İstanbul
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kazım Emre Karaşahin, yaptığı açıklamada, gebeliğin kadın doğası gereği fizyolojik bir olay olduğunu ancak bu sürecin, kadınların kendilerine özen göstermeleri gereken, sağlıklarını riske atabilecek durumlardan kaçınmalarını gerektiren özel bir dönem olduğunu aktardı.
Genel kabul gören bir kural olarak, gebelikte kontrolsüz ve çok düşük kalorili diyet yapmanın uygun olmadığını belirten Karaşahin, gebelikte rahmin büyümesi ve kilo alma sonucu yürüyüş ve günlük hareketler sırasında bile vücut dengesinin beklenmedik şekilde bozulabildiğini ifade etti.
Prof. Dr. Kazım Emre Karaşahin, karın bölgesindeki büyük damarların üzerine büyüyen rahmin artan baskısı nedeniyle kan basıncında ani değişiklikler oluşabileceğini söyleyerek, şu bilgileri verdi:
"Gebelik boyunca salgılanan hormonların etkisi ile pelvis bölgesindeki kemikleri birlikte tutan bağ dokusunda yumuşamalar ve yukarıdaki nedenlerin de etkisi ile vücut dengesinin daha kolay bozulması sonucu düşmelere daha fazla rastlanabilir.
Bu nedenle uzun süreli açlıklar gebede ek riskler getirebilecektir. Oruç sürecinde kan şekerinin düşmesine bağlı olarak baş dönmeleri de görülebilir.
İftarda fazla ve hızla gıda tüketilmesi özellikle gebelikte mide ve yemek borusu rahatsızlıklarına yol açıp, yanma ve hazımsızlıklara sebebiyet verebilir."
"Anneyi riske atacak her hareket bebeği de etkiliyor"
Prof. Dr. Kazım Emre Karaşahin, vücudun oruç süresince susuz kalması sonucunda böbreklerin daha fazla çalışmak zorunda kalmasının, sağlıklı insanlarda sorun oluşturmayabilirken, gebelik gibi normalde vücutta dolaşan kan hacminin artmış olduğu durumlarda rahatsızlığa neden olabileceğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Esasen gebelik süreci anne rahmindeki bebeği koruyan ve ihtiyaçlarını her şekilde -gerekirse annenin kaynaklarını tüketerek- karşılamaya çalışan bir süreçtir ve normal seyreden bir gebelikte bebeğin annenin oruç sürecinden etkilenmesini beklemeyiz ancak annenin sağlığını doğrudan ya da dolaylı olarak riske atacak her hareket bebekleri de olası risklere maruz bırakabilecektir.
İslami açıdan gebelik ile birlikte orucun şartları Diyanet İşleri Başkanlığının da açık kaynaklarında internet sitesinde net bir şekilde belirtilmiş olup, gebe veya emziren annelerin oruç tutmama durumunda mazeretlerinin var olduğu kabul edilmiştir.
Oruç tutamayan gebelerin bu ibadetlerini nasıl yerine getirebilecekleri (kaza etme, fidye gibi) konusu da yine aynı kaynakta açıkça belirtilmektedir.
Tıbben 'oruç tutmasın' diyebileceğimiz gebeler, düzenli ilaç kullanması gerekenler, diyabet, tiroid hastalığı, kalp, böbrek ve tansiyon rahatsızlıkları olan ya da organ transplantasyonları gibi kronik rahatsızlıkları olan kadınlardır.
Emzirme dönemindeki kadınların da süt salgılanmasının sağlıklı sürmesi için oruç tutmamaları daha uygun olabilir."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com