Van'da, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle yürütülen çalışmalarda, başta Urartu dönemine ait olmak üzere önemli bulgular gün yüzüne çıkarıldı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erkan Konyar başkanlığında, antropolog, arkeolog, sanat tarihçisi ve restoratörlerden oluşan 50 kişilik ekiple yürütülen kazı çalışmalarında bu yıl sona gelindi.
Kalenin kuzeyinde yer alan 1,5 kilometre uzunluğunda ve 500 metre genişliğindeki höyük alanında yürütülen kazılar sırasında ortaya çıkarılan, Urartu aristokrat kesiminin yaşadığı değerlendirilen yapılar, yeniden inşa edildi.
Orijinaline uygun olarak kerpiçlerle yeniden ayağa kaldırılan Urartuların en büyük yerleşim yeri, yürütülecek bazı çalışmaların ardından turizme kazandırılacak.
"Van bölgenin metropollerinden biriydi"
Doç. Dr. Konyar,, altyapı sistemleri, oda boyutları, genel plan anlayışı ve metrekarelerindeki standartların, buradaki yapıların devlet eliyle yapıldığını gösterdiğini söyledi.
Yapıların düzgün ve standart inşa edildiğini anlatan Konyar, şu bilgileri verdi:
"Bu yapılar o dönemin vatandaşları tarafından yapılmış olsaydı, çok daha karmaşık bir yapılanma görecektik. Ancak burada standart planlı, 450-500 metrekare alana yayılan, 12 oda, orta salonlar ve bu salonlarla ilişkili tandır evleri, atölyeler ve kilerler var. Burası çok büyük bir alan. Van, bundan 2 bin 700 yıl önce de sivil yerleşme noktasında bölgenin metropollerinden biriydi. Bazı bilim adamları o tarihte Van'da 50 bin kişinin yaşadığını söylüyor."
"Burada aristokratların yaşadığına dair birçok şey var"
Höyükte devlet tarafından bir sivil yerleşme modelinin uygulandığını ifade eden Konyar, Urartuların tek kompleks şeklinde büyük yapılar inşa ettiklerini belirtti.
Bu alanın kamusal bir bölge olarak kullanıldığını değerlendirdiklerini kaydeden Konyar, "Burada Urartu aristokratlarının yaşadığına dair birçok şey var. Çivi sayılı tabletler, birçok mühür, kemer parçaları, tunçtan bilezikler, boya bezemeli alanlar bulundu. 100 metrekareyi bulan tek sütunlu salonlar ortaya çıkarıldı. Bütün bunlar, burada yaşayanların katip ya da aristokrat olduğunu gösteriyor." diye konuştu.
"Orijinal dokuya zarar vermeden yaptık"
Konyar, orijinaline uygun inşa edilen yapıların turizme hizmet edeceğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"İlk aşamada pasif koruma uygulamaları ürettik. Pasif uygulamayı orijinal dokuya zarar vermeden yaptık. Orijinal doku ile yeni arasında net bir fark bıraktık. İki türlü kerpiç kullandık. Urartuların kullandığı 50 santimetre genişliğinde, 50 santimetre uzunluğunda kerpiçler kullandık. Eski ile yeni arasındaki farkın anlaşılması için de 25 santimetre boyunda kerpiçler kullandık."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com