maddeler fazladır. Yağlı saçlar için bunlardan kaçınıp daha az katkı maddesi içeren örneğin bebek şampuanı gibi ürünler kullanılabilir. Yine de daha sık yıkama işlemi gerekiyor. Kuru saçlar için ise zaten bu köpük yapıcı maddelerimiz az kullanılır. Onlarda da yıkama oranını haftada iki ya da bir yapabilirsek daha sağlıklı sonuç alabiliriz” diye önerilerde bulundu.
Saçlardaki sebum tabakasına dikkat!
Bunların yanı sıra saç sağlığının bozulmamasına ilişkin olarak da tavsiyelerde bulunan Aksu, “Saç diplerinde saçımıza yağ üreten sebum tabakamız var. Sebum tabakanın pH değeri genellikle 4,5 ile 5,5 arasındadır. Bu değerlerin bozulmaması lazım. Özellikle asit ve baz bu tabakanın bozulmasına sebep olacaktır. Sebum tabakasını bazik ortama çekerseniz kabuklanmalara ve mantar üretecek ortamı hazırlamış olursunuz. O yüzden pH değeri 5,5 olan şampuanları tercih etmeliyiz.” diye konuştu.
“Doğaya dönmemiz lazım”
Aslında her şeyin kendimizi ve vücudumuzu tanımaktan geçtiğini söyleyen Aksu son olarak da, “Tabii bu dediklerimizin hepsinde katkı maddesi bulunuyor. Gerek şampuanlarda gerekse sabunlarda. Sonuçta temizlik için bu ürünleri kullanıyoruz. Doğaya dönmemiz lazım Biz İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi olarak eczacılık laboratuvarlarında öğrencilerle yaptığımız çalışmalara çok önem veriyoruz. Bitkisel ürünler daha çok fitoterapi ile ilgili. Bu da bizim için son derece önemli. Hatta eczacıların uzmanlık sınavında da önemsenen bir dal. Biz de bu bilinçle formülasyon bölümünde ufak ufak şampuanlar veya farklı kremler denemek için öğrencilerimiz ile birlikte çalışmalar yapıyoruz. ” diyerek sözlerini sonlandırdı.
dikGAZETE.com