ANKARA - TEVFİK DURUL
Çin Modern Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Güvenlik ve Silahların Kontrolü Araştırmaları Daire Başkanı Prof. Dr. Li Vey, ABD'nin İran'a yönelik ikinci tur yaptırımları, Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme kararı ve Dünya Ticaret Örgütünden ayrılma tehdidi gibi gelişmelere dikkati çekerek, "Uluslararası toplum, ABD'nin küresel konularda kendi menfaatleri uğruna aldığı rastgele kararları masaya yatırıp ABD'nin dünyanın geleceğindeki yerini sorgulamalıdır." dedi.
Çin hükümetine iç ve dış politika konularında doğrudan danışmanlık görevini yürüten kurumun yetkilisi Li, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İran Nükleer Anlaşması'nın, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde uluslararası kamuoyunun ortak kabulünü kazanmış bir anlaşma olduğunu anımsatan Li, "ABD, İran bu anlaşmayı ihlal eden bir eylemde bulunmadığı halde İran Nükleer Anlaşması'nı tek taraflı iptal ediyor. Bu, açık şekilde uluslararası düzene zarar vermektir." diye konuştu.
Li, ABD'nin uluslararası kamuoyunun ortak kabulünü kazanmış bir anlaşmadan çekildiğinin altını çizerek, "Bu da onların 'Yeter ki ABD iyi olsun. Dünyanın geri kalanında kaos hakim olsa da umurumuzda olmaz.' yönündeki tavrını ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.
ABD dolarının hegemonyasıİran'a yönelik ikinci tur yaptırımların, "ABD'nin küresel meselelere bakışına uzun süredir hakim olan pragmatizm ve egoizminin radikal bir uygulaması" olduğunu belirten Li, şöyle devam etti:
"ABD, dünyadaki tek süper güç. ABD dolarının dünya finans alanındaki hegemonyasını göz önünde bulundurursak ABD'nin bu yaptırımları, İran ile normal ekonomik ve ticari ilişkisi olan çok sayıda ülkeyi olumsuz etkileyecek. Enerji ve güvenlik alanları başta olmak üzere uluslararası kamuoyu olumsuz etkilenecek. İran'ın ülke içindeki ekonomik krizini tetikleyebilir. Bu da İran'daki toplum düzeninde kaos ve kargaşaya yol açabilir. ABD'nin yeni tur yaptırım kararının son derece sorumsuz, son derece bencilce olduğunu ve uluslararası kamuoyunun ortak menfaatlerine son derece aykırı olduğunu düşünüyoruz."
Li, uluslararası ticaretin ABD dolarının hegemonyası altında olduğuna işaret ederek, "ABD diyor ki, 'İran ile alışveriş yaparsan sana da yaptırım uygularım.' İşte tam bu noktada, artık uluslararası toplumun ABD'nin dünyada oynadığı rolü sorgulamasının zamanı gelmiştir. ABD, hala eski ABD mi? ABD değişti. ABD artık uluslararası düzenin koruyucusu değil, uluslararası düzenin sabotajcısıdır." şeklinde konuştu.
"Uluslararası toplum iş birliğini artırmalı"ABD'nin Dünya Ticaret Örgütünden ayrılma tehdidi, Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme kararı gibi konuların bunun kanıtı olduğunu savunan Li, "Uluslararası toplum, buna nasıl karşılık vermelidir? Uluslararası toplum, ABD'nin küresel konularda kendi menfaatleri uğruna aldığı rastgele kararları masaya yatırıp bu ülkenin dünyanın geleceğindeki yerini sorgulamalıdır. Uluslararası toplum iş birliğini artırmalı. Daha çok taraflı bir ticari ve finansal düzen için çalışmalı." dedi.
Li, ABD ile İran arasındaki anlaşmazlıkların, dünyadaki diğer ülkeleri etkilememesi gerektiğine dikkati çekerek, bu anlaşmazlıkların İran halkının refah ve huzurunu da etkilememesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası anlaşmaların bağlayıcılık ilkesine işaret eden Li, "ABD bu tür tek taraflı iptaller yaparak uluslararası toplum gözünde kredisini yitiriyor. Güvenmediğiniz bir ülkeyle nasıl sağlıklı ilişkiler yürütebilirsiniz? Verdiği sözde durmayan ülkelerle nasıl uzun vadeli iş birlikleri geliştirebilirsiniz? Diğer ülkeler ABD'nin zararlarından ortak paylaştığımız uluslararası düzeni nasıl koruyacaklarını düşünmeli ve bunun için iş birliğini artırmalı." diye konuştu.
Kaşıkçı cinayetiLi Vey, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin Çin ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri etkilemeyeceği görüşünü paylaşarak, Çin'in dış politikasını tek bir olay üzerine kurgulamayacağını savundu.
Pekin yönetiminin uluslararası ilişkileri adalet ve eşitlik prensibiyle ele aldığını savunan Li, küresel sorunlarda tutarlı tavır takınılmasının önemine işaret etti.
Li, bu alanda Washington yönetiminin kendi menfaatleri uğruna aynı nitelikteki olaylara farklı standartlar uyguladığı eleştirisini yaparken, "ABD, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayında konuyu tüm yönleriyle ve doğru şekilde ele almadı. ABD, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayındaki tavrıyla asıl derdinin insan hakları olmadığını ortaya koymuştur. İnsan hakları ABD için sadece kendi hoşuna gitmeyen ülkeleri baskılamak için kullandığı bir araçtır." ifadesini kullandı.
Guatemala hapishanesi, 2. Körfez Savaşı ve ABD'nin ülke içindeki insan hakları tablosu gibi konuları buna örnek gösteren Li, "ABD, kendi müttefikinin işlediği insan hakları ihlaliyle gerçek manada sınav verirken ayrı bir standart uyguluyor. Bu da onların kendi menfaatlerini uluslararası toplumun önüne koyduğunu gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com