USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Uluslararası koalisyonların ve terör örgütlerinin yeni mücadele alanı: Sahel bölgesi

Batı Afrika'dan Kızıldeniz'e kadar uzanan 3 milyon kilometrekarelik Sahel bölgesi, yaklaşık 10 yıldır çeşitli yabancı misyonlara karşın terör gruplarının saldırılarının hedefi oluyor

Uluslararası koalisyonların ve terör örgütlerinin yeni mücadele alanı: Sahel bölgesi
15-08-2022 11:28
Google News
Dakar

Batı Afrika'da Atlantik Okyanusu'nun kıyısındaki Senegal ile başlayan Sahel kuşağı, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Çad ve Kızıldeniz'e komşu Sudan sınırlarında sona eriyor.

Yaklaşık 10 yıl önce patlak veren güvenlik krizi nedeniyle bugün Sahel dendiğinde akla ilk silahlı terörist grupların saldırıları geliyor.

El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplar Mali, Nijer ve Burkina Faso'nun paylaştığı ve "Liptako Gourma" adı verilen sınır hattında her yıl yüzlerce kişinin ölümüne neden olan saldırılar düzenliyor.

Terör örgütleri, uyuşturucu, silah, akaryakıt kaçakçılığı gibi yasa dışı yollardan elde ettiği ciddi gelirlerle faaliyetlerini her geçen gün artırıyor.

Dünyanın en yoksul ülkelerinden kabul edilen Nijer, Mali ve Burkina Faso ise darbeler ve iç karışıklıklar gibi nedenlerle ordularına yeterli bütçeyi ve ekipmanı sağlayamıyor, bu örgütlerle mücadelede yetersiz kalıyor.

Teröristler şehirlerden kırsala ilerledi

Sahel'de terörizmin tarihi Cezayir İç Savaşı'na (1991-20002) kadar dayanıyor.

Bölgeyi "terörün Afrika'daki merkez üssü" haline getiren süreç ise Libya'daki Muammer Kaddafi rejiminin 2011'de devrilmesiyle başladı.

Kaddafi'nin devrilmesiyle Mali'ye dönen isyancı Tevarik (Touareg) gruplar, 2012'de ülkenin kuzeyinin kontrolünü ele geçirdi.

Mali yönetiminin Fransa'dan yardım istemesi üzerine bölgede 2013'te başlatılan Serval operasyonu, isyancı silahlı grupların kuzey kentlerindeki kontrolünü zayıflattı.

Silahlı gruplar kuzeyin kontrolünü kaybetse de tamamen sahadan çekilmedi ve kırsal kesimlere dağılarak varlıklarını sürdürmeyi başardı.

Fransız Serval Operasyonu kağıt üzerinde başarılı olsa da silahlı gruplar bu sefer büyük şehirlerde değil, Mali'nin yanı sıra Nijer ve Burkina Faso'nun "ihmal edilmiş" bölgelerinde dağınık gruplar halinde yeniden örgütlenmeye başladı.

Kırsal kesimlerdeki yatırım eksikliği ve bölge halkının kendisini yalnız hissetmesi de bu grupların varlığını daha rahat sürdürmesine neden oldu.

Terörist grupların, kendilerinin devlet tarafından ihmal edildiğini düşünen etnik gruplara yanaşarak istihdamını bu gruplar arasından yapması da örgütlerin her geçen gün güçlenmesini sağlayan nedenlerin başında geliyor.

Etnik grupların kendi içlerindeki anlaşmazlıkları da yine terör örgütlerinin işine yarıyor.

Mali ve Burkina Faso'da yaşanan askeri darbeler, kıdemli askerlerin saha yerine ülke yönetiminde olması, ordudaki personel ve ekipman eksikliği gibi nedenler yüzünden terörle mücadelede yerel çözümler de yetersiz kalıyor.

Teker teker sonlanan uluslararası ve bölgesel operasyonlar

Sahel bölgesinde 2012'den bu yana hem uluslararası hem bölgesel çeşitli operasyon ve misyonlar terörle mücadele etmeye çalışıyor.

Büyük bir kısmı Mali'de konuşlu bu operasyon ve misyonlar, 2020'de başa gelen cunta yönetimiyle yaşanan sorunlar nedeniyle teker teker ülkeden ayrılıyor.

İsmini Batı Afrika'da ve Sahel'de yaşayan özel bir kedi türünden alan ve 2013'te başlayan Serval Operasyonu, yerini 2014'te çölde rüzgarın etkisiyle oluşan kum tepeleri anlamına gelen Barkhane Operasyonu'na bıraktı.

Barkhane kapsamında Mali'nin yanı sıra Nijer ve Çad'da toplam 5 bin 500 asker konuşlandırıldı.

Bölge ülkeleri Moritanya ve Burkina Faso'nun destek verdiği Barkhane, Cezayir savaşından sonra Fransa'nın toprakları dışında sürdürdüğü en uzun askeri operasyon oldu.

Fransa, Bamako yönetimi ile yaşanan krizler nedeniyle yıl sonuna kadar Barkhane Operasyonu'nu Mali'de sonlandıracak.

MINUSMA güç kaybediyor

Öte yandan Avrupa Görev Gücü olarak da bilinen ve 2020'de kurulan Takuba Görev Gücü de 30 Haziran'da Mali'deki operasyonlarına son verdi.

Ülkede halen Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) görev yapsa da Batılı ülkeler, cunta yönetiminin sert açıklamaları nedeniyle misyondan personelini çekmeye başladı.

Mali'nin kuzey ve iç kesimlerinde konuşlu MINUSMA'da, Ermenistan'dan Zambiya'ya 61 ülkeden 15 binden fazla asker ve polis görev yapıyor.

Yıl başında İsveç, askerlerini çekeceğini duyurmuş, Norveç ise öngörüldüğünün aksine İsveç ile yaşanan kriz nedeniyle personel göndermeyeceklerini açıklamıştı.

Son olarak Almanya da geçen hafta misyona katkısını bir süreliğine askıya aldığını duyurmuştu.

Nisanda da Avrupa Birliği, Mali'deki eğitim misyonlarını askıya almıştı.

Mali, mayıs ayında Sahel'de terörle mücadeleyi hedefleyen ve bölge ülkelerinden oluşan G5 Sahel Gücü'nden çekilmişti.

Hedef Gine Körfezi ve Senegal

Tüm bu askeri misyon ve operasyonlara karşın terörist gruplar Sahel'deki varlığını sürdürmeye ve kendilerine yeni alanlar açmaya devam ediyor.

El Kaide ve DEAŞ bağlantılı örgütlerin bir süredir Gine Körfezi'ne ilerlemek istediği biliniyor.

Terörist gruplar, Gine Körfezi'nde yer alan Fildişi Sahili, Benin ve Togo'ya ilerleyerek deniz erişimine sahip olmak istiyor.

Bu kapsamda, Benin ve Togo yıl başından bu yana en az 4 terör saldırısının hedefi olmuş, Togo'nun Burkina Faso sınırında da olağanüstü hal ilan edilmişti.

Nüfusun yüzde 70'inin kıyı kentlerinde yaşadığı Senegal de deniz erişimi arayan terörist gruplar için oldukça stratejik başka bir konum olarak öne çıkıyor.

Senegal, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası birçok kurumun Batı Afrika ofisine ev sahipliği yapıyor, bu özelliğiyle de aşırıcı gruplar için "sofistike bir hedef" olarak değerlendiriliyor.

Sufizm öğretilerinin ağır bastığı İslam anlayışı ve bu anlayışı temel alan tarikatlarıyla Senegal'de, aşırıcı unsurlara neredeyse hiç rastlanmıyor.

Buna karşın terörist grupların bir süredir kırsal kesimden gençleri toplayarak Mali ve Nijerya'da çeşitli "eğitimler" verdiği ve "zamanı geldiğinde" bu gençleri Senegal'e geri yollayacağı da ifade ediliyor.

Terör saldırılarının neredeyse yarısı Sahra Altı Afrika'da yaşandı

Global Terörizm İndeks 2022 verilerine göre, geçen yıl dünyadaki terör saldırılarının yüzde 48'i Sahra Altı Afrika'da gerçekleşti. Sahel ise dünyada ölümcül terör saldırılarının en çok arttığı bölge oldu.

DEAŞ, dünyanın en ölümcül terör örgütü olarak kayda geçti ve Nijer'de DEAŞ bağlantılı grupların her saldırısında en az 15 kişi öldü.

2007'de dünyadaki terör saldırılarının kurbanlarından yalnızca yüzde 1'i Sahel'de bulunurken 2021'de bu rakam yüzde 35'e yükseldi.

Burkina Faso'da geçen yıl 732, Mali'de 574 ve Nijer'de 588 kişi terör saldırıları yüzünden hayatını kaybetti.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ