İSTANBUL
Meme kanseri olduğunu takipçilerine hissettirmeyerek yemek yapmaya üşenenlere tariflerini aşama aşama anlattığı "Üşengeç Şef" sayfasından paylaşımlarına tedavi süresince devam eden Dilek Yeğinsü, iyileşmesinin ardından "tedavi boyunca en çok ihtiyaç duyduğum şey" dediği moral ve motivasyonu, kendisi gibi bu hastalığa yakalanan ve tedavi gören kadınlara vermek için çabalıyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra bir süre sırasıyla mühendis, pazarlama ve halkla ilişkiler uzmanlığı ve kurumsal iletişim müdürlüğü yapan Dilek Yeğinsü, "yılın pazarlama kampanyası" ödülünü kazandıktan sonra kendi deyimiyle "kurumsal hayatı zirvede bırakarak" kendi markasını kurmaya karar verdi.
Bir arkadaş toplantısında yemek yapmayı bilmeyen yaşıtlarını gördükten sonra yemek yapmaya üşenen, zamanı olmayan ve yemek yapmayı bilmeyenlere en hızlı biçimde tencere yemeği, tatlı, pasta tariflerini aşama aşama fotoğraflayarak anlattığı "Üşengeç Şef" internet sayfasını 2010'da hayata geçiren Yeğinsü, sinema, konser gibi etkinlikleri ve aldığı eğitimleri de paylaşarak sayfasını zenginleştirdi.
Tedavi boyunca arşivindeki bölümleri sayfasından paylaştı...
Dilek Yeğinsü, 2014'ün başında hamile kaldı ancak bebekte bir anomali olasılığı ortaya çıktığı için gebeliği sonlandırıldı. Bundan 2-3 ay geçtikten sonra bir gün göğsünde bir kitle fark eden Yeğinsü, hastalığın teşhis ve tedavi sürecini şöyle anlattı:
"Senelik kontrollerimi yaptırıyordum çünkü annem 13 sene önce meme kanseri geçirmişti. Onunla, o süreci yaşayan birisi olarak olasılığın çok yüksek olduğunu biliyordum. Ultrason ve mamagrofinin ardından biyopsi de almak istediler. Biyopsi yaptırdığım sonuca ilişkin bilgiyi doktorun yüz yüze verdiğini söylediler.
Doktor hanım beni güler yüzle karşıladı, 'Test sonuçlarınız aynen umduğumuz, beklediğimiz gibi çıktı. Yani kansersiniz.' dedi. Hayatımın şokunu orada bana yaşattı, kahkahalarla ağladım. Gerçekten çok kötü bir deneyimdi.
Ameliyat olurken de bir tarafta sıkıntı olmasına rağmen daha sonra da bu sıkıntıyı yaşamak istemediğim için tamamen memenin içini boşaltırarak, implant konulmasını rica ettim. Araştırıldı ve uygun olduğunu söylendi.
Hastalığı ikinci evrenin başlarında yakalamıştım. Ameliyat sonrası 6 seans kemoterapi aldım. Nisan ayında hastalığımı öğrendim, mayısta ameliyat oldum. İlk kemoterapi seansında saçı olmayan insanları gördüğümde kendi durumumu dramatize ettim, sonra kemoterapi alan küçücük bebekleri gördüm.
'Kendine gel, sen en azından bir hayat yaşamışsın, bir şeyler görmüşsün. Bu bebeğin suçu ne? Dimdik duracak ve bunları güzel şekilde karşılayacaksın. Senin naz yapmaya hakkın yok.' dedim kendime."
Yeğinsü, hastalığından takipçilerini haberdar etmediğini ve tedavi boyunca arşivindeki bölümleri sayfasından paylaştığını anlattı.
"Üstesinden gelirim, dedim"
Tedavisi boyunca en büyük desteği eşinden aldığını ifade eden Yeğinsü, şunları söyledi:
"O süreçte en çok ihtiyacım olan şey bana güzel, motive edici şeyler söyleyecek, bu süreçlerden geçmiş birisiydi. Bunu güzel bir şekilde size anlatacak, pozitif birine ihtiyacınız var. Deneyimlememiş insanlar nasıl konuşacağını bilmiyor, 'Nezle, grip gibi çok yaygın' dedikleri anda senin içinde fırtınalar kopuyor.
Hastalığımı küçülterek veya onun değerini daha aşağı çekerek beni mutlu etmiyorsun. Bir de 'Ah vah çok da gençsin' diyenler... O dönemde bir arkadaşımın eşi yardımcı olmuştu. O anlattıkça, 'Bunun üstesinden gelirim.' dedim."
Dilek Yeğinsü, teşhis edilene kadar kimsenin hastalığını bilemediğini belirterek, kadınlara şu tavsiyelerde bulundu:
"Arkadaşlarıma bile söylediğimde, 'Dilek çoluğum çocuğum var, başıma iş açma test yaptıracağım, bir şey çıkacak.' diyorlar. Testi yaptır, erken teşhis edilirse ameliyatını olursun, belki kemoterapiye gerek bile kalmaz.
Neden daha çok ilerlesin, vücuduna yayılsın? Kimse var olan konforlu bölgesinden çıkmak istemiyor ama gerçekten hiç hoşumuza gitmese de erken teşhis önemli. Lütfen yıllık kontrollerinizi yaptırın ve daha kötü şeyler yaşamak zorunda kalmayın.
Diğer kanser türlerine göre meme kanserinin hem teşhisi hem de tedavisi nispeten daha kolay, yeter ki ilerlemesin. Bu süreçte çok fazla arkadaşımı, ablalarımı, çok sevdiğim insanları kaybettim. Onların üzüntüsü içimde.
Belki erken teşhis edilseydi şu an aramızda olacaklardı. Yaşadıklarımın her biri için Allah'a şükrediyorum, her birinden almam gereken dersleri almaya çalışıyorum. Her şey size değil çok fazla insanın başına geliyor ama insanlar söylemiyor çünkü korkuyorlar.
Karşısına geçip 'Ah ah, ne de gençsin sana da oldu. Bizim bilmem kim vardı rahmetli...' gibi sözler duymak istemiyorsun. Bunu kaldıracak durumda değilsiniz, moralinizi yüksek tutmanız, güzel beslenmeniz lazım."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com