Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tek yüzlü davranılması gerektiğini belirterek, “Ben sanayiciyim, ben müteahhitim koyarım’ yok arkadaş. Bin 449 işletme var. Bugün nereden ne kadar süt aldı kaç litre aldı, bu bizde kayıtlı. Bu yolla üreticiyi mağdur etmeye çalışan, üreticiyle oynayan insanlarla biz de oynayacağız” dedi.
Tarım politika ve uygulamalarının, bakanlık çalışanları ve tarım sektörü paydaşları arasında değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen Bölgesel Ortak Akıl Toplantısı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in başkanlığında İzmir’de yapıldı. Toplantıya Çelik’in yanı sıra milletvekilleri, mülki idare amirleri, bakanlık merkez birimleri, üniversiteler, sektör temsilcileri ve üreticiler katıldı. Toplantıya İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Kütahya, Afyonkarahisar, Uşak ve Muğla’dan katılım sağlandı. Bir otelde gerçekleştirilen buluşmada Bakan Çelik, süt üreticilerinin yoğun ilgisi ve alkışlarıyla karşılandı. Tek tek alandaki üreticilerin stantlarını gezen Çelik, dondurma, peynir gibi yiyeceklerin tadına baktı. Çoban kepeği giyen Bakan Çelik’e ayrıca baston hediye edildi.
Konuşmasına şehitlere rahmet dileyerek başlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Son dönemde yaşananları hepimiz üzüntü ve ibretle izliyoruz. O gafillere, katillere sesleniyorum, şair, ‘Eş hele şu dağların üstündeki karı, ot değil onlar dedenin saçları’ diyor. Bu toprakların her karışı dedelerimizin kanlarıyla sulanmıştır. Topraktan fışkıran her filizi ot olarak görürseniz yanılırsınız diyor, o dedenizin saçlarıdır diyor. Böyle kutsal topraklar üzerinde yaşıyoruz. Boş hayal kurmayın. Bu topraklar sıradan topraklar değil. Yine aynı ecdadımız bu topraklara göz koyanlara karşı, ’Verilmeyecek şeyler vardır, şan, şeref, gibi Kars gibi, Ardahan gibi’ diyor. Ne Kars ne Ardahan verilir ne de bir çakıl taşı verilir. Bunu herkes böyle bilsin. 78 milyonun kaderi de birdir kederi de. Hem 78 milyon ile ekmeğimizi böleriz hem de dışarıdan gelenle paylaşırız. Ama herkesin kulağına küpe olsun asla ve asla vatanı böldürmeyiz.”
2023 ihracat hedeflerini gerçekleştirmek tarımsal üretim rakamların artırılması gerektiğine dikkat çeken Çelik, şunları söyledi: “Üç milyon hektar tarım alanı, 800 bin hektar mera var, kayıtlı 335 bin çiftçimiz var. Tarla üretiminin yüzde 15’i, sebze üretiminin yüzde 19, meyve üretiminin yüzde 22’si bu bölgemizde yetişir. Büyükbaş hayvanlarımızın yüzde 16’sı, küçükbaş hayvanlarımızın yüzde 12’si bu bölgede bulunuyor. Ege Bölgesi yalnız turizmle öne çıkan bölge değil aynı zamanda tarım ve hayvancılıkta da ön sıralarda yer almaktadır. Rakamlar olumlu ancak yeterli değil, 2023 hedefi için kol kola olmamız gerekiyor. Hedef olarak koyulan ihracatı gerçekleştirmemiz gerekiyor.”
GIDADA TEHLİKE ÇANLARI
Dünyada her gün derinleşen ekonomik krizler, sosyal sorunlar yaşandığını ifade eden Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanlığı bekleyen daha büyük tehlike var. O tehlike gıdaya erişimdir Bilim çevreleri ve ekonomistler diyorlar ki tehlikenin büyüğü henüz önümüze gelmedi. Petrol olmadan, cep telefonu olmadan, teknoloji olmadan yaşam olur. Ama gıda olmadan yaşamın olamayacağını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Elimizdeki veriler insanlığın geleceği açısından tehlike çanları çalındığını gösteriyor. Dünyada 7 milyar insanın 2 milyarı yoksul. 2050’de dünya nüfusu 10 milyar olacak. Şimdi 2 milyar yoksul olduğuna göre, bu rakam 4 milyara çıktığında oluşacak sosyal hadiseyi düşünmek gerekiyor."
Hastalıkların yüzde 15’inin yetersiz beslenmeden kaynaklandığını bilmek gerektiğini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Gıdadan mahrum 34 ülke var dünyada. Dünya Bankası direktörü diyor ki ‘savaşlar olacak ama önümüzdeki büyük savaşlar gıda ve tarım üzerinde gerçekleşeceği kesindir.’ Bu gidişatın yanlışlığı tarım arazilerini gerektiği gibi kullanamıyoruz. Her yıl dünyada 12 milyon hektar alan tarım dışı kalıyor. Türkiye’de ise 100 bin hektar alan üretim dışı kalıyor. Tarıma elverişli kullandığımız alan 20 milyon hektar. Gelecek nesiller toprağın ne olduğunu saksıda görecek. Bu şekilde sıkıntılı gidiş var. Onun için İzmir’den sesleniyorum. Çiftçilik güzel, hayvancılık güzel.”
“İKTİDAR MUHALEFET YOK BERABER KAYBEDİYORUZ”
Toprağa karşı acımasız davranıldığını kaydeden Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlık paranın bir şey olduğunu zannediyor. Para üzüm olduğu için meyve sebze olduğu için alacağımız şey olduğu için kıymetlidir. O alacağınız şeyler ortadan kalktıktan sonra paranın bir anlamı yok ki. Ancak yakılacak bir şeydir. Bu şekilde düşünülmelidir. Yapmamız gereken toprağa saygı göstermek. Toprak bize karşı çok saygılı. Yaşarken bizi besleyen toprak, öldüğünüz zamanda sizi temizleyecek yine toprak. Toprak karşı çok acımasız davranıyoruz. Buna hakkımızın olmadığını söylememek toprağa karşı haksızlık olur. Bir santim toprağın oluşması yüzyıllara bedel ama biz bir dakika içerisinde tarumar ediyoruz. Bu büyük bir cinayet. Son 30 yılda 4 milyon hektar toprak kaybetmişiz. İktidar muhalefet, yok hep beraber kaybediyoruz.”
BAKAN ÇELİK’TEN MÜJDELER
Tarım parsellerinin ölçeğinin küçük olduğunu ve bunun da verimlilik sorununu çıkardığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
“Bakanlık olarak çare, reform genel müdürlüğündeki toplulaştırma bölümünü müstakil hale döndüreceğiz. Tek işi toplulaştırma işi yapacak. Seri olarak bu temel meseleyi çözmek için toplulaştırmayı hızlı bir şekilde bitirmek istiyoruz. Parlamentoya yasal düzenlemeyi gönderiyoruz, Bu çalışmayı inşallah yürürlüğe koyacağız. İkinci sorun toprağın su ile buluşmasıdır. Su sorunu çözülmezse tarımın sorunu çözülmez. 8,5 hektar sulanacak arazimiz var ama şu an izlenebilir sulanabilir alan 3 milyon hektar. Suyu toprakla buluşturmak zorundayız."
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bir araya geldiklerini ve bunun takibini hazırlayarak düğmeye bastıklarını anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Havza bazlı üretim ve destek politikaları. Gelişen teknolojileri dikkate alarak imkanlarımızı ve verimlilik esaslı arazilerimizin kullanılması noktasına gelmemiz gerekiyor. Ne, ne zaman ekilmeli. Bu planlamayı yapmak zorundayız. Havza bazlı sistemin 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmesi noktasında teknik ekibimiz çalışıyor. Diğer alanımız destekleme. 78 milyarlık destek sağladık. Bu çok büyük bir rakam. Yalnız bu yıl 11.6 milyar TL tarımsal destek var. Her destek için ayrı başvuruyu kaldırıyoruz, tek başvuru ile süreci sürmesini sağlayacağız. Ödemeler de bir hasat bir ekim döneminde olacak. Böylece karmaşadan çıkılacak. Lisanlı depoculuk ve ürün ihtisas gelişimi üretimin nasıl satılacağının kararını bu depo vasıtasıyla kararını vermesi açısından lisanslı depoculuğa geçeceğiz.”
“ÇOBAN, SÜRÜ YÖNETİCİSİ OLMUŞ, KIZ VERMİYORLARMIŞ”
Çiftçiliğin emeklinin işi olarak görülmesi anlayışından çıkılması gerektiğini kaydeden Çelik, “Köylümüz kenara itildi kakıldı. Hayvancılıkla meşgul olmak ayıpmış gibi. Yav her öğlen, akşam yemeğinde et istiyorsun ya. Kim getirecek bunu? Ekmek, süt peynir istiyorum, kim yapacak bunu? En kutsal meslek en önemli meslek böyle biraz itip kakılıyor. Bizim arkadaşlar anlatıyor; Kendilerine ‘Çoban demiyorlarmış, sürü yöneticisi. Niye kız vermiyorlarmış. Bunları aşmamız gerekiyor” dedi.
“KASAPLARA YÜKSEK SÖYLEDİK Kİ ÜRETİCİ ZARAR GÖRMESİN”
Hayvancılıkta ithallikten kurtulunması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları söyledi: “400 bin tondan 1 milyon 150 bin tona geldik. Bunları nasıl çıkacağız. Ben mi yapacağım. Hep beraber çıkacağız. Bu coğrafyada 400 bin hayvanı niye ithal edelim? Etmemek için biz her türlü adımı attık. Et süt kurumunda 7 bin tonun üzerinde karkas etimiz var. Kasaplara diyoruz ki ‘buyurun size söz verdiğimiz gibi 23 TL et’ almıyor. Niye 22’nin peşinde. Biz bu et fiyatını ithal ediyoruz 15 lira verdik. 15 liraya et yeseniz, hayvancılık ne olacak zaman. O yüzden biz mümkün mertebe kasaplara yüksek değer belirledik ki üreticimiz zarar görmesin dedik. Biz her şeyi konuşacağız, her şeye açık olacağız. Bir şeye kapıları sonuna kadar kapacağız. İki yüzlülüğe, çifte standarda geçit vermeyeceğiz.”
SÜTTE ‘TEK YÜZLÜ-İKİ YÜZLÜ’ GÖNDERMESİ
Et süt kurumunun ilk kez sütte regilasyon görevini yerine getirdiğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2014 yılında bir fiyat belirmiş süt 1 lira 15 kuruş, tamam. Ne olduysa son dönemlerde bir hareketlilik 80’e, 75 kuruşa. Ne oluyor dediler sorunlar var. Savaş var, laktasyon dönemi süt fazla. 18 milyon 6 bin tona çıktı süt üretimiz, arttı. Sütün artması hayvan varlığının artması demektir. Süt 10 milyon tona inerse bitki hayvan varlığınız yok demektir. Ne yapacağız? Bize süt tozu desteği ver. Ne kadar olsun? 4 bin lira. Sonra dediler ki bakın tek yüzlülükten bahsediyorum. Tek yüzlü olursanız yüzünüz hiçbir zaman kızarmaz. Sivil toplum örgütlerine söylüyorum tek yüzlü olursanız yüzünüz kızarmaz. Bu şekilde fiyat belirlendi. Ton başına 4 bin 500 lira destek vereceğiz, tamam dediler. Bize başka tedbire ihtiyaç var deselerdi. Arada müteahhit koydular ve üretici mağdur oldu. Bu olmaz dedik. Hızlı bir şekilde et süt kurumunun devreye girmesini sağladık. Şu an bin 550 ton 7-8 gün içerisinde aldığımız sütün toplamı. Ne kadar alacaktık biz? Günde bin 600 ton. Bu müdahaleyle inşallah şartlar normalleşir. Eskisine, aslına döner.”
“BEN SANAYİCİYİM, MÜTEAHHİDİM KOYARIM YOK ARKADAŞ”
Sanayicilerin, üreticilerin vazgeçilmezler olduğunu ifade eden Çelik, her ikisinin arasındaki ilişkiyi bozacak argümanların ortaya konulmasının her tarafın zararına olacağını kaydetti.
Türkiye’nin hayvancılığını budamaya kimsenin hakkı olmadığını dile getiren Çelik, şunları söyledi: “A firması gider B firması gelir. A bakan gider B bakan gelir. Temel bu alanda atılacak adımların sağlıklı olup olmaması. ‘Ben sanayiciyim, ben müteahhidim koyarım’ yok arkadaş. Bin 449 işletme var. Bugün nereden ne kadar süt aldı kaç litre aldı, bu bizde kayıtlı. Bu yolla üreticiyi mağdur etmeye çalışan inananlar biz de oynayacağız. Biri bozdu mu işi bir firma, diğeri de rekabette zorlanıyor. Bu yanlışlarla uğraşmamız gerekiyor ki doğruyu yanlışa sürüklemesinler.”
Hayvan varlığı tespiti için idare sistem kurduklarını belirten Bakan Çelik, 81 ilde hayvan sayımının başladığını dile getirdi. Hayvan hastalıkları ile mücadeleyi sürdürdüklerini anlatan Çelik, hayvan nakil terminalleri kuracaklarını ve sağlıkla ilgili kontrollerinin bu terminallerde yapılacağını kaydetti.
BİRLİKLERE ‘MERKEZ BİRLİĞİ’ ÖNERİSİ
Birliklerin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini anlatan Faruk Çelik, şöyle konuştu: “Her birlik başka bir şey veriyor. Böyle sorun halledilmez. Bir merkez üreticiler birliği olsun. Bitkisel üreticiler birliği olsun, hayvansal üreticiler birliği işte iki birlik, onun altında süt birliği gibi, ne dersen de şube müdürleri olacak. Ankara’ya sorunları derli toplu getirecekler. Buraya geldiğimizde bir heyetle oturacağız. Derli toplu bir merkez birliği ile daha iyi olur. Bununla ilgili çalışma toplanıyor. Sizle görüşerek parlamentoya götüreceğiz. Üreticilerden birlikler para alıyor. Alacağınız 10-15 kuruş para için üreticilerle kötü oluyorsunuz. Yasada üreticinin görevini yazacağız, bununla ilgili parayı sana bakanlık verecek. Üreticinin alacağı para ne ise gidip bankadan helalinden alacak. Ama bazı birliklerin sorunları var. Bu sorunları değerlendiriyoruz. Kimse mağduriyet yaşamadan, birlikler de kendi aidatları kendileri alacak.”
“İŞİN İÇİNDE, ÇİLEYİ ÇEKEN LAZIM BİZE”
Birlik başkanlarının hayvancılığın, gıdanın ve tarımın içinde olması gerektiğini belirten Bakan Çelik, sözlerini şöyle noktaladı: “Süt var mı? Et var mı? Koyun var mı?’ diyorum, yok. Nesin sen, başkan. Koyunun, keçinin yanından geçmeyen başkan olmaz. Biz birlikleri meslek olarak görmüyoruz. Meslek alanı onlar. Hayvancılığa ne katkıda bulunabilir? Bu hizmet olamazsa orada oteller, paralar konuşur. İşin içinde olacaksın. Bunlara son vereceğiz. İşin içinden, dertli, çileyi çeken insanlar lazım bize. Masada olmayacağız, sahada tarlada olacağız.”
(İHA)
Tarım politika ve uygulamalarının, bakanlık çalışanları ve tarım sektörü paydaşları arasında değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen Bölgesel Ortak Akıl Toplantısı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in başkanlığında İzmir’de yapıldı. Toplantıya Çelik’in yanı sıra milletvekilleri, mülki idare amirleri, bakanlık merkez birimleri, üniversiteler, sektör temsilcileri ve üreticiler katıldı. Toplantıya İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Kütahya, Afyonkarahisar, Uşak ve Muğla’dan katılım sağlandı. Bir otelde gerçekleştirilen buluşmada Bakan Çelik, süt üreticilerinin yoğun ilgisi ve alkışlarıyla karşılandı. Tek tek alandaki üreticilerin stantlarını gezen Çelik, dondurma, peynir gibi yiyeceklerin tadına baktı. Çoban kepeği giyen Bakan Çelik’e ayrıca baston hediye edildi.
Konuşmasına şehitlere rahmet dileyerek başlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Son dönemde yaşananları hepimiz üzüntü ve ibretle izliyoruz. O gafillere, katillere sesleniyorum, şair, ‘Eş hele şu dağların üstündeki karı, ot değil onlar dedenin saçları’ diyor. Bu toprakların her karışı dedelerimizin kanlarıyla sulanmıştır. Topraktan fışkıran her filizi ot olarak görürseniz yanılırsınız diyor, o dedenizin saçlarıdır diyor. Böyle kutsal topraklar üzerinde yaşıyoruz. Boş hayal kurmayın. Bu topraklar sıradan topraklar değil. Yine aynı ecdadımız bu topraklara göz koyanlara karşı, ’Verilmeyecek şeyler vardır, şan, şeref, gibi Kars gibi, Ardahan gibi’ diyor. Ne Kars ne Ardahan verilir ne de bir çakıl taşı verilir. Bunu herkes böyle bilsin. 78 milyonun kaderi de birdir kederi de. Hem 78 milyon ile ekmeğimizi böleriz hem de dışarıdan gelenle paylaşırız. Ama herkesin kulağına küpe olsun asla ve asla vatanı böldürmeyiz.”
2023 ihracat hedeflerini gerçekleştirmek tarımsal üretim rakamların artırılması gerektiğine dikkat çeken Çelik, şunları söyledi: “Üç milyon hektar tarım alanı, 800 bin hektar mera var, kayıtlı 335 bin çiftçimiz var. Tarla üretiminin yüzde 15’i, sebze üretiminin yüzde 19, meyve üretiminin yüzde 22’si bu bölgemizde yetişir. Büyükbaş hayvanlarımızın yüzde 16’sı, küçükbaş hayvanlarımızın yüzde 12’si bu bölgede bulunuyor. Ege Bölgesi yalnız turizmle öne çıkan bölge değil aynı zamanda tarım ve hayvancılıkta da ön sıralarda yer almaktadır. Rakamlar olumlu ancak yeterli değil, 2023 hedefi için kol kola olmamız gerekiyor. Hedef olarak koyulan ihracatı gerçekleştirmemiz gerekiyor.”
GIDADA TEHLİKE ÇANLARI
Dünyada her gün derinleşen ekonomik krizler, sosyal sorunlar yaşandığını ifade eden Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanlığı bekleyen daha büyük tehlike var. O tehlike gıdaya erişimdir Bilim çevreleri ve ekonomistler diyorlar ki tehlikenin büyüğü henüz önümüze gelmedi. Petrol olmadan, cep telefonu olmadan, teknoloji olmadan yaşam olur. Ama gıda olmadan yaşamın olamayacağını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Elimizdeki veriler insanlığın geleceği açısından tehlike çanları çalındığını gösteriyor. Dünyada 7 milyar insanın 2 milyarı yoksul. 2050’de dünya nüfusu 10 milyar olacak. Şimdi 2 milyar yoksul olduğuna göre, bu rakam 4 milyara çıktığında oluşacak sosyal hadiseyi düşünmek gerekiyor."
Hastalıkların yüzde 15’inin yetersiz beslenmeden kaynaklandığını bilmek gerektiğini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Gıdadan mahrum 34 ülke var dünyada. Dünya Bankası direktörü diyor ki ‘savaşlar olacak ama önümüzdeki büyük savaşlar gıda ve tarım üzerinde gerçekleşeceği kesindir.’ Bu gidişatın yanlışlığı tarım arazilerini gerektiği gibi kullanamıyoruz. Her yıl dünyada 12 milyon hektar alan tarım dışı kalıyor. Türkiye’de ise 100 bin hektar alan üretim dışı kalıyor. Tarıma elverişli kullandığımız alan 20 milyon hektar. Gelecek nesiller toprağın ne olduğunu saksıda görecek. Bu şekilde sıkıntılı gidiş var. Onun için İzmir’den sesleniyorum. Çiftçilik güzel, hayvancılık güzel.”
“İKTİDAR MUHALEFET YOK BERABER KAYBEDİYORUZ”
Toprağa karşı acımasız davranıldığını kaydeden Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlık paranın bir şey olduğunu zannediyor. Para üzüm olduğu için meyve sebze olduğu için alacağımız şey olduğu için kıymetlidir. O alacağınız şeyler ortadan kalktıktan sonra paranın bir anlamı yok ki. Ancak yakılacak bir şeydir. Bu şekilde düşünülmelidir. Yapmamız gereken toprağa saygı göstermek. Toprak bize karşı çok saygılı. Yaşarken bizi besleyen toprak, öldüğünüz zamanda sizi temizleyecek yine toprak. Toprak karşı çok acımasız davranıyoruz. Buna hakkımızın olmadığını söylememek toprağa karşı haksızlık olur. Bir santim toprağın oluşması yüzyıllara bedel ama biz bir dakika içerisinde tarumar ediyoruz. Bu büyük bir cinayet. Son 30 yılda 4 milyon hektar toprak kaybetmişiz. İktidar muhalefet, yok hep beraber kaybediyoruz.”
BAKAN ÇELİK’TEN MÜJDELER
Tarım parsellerinin ölçeğinin küçük olduğunu ve bunun da verimlilik sorununu çıkardığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
“Bakanlık olarak çare, reform genel müdürlüğündeki toplulaştırma bölümünü müstakil hale döndüreceğiz. Tek işi toplulaştırma işi yapacak. Seri olarak bu temel meseleyi çözmek için toplulaştırmayı hızlı bir şekilde bitirmek istiyoruz. Parlamentoya yasal düzenlemeyi gönderiyoruz, Bu çalışmayı inşallah yürürlüğe koyacağız. İkinci sorun toprağın su ile buluşmasıdır. Su sorunu çözülmezse tarımın sorunu çözülmez. 8,5 hektar sulanacak arazimiz var ama şu an izlenebilir sulanabilir alan 3 milyon hektar. Suyu toprakla buluşturmak zorundayız."
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bir araya geldiklerini ve bunun takibini hazırlayarak düğmeye bastıklarını anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Havza bazlı üretim ve destek politikaları. Gelişen teknolojileri dikkate alarak imkanlarımızı ve verimlilik esaslı arazilerimizin kullanılması noktasına gelmemiz gerekiyor. Ne, ne zaman ekilmeli. Bu planlamayı yapmak zorundayız. Havza bazlı sistemin 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmesi noktasında teknik ekibimiz çalışıyor. Diğer alanımız destekleme. 78 milyarlık destek sağladık. Bu çok büyük bir rakam. Yalnız bu yıl 11.6 milyar TL tarımsal destek var. Her destek için ayrı başvuruyu kaldırıyoruz, tek başvuru ile süreci sürmesini sağlayacağız. Ödemeler de bir hasat bir ekim döneminde olacak. Böylece karmaşadan çıkılacak. Lisanlı depoculuk ve ürün ihtisas gelişimi üretimin nasıl satılacağının kararını bu depo vasıtasıyla kararını vermesi açısından lisanslı depoculuğa geçeceğiz.”
“ÇOBAN, SÜRÜ YÖNETİCİSİ OLMUŞ, KIZ VERMİYORLARMIŞ”
Çiftçiliğin emeklinin işi olarak görülmesi anlayışından çıkılması gerektiğini kaydeden Çelik, “Köylümüz kenara itildi kakıldı. Hayvancılıkla meşgul olmak ayıpmış gibi. Yav her öğlen, akşam yemeğinde et istiyorsun ya. Kim getirecek bunu? Ekmek, süt peynir istiyorum, kim yapacak bunu? En kutsal meslek en önemli meslek böyle biraz itip kakılıyor. Bizim arkadaşlar anlatıyor; Kendilerine ‘Çoban demiyorlarmış, sürü yöneticisi. Niye kız vermiyorlarmış. Bunları aşmamız gerekiyor” dedi.
“KASAPLARA YÜKSEK SÖYLEDİK Kİ ÜRETİCİ ZARAR GÖRMESİN”
Hayvancılıkta ithallikten kurtulunması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları söyledi: “400 bin tondan 1 milyon 150 bin tona geldik. Bunları nasıl çıkacağız. Ben mi yapacağım. Hep beraber çıkacağız. Bu coğrafyada 400 bin hayvanı niye ithal edelim? Etmemek için biz her türlü adımı attık. Et süt kurumunda 7 bin tonun üzerinde karkas etimiz var. Kasaplara diyoruz ki ‘buyurun size söz verdiğimiz gibi 23 TL et’ almıyor. Niye 22’nin peşinde. Biz bu et fiyatını ithal ediyoruz 15 lira verdik. 15 liraya et yeseniz, hayvancılık ne olacak zaman. O yüzden biz mümkün mertebe kasaplara yüksek değer belirledik ki üreticimiz zarar görmesin dedik. Biz her şeyi konuşacağız, her şeye açık olacağız. Bir şeye kapıları sonuna kadar kapacağız. İki yüzlülüğe, çifte standarda geçit vermeyeceğiz.”
SÜTTE ‘TEK YÜZLÜ-İKİ YÜZLÜ’ GÖNDERMESİ
Et süt kurumunun ilk kez sütte regilasyon görevini yerine getirdiğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2014 yılında bir fiyat belirmiş süt 1 lira 15 kuruş, tamam. Ne olduysa son dönemlerde bir hareketlilik 80’e, 75 kuruşa. Ne oluyor dediler sorunlar var. Savaş var, laktasyon dönemi süt fazla. 18 milyon 6 bin tona çıktı süt üretimiz, arttı. Sütün artması hayvan varlığının artması demektir. Süt 10 milyon tona inerse bitki hayvan varlığınız yok demektir. Ne yapacağız? Bize süt tozu desteği ver. Ne kadar olsun? 4 bin lira. Sonra dediler ki bakın tek yüzlülükten bahsediyorum. Tek yüzlü olursanız yüzünüz hiçbir zaman kızarmaz. Sivil toplum örgütlerine söylüyorum tek yüzlü olursanız yüzünüz kızarmaz. Bu şekilde fiyat belirlendi. Ton başına 4 bin 500 lira destek vereceğiz, tamam dediler. Bize başka tedbire ihtiyaç var deselerdi. Arada müteahhit koydular ve üretici mağdur oldu. Bu olmaz dedik. Hızlı bir şekilde et süt kurumunun devreye girmesini sağladık. Şu an bin 550 ton 7-8 gün içerisinde aldığımız sütün toplamı. Ne kadar alacaktık biz? Günde bin 600 ton. Bu müdahaleyle inşallah şartlar normalleşir. Eskisine, aslına döner.”
“BEN SANAYİCİYİM, MÜTEAHHİDİM KOYARIM YOK ARKADAŞ”
Sanayicilerin, üreticilerin vazgeçilmezler olduğunu ifade eden Çelik, her ikisinin arasındaki ilişkiyi bozacak argümanların ortaya konulmasının her tarafın zararına olacağını kaydetti.
Türkiye’nin hayvancılığını budamaya kimsenin hakkı olmadığını dile getiren Çelik, şunları söyledi: “A firması gider B firması gelir. A bakan gider B bakan gelir. Temel bu alanda atılacak adımların sağlıklı olup olmaması. ‘Ben sanayiciyim, ben müteahhidim koyarım’ yok arkadaş. Bin 449 işletme var. Bugün nereden ne kadar süt aldı kaç litre aldı, bu bizde kayıtlı. Bu yolla üreticiyi mağdur etmeye çalışan inananlar biz de oynayacağız. Biri bozdu mu işi bir firma, diğeri de rekabette zorlanıyor. Bu yanlışlarla uğraşmamız gerekiyor ki doğruyu yanlışa sürüklemesinler.”
Hayvan varlığı tespiti için idare sistem kurduklarını belirten Bakan Çelik, 81 ilde hayvan sayımının başladığını dile getirdi. Hayvan hastalıkları ile mücadeleyi sürdürdüklerini anlatan Çelik, hayvan nakil terminalleri kuracaklarını ve sağlıkla ilgili kontrollerinin bu terminallerde yapılacağını kaydetti.
BİRLİKLERE ‘MERKEZ BİRLİĞİ’ ÖNERİSİ
Birliklerin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini anlatan Faruk Çelik, şöyle konuştu: “Her birlik başka bir şey veriyor. Böyle sorun halledilmez. Bir merkez üreticiler birliği olsun. Bitkisel üreticiler birliği olsun, hayvansal üreticiler birliği işte iki birlik, onun altında süt birliği gibi, ne dersen de şube müdürleri olacak. Ankara’ya sorunları derli toplu getirecekler. Buraya geldiğimizde bir heyetle oturacağız. Derli toplu bir merkez birliği ile daha iyi olur. Bununla ilgili çalışma toplanıyor. Sizle görüşerek parlamentoya götüreceğiz. Üreticilerden birlikler para alıyor. Alacağınız 10-15 kuruş para için üreticilerle kötü oluyorsunuz. Yasada üreticinin görevini yazacağız, bununla ilgili parayı sana bakanlık verecek. Üreticinin alacağı para ne ise gidip bankadan helalinden alacak. Ama bazı birliklerin sorunları var. Bu sorunları değerlendiriyoruz. Kimse mağduriyet yaşamadan, birlikler de kendi aidatları kendileri alacak.”
“İŞİN İÇİNDE, ÇİLEYİ ÇEKEN LAZIM BİZE”
Birlik başkanlarının hayvancılığın, gıdanın ve tarımın içinde olması gerektiğini belirten Bakan Çelik, sözlerini şöyle noktaladı: “Süt var mı? Et var mı? Koyun var mı?’ diyorum, yok. Nesin sen, başkan. Koyunun, keçinin yanından geçmeyen başkan olmaz. Biz birlikleri meslek olarak görmüyoruz. Meslek alanı onlar. Hayvancılığa ne katkıda bulunabilir? Bu hizmet olamazsa orada oteller, paralar konuşur. İşin içinde olacaksın. Bunlara son vereceğiz. İşin içinden, dertli, çileyi çeken insanlar lazım bize. Masada olmayacağız, sahada tarlada olacağız.”
(İHA)