Ankara
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zuhal Mert Uzuner, başkanların ziyaret esnasında ele alacakları konuların AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in Türkiye ile ilişkiler hakkında hazırladığı raporda belirtildiğini söyledi.
Uzuner, "Türkiye, bir komşu ülke olarak ele alınmakta ve bu bağlamda ilişkilerin iyileştirilmesi hedeflenmektedir. Aday ülke statüsünden bahsedilmemektedir. Bu da AB açısından ilişkilerin stratejik bir gözlükle ele alındığını ve iş birliği yapılabilecek alanlarda ilerleme sağlanmasının ilk hedef olduğunu göstermektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve AB arasında çatışma konularında ise diplomasinin ve çok taraflılığa öncelik verilmesi gibi hedeflerin varlığından söz edilebileceğine işaret eden Uzuner, şöyle devam etti:
"Türkiye ile göç, ekonomi ve ticaret, Gümrük Birliği'nin yenilenmesi gibi başlıklar yanında bölgesel sorunlar, Doğu Akdeniz, Güney Kafkasya, Libya ve Suriye gibi başlıklar ele alınmaktadır. Buralarda Türkiye ile müzakere yürütülmesi esas hedef gibi görünmektedir.
Bu bağlamda AB üyelik sürecinden alışık olduğumuz değer temelli bir yaklaşımdan ziyade stratejik bir bakış açısının ön plana çıkacağını söylemek mümkün."
Uzuner, ziyaret kapsamında Türkiye'nin reform söylemi üzerinden adaylık konusunu da masaya getireceği, adaylık perspektifinin canlandırılacağı bir döneme girilebileceğine dikkati çekerek "Burada sert gücün bir yana bırakılmasını hedefleyen bir AB görmekteyiz." dedi.
"Yeni bir dönemin başlaması mümkün olacak"
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol, "Bu çok önemli bir ziyaret çünkü bugüne kadar iki lider de Türkiye’ye gelmemeye gayret gösteriyordu; Türkiye’ye gelmelerinin taviz verici bir hava ortaya çıkaracağı yönünde bir inanış vardı." diye konuştu.
Baydarol, 25-26 Mart'ta gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’nden Türkiye için koşullu bir pozitif gündem maddesi ortaya çıktığını ifade ederek bu çerçevede başta Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunun gündeme geldiğini belirtti.
Komisyona bu çerçevede yetki verildiğini vurgulayan Baydarol, haziranda düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin mümkün olabileceğine işaret etti.
Baydarol, zirveden aynı zamanda üst düzey siyasi diyalog meselesinin ön plana çıkarıldığını hatırlatarak "Her iki başkanın Türkiye gelmesi, üst düzey siyasi diyaloğun başladığının bir göstergesi.
Tahmin ediyorum ki 6 Nisan sonrasında yeni bir dönemin başlaması mümkün olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin nihai hedefinin her zaman AB’ye tam üyelik olduğunun altını çizen Baydarol, bunun gölgelenmemesi gerektiğini vurguladı.
"AB’nin sert tehdit havası rafa kaldırıldı"
Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi ve Rektör Danışmanı Emre Gönen, AB Komisyonu ve Konseyi Başkanı'nın Türkiye’ye en yakın ziyaretinin geçen sene Türkiye-Yunan sınırına yaptıklarını, burayı da AB sınırı olarak tanımladıklarını anımsattı.
Gönen, "Dolasıyla o günden bugüne ciddi bir ilerleme kaydedildiği söylenebilir. Bu seyahat, son AB Liderler Zirvesi’nde çıkan kararların bir uzantısı olarak yapılıyor. Adına 'olumlu gündem' denildi.
Bundan kasıt ise Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin birbirine hasım olmayan taraf ilişkisi haline gelmesi." diye konuştu.
Başkanların maksimalist bir gündemle geleceğine işaret eden Gönen, AB’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı provokasyonlar yapmamasını ve Kıbrıs görüşmelerinde yapıcı bir tutum sergilemesini talep edeceklerini öngördü.
AB’de ciddi bir siyasi irade eksikliği bulunduğunu ve Birliğin çifte standartlı bir tutum takındığını ifade eden Gönen, bu nedenle ilişkilerin normalleşmesi sürecinin kolay olmayacağını vurguladı.
Gönen, "Ancak AB’nin sert tehdit havası rafa kaldırıldı. Bu iyi bir şey." dedi.
"AB Doğu Akdeniz'deki durumu zamana yaymak istiyor"
Emekli Büyükelçi ve Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç da AB'nin öncelikli hedefinin üye ülkeleri Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin çıkarlarını korumak olduğuna işaret etti.
Bulunç, "AB, esasen Doğu Akdeniz'deki durumu zamana yaymak ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığına son vermek istiyor." değerlendirmesinde bulunarak Kıbrıs'ta uzlaşı olamadan Doğu Akdeniz'deki sorunların da çözülemeyeceğine işaret etti.
Ziyarette göç meselesinin de gündemde olacağını ifade eden Bulunç, bu çerçevede Türkiye'nin büyük bir özveriyle sığınmacılara ev sahipliği yaptığını ancak her yönüyle gücünün üst noktasına geldiğini belirtti.
Bulunç, bu durumun AB'yi tedirgin ettiğini ve 18 Mart Mutabakatı'nı bu nedenle yenilemek istediğini belirterek "Avrupa'ya göçmenlerin sızıntısını önlemeye çalışacaklar." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com