İSTANBUL (AA) - Çiğdem Alyanak -Tarihin farklı dönemlerine izler bırakmış uygarlıklardan kalan çeşitli eserlere ev sahipliği yapan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, tarihin koridorlarında yolculuk yapmak ve uygarlıkların izini sürmek isteyenleri, 125 yıldır ağırlıyor.
Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa'nın oğlu, arkeolog, müzeci, ressam Osman Hamdi Bey tarafından kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, dünyada müze binası olarak tasarlanan ilk on müze arasında yer alıyor.
Sultanahmet'te, Gülhane Parkı'ndan Topkapı Sarayı'na çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu'nda yer alan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İskender Lahdi ve Kadeş Anlaşması gibi dünyanın en önemli eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ayrı müzeden oluşan yapı, Türkiye'deki tarihi eser envanterinin üçte birini bünyesinde barındırıyor.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan, AA muhabirine ziyarete açılışının 125. yılını kutlayan müzeleri anlattı.
Üç müzede bir milyon eser
Kızıltan, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin 4 ayrı binadaki üç müzeden oluştuğunu belirtti.
Mimar Alexandre Vallaury'nin planını yaptığı ve 125 yıl önce ziyarete açılan ana binada, antik çağdan itibaren eserlerin sergilendiğini anlatan Kızıltan, bu müzenin arkasında yer alan ve 1968’de inşa edilen binada ise Çağlar Boyu İstanbul, Troia, Kıbrıs, Suriye-Filistin eserlerinin, 1883'te inşa edilen Eski Şark Eserleri Müzesi'nde Arap, Mısır, Mezopotamya, Orta Doğu Anadolu eserlerinin, 1472'de inşa edilen Çinili Köşk Müzesi'nde ise Türk İslam çini sanatına ait örneklerin sergilendiğini ifade etti.
Bu 4 binada sergilenen ve depolarında korunan toplam bir milyon eserin bulunduğunu bildiren Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu eserlerden yaklaşık 600 bini İslami ve gayri İslami sikke, madalya, nişan, 200 bini arkeolojik eser, 73 bini çivi yazılı tablet, 2 bini el yazması. Ayrıca Marmaray metro kazılarında gün ışığına çıkan ve kazı envanterine geçen 60 bin eser müzemizde mevcuttur.
Restorasyon 5 yıldır sürüyor
Müzenin teşhir bölümlerinin 125 yıllık süreç içinde eskidiğini dile getiren Kızıltan, deprem beklentisi sebebiyle 2011'de TÜRSAB'ın ana sponsorluğunda güçlendirme ve restorasyon çalışmalarının başlatıldığını söyledi.