Kayseri
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, AA muhabirine, insanların yaklaşık yüzde 15'inin uyku hastalıkları olduğunu söyledi.
Genel olarak hastaların uykuya dalmakta ve uykuyu sürdürmekte zorluk şikayetleriyle geldiğini belirten Hüseyinoğlu, ayrıca aşırı uyku hali, uyku apnesi sorunu yaşayanların da sık olduğunu dile getirdi.
Hüseyinoğlu, uykuda davranış bozukluğu olarak nitelendirilen "uyku ile ilişkili yeme bozukluğu" şikayetiyle de sıkça başvuranların olduğunu aktardı.
Hastalığın uyku dışında günlük yaşamı da olumsuz etkilediğine dikkati çeken Hüseyinoğlu, şunları kaydetti:
"Hasta genellikle birkaç saat uyuduktan sonra yarı bilinçli halde yataktan kalkıp mutfağa gidiyor. Bu hastalar genellikle yağlı, çikolatalı, kalorisi çok yüksek besinler tüketiyor. Bazen, mesela daha pişirilmemiş tavuk veya et ürünü gibi normal hayatta yemediğimiz besin tüketmiş olabilirler. Bu hastalığı psikolojik rahatsızlığı olanlar, uyku ilacı kullananlar ve genetik yatkınlığı olanlarda sıkça görüyoruz. Genellikle bu insanlar, sabah kahvaltı yapma alışkanlığı olmayan, düzensiz beslenen veya gece öğününü ana öğün gibi kabul eden kişilerdir."
Böyle bir yeme bozukluğu için rahatsızlığın en az 3 ay devam etmesini önemsediklerini anlatan Hüseyinoğlu, hastalığın bazı olumsuz sonuçlar ortaya çıkardığına değinerek, "Hastanın uykusunun bölünmesinin yanı sıra aşırı kilo alma, yorgun ve halsiz uyanma, kaliteli uyku alamama, mide bağırsak sistemi ile ilgili komplikasyonlar yaşamış olabiliyorlar. Onun dışında bu hastalarda sabah durumu anladıklarında mutsuzluk hali ve depresyona eğilim sıkça gördüğümüz durum." diye konuştu.
Hastaların normalde tüketilmeyecek yiyecekleri bile yediklerine dikkati çeken Hüseyinoğlu, hastaların genellikle 2-3 saat uykudan sonra aniden kalkıp yarı bilinçli veya bilinçsiz halde mutfağa yöneldiğini söyledi.
"Buzdolabına alarm konulabiliyor"
Hüseyinoğlu, aileyle iş birliği halinde tedavinin yapılması gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada mutlaka davranışsal ve gerekirse medikal tedavi uygulamamız gerekiyor. Davranışsal olarak, hastanın mutfakta yiyecek bulmasını engellemek gerekiyor. Tabii ki bunun için hastanın yakınlarına bilgi verip işbirliği içinde tedaviyi devam ettirmemiz gerekiyor. Evde kalorili yiyecekler veya çikolata, gofret, cips gibi abur cubur veya kuruyemiş bulundurmamak ya da bunların kilitli yerde olması gerekiyor. Mutfağa, gerekirse buzdolabına alarm konulabiliyor. Ayrıca psikiyatri ve psikologlarla işbirliği yaparak yardımlarını isteyebiliriz. Gerekirse ilaç tedavisine başlıyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com