![Ustasının ata yadigarı 250 yıllık tezgahında sadekarlığı yaşatıyor](https://www.dikgazete.com/files/uploads/news/default/ustasinin-ata-yadigari-250-yillik-tezgahinda-sadekarligi-yasatiyor.webp)
Düzce
Gölyaka ilçesinde yaşayan 51 yaşındaki Dalkılıç, doğup büyüdüğü İstanbul'da küçük yaşlarda sadekarlıkla tanıştı.
Sultanahmet Adliyesinde mübaşir olarak görev yapan babasıyla iş çıkışlarında Kapalıçarşı'yı gezen Dalkılıç, sadekarların yaptığı tasarımlardan etkilenerek bu işi öğrenmeye karar verdi.
Kapalıçarşı'da çırak olarak başladığı sadekarlıkta zamanla uzmanlaşarak uzun yıllar zanaatı sürdüren Dalkılıç, şehir yaşantısından sıkılarak 4 sene önce eşinin memleketi Düzce'nin Gölyaka ilçesine taşındı.
Ustasının kendisine verdiği ata yadigarı 250 yıllık tezgahı da yanında getiren Dalkılıç, ilçede açtığı iş yerinde altın, gümüş, bakır ve platin gibi değerli madenleri takı ve süs eşyalarına dönüştürerek mesleğini yaşatmayı sürdürüyor.
"250 yıllık bu tezgahta 50 kişi daha yetiştirmek isterim"
Hasan İlker Dalkılıç, AA muhabirine, çocukluk tutkusu sadekarlığı 38 yıldır severek sürdürdüğünü söyledi.
Kapalıçarşı'da edindiği deneyimiyle ecdat yadigarı zanaatı geleceğe taşımak istediğini belirten Dalkılıç, ilçede açtığı iş yerinde değerli madenleri kolye, bileklik, yüzük, küpe ve halhal başta olmak üzere yaklaşık 50 çeşit aksesuara dönüştürdüğünü kaydetti.
Dalkılıç, mesleğinin inceliklerinden bahsederek, "Sadekarlık usta çırak ilişkisiyle tecrübe edinerek öğrenilen çok ince bir zanaattır. Altın, gümüş, bakır gibi değerli madenlerin ilk önce tasarımını yapıyoruz. Ardından bunları ince ince kusursuz şekilde işliyoruz. Bu mesleğin ayrıca kalemkarlık, mıhlama, kaynak gibi ince teknikleri, detayları var. Bu çalışmaların detayları da mikron dediğimiz çok ince, hassas ölçülerle yapıldığından bu mesleği yapanların gerçekten işini sevmesi, aşırı dikkatli olması ve kendini buna adaması lazım." diye konuştu.
Çalışmalarını, Kapalıçarşı'daki ustasının ata yadigarı 250 yıllık tezgahta yaptığını dile getiren Dalkılıç, "Bu tezgah ustamın dedesinin dedesinin oğluna yaptığı 250 yıllık tezgah. Yüksek ateşe, çürümeye dayanıklı olsun ve yıllarca hizmet versin diye meşe ağacından yapılmış. Üstünde çok rahat delme ve çekiç darbeleri gibi işlemler yapılabiliyor. Tezgahta ayrıca dana derisinden yapılmış 'derek' denilen çalışma esnasında çıkan tozu tutan parça var. Yıllarca emek verip ekmeğini yediğim rahmetli ustamdan kalma bu tezgahı seve seve buraya da getirdim." ifadelerini kullandı.
Dalkılıç, bu zamana kadar 50'ye yakın çırak ve kalfa yetiştirdiğini anlatarak, "Artık çırak pek fazla yetişmediği için bu meslek yok olmaya yüz tutmuş durumda. Tekrar canlanması için elimden geldiği kadar zanaatımı, öğretilerimi gelecek nesillere nakletmek istiyorum. Halk eğitim merkezleri olsun, mesleki liseler olsun ya da kendi iş yerimde 250 yıllık bu tezgahta 50 kişi daha yetiştirmek isterim." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com