USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

"Türkiye’nin Suriye’de barışı sağlamak için bir planı var"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York Times gazetesi için kaleme aldığı makalede Suriye’de uzun vadeli barış ve istikrara katkı sunacak kapsamlı bir stratejinin Türkiye’nin liderliğiyle gerçekleşeceğini belirterek, “NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, bu görevi yerine getirme gücü ve kararlılığı olan tek ülke konumundadır” dedi.

"Türkiye’nin Suriye’de barışı sağlamak için bir planı var"
08-01-2019 03:07
Google News

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York Times gazetesi için kaleme aldığı makalede Suriye’de uzun vadeli barış ve istikrara katkı sunacak kapsamlı bir stratejinin Türkiye’nin liderliğiyle gerçekleşeceğini belirterek, “NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, bu görevi yerine getirme gücü ve kararlılığı olan tek ülke konumundadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan The New York Times (NYT) gazetesi için “Türkiye’nin Suriye’de barışı sağlamak için bir planı var” başlıklı bir makale kaleme aldı. Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye’de barışı sağlamak için bir planı var” başlıklı makalesinde, Suriye’de uzun vadeli barış ve istikrara katkı sunacak kapsamlı bir stratejinin Türkiye’nin liderliği yoluyla sağlanabileceğini anlattı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararı alarak doğru bir adım attığını aktaran Erdoğan, “ABD’nin, uluslararası toplumun ve Suriye halkının çıkarlarının korunabilmesi için çekilmenin dikkatlice planlanması ve doğru ortaklarla işbirliği içerisinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, bu görevi yerine getirme gücü ve kararlılığı olan tek ülke konumundadır. Türkiye, 2016 yılında Suriye’deki DEAŞ tehdidiyle mücadele etmek için muharip kara unsurlarını sahaya süren ilk ülke oldu. Düzenlediğimiz harekâtla örgütün NATO sınırlarına erişimini ortadan kaldırdık; Türkiye ve Avrupa’da terör saldırıları düzenleme kabiliyetlerine ciddi zarar verdik” ifadelerini kullandı.

Uluslararası koalisyonun Rakka ve Musul’a düzenlediği operasyonlarda sivil kayıpları tamamen veya çoğunlukla göz ardı eden hava saldırılarına dayanan bir yol izlediğini kaydeden Erdoğan, yazısında şunların altını çizdi:

“Bunun aksine Türk askeri ve Özgür Suriye Ordusu’na bağlı savaşçılar, DEAŞ terör örgütünün kalelerinden biri olan El Bab’da ev ev dolaşarak teröristleri bölgeden çıkardı. Bu yaklaşımımız şehrin altyapısını büyük ölçüde korurken, hayatın birkaç gün içerisinde normale dönmesini mümkün kıldı. Bugün çocuklar okullarına gidiyor, Türkiye’nin kurduğu bir hastanede hastalar tedavi oluyor ve bölgede hayata geçirilen yeni projeler sayesinde istihdam imkanları artırılarak yerel ekonomi canlandırılıyor. Esasen terörün ilacı, işte bu istikrar ortamıdır. Türk milleti, şiddete varan aşırıcılık tehdidini iyi tanıdığı için Türkiye Cumhuriyeti olarak DEAŞ ve Suriye’deki diğer terör örgütleriyle mücadele konusunda kesin bir kararlılık içerisindeyiz. Nitekim başbakanlık görevine geldiğim 2003 yılında, El Kaide terör örgütü tarafından düzenlenen koordineli saldırılarda çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Daha yakın geçmişte, DEAŞ terör örgütü üyeleri, vatandaşlarımızı, yaşam tarzımızı ve medeniyetimizin temsil ettiği kapsayıcı, kuşatıcı ve ılımlı dünya görüşünü hedef aldı. Birkaç yıl önce bu terör örgütü şahsımdan ‘tağut’ diye bahsetti. Biz aynı dehşeti, teröristler Suriye ve Irak’ta kendilerini hedef aldığı zaman Türkiye’ye sığınan binlerce Hıristiyan ve Yezidi’nin gözlerinde gördük. Bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum: Zafer asla teröristlerin olmayacak. Türkiye hem kendi güvenliği hem de uluslararası toplumun iyiliği için atması gereken tüm adımları atmaya devam edecek.”

“RADİKALLEŞMENİN TEMELİNDE YATAN SEBEPLERİ ORTADAN KALDIRACAK KAPSAMLI BİR STRATEJİYİ HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUZ”

Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün askeri anlamda Suriye’de yenilgiye uğradığını, ancak bazı dış güçlerin örgütün kalıntılarını bahane ederek Suriye’nin iç işlerine karışması ihtimalinden derin endişe duyulduğunu aktararak, “Teröristlere karşı elde edilen askeri başarı, ancak bir ilk adım olarak görülmelidir. DEAŞ terör örgütünün doğduğu yer olan Irak’tan alınması gereken ders, zamanından önce ilan edilen zaferlerin ve bunların neden olduğu sorumsuzca davranışların çözdüklerinden daha büyük sorunlar yaratacağıdır. Uluslararası toplum, bugün aynı hatayı tekrarlama lüksüne sahip değildir. Türkiye olarak radikalleşmenin temelinde yatan sebepleri ortadan kaldıracak kapsamlı bir stratejiyi hayata geçirmek istiyoruz. Suriye halkının kendilerini yöneticilerden kopuk hissetmemesini, yerel halkın mağduriyetlerinin terör örgütleri tarafından suistimal edilmemesini ve herkesin istikrarlı bir geleceğe inanmasını sağlamak arzusundayız” açıklamasında bulundu.

“ANCAK TÜM KESİMLERİ BİR ARAYA GETİREN BİR YAPI, SURİYE VATANDAŞLARININ TAMAMINA HİZMET EDEREK, ÜLKENİN MUHTELİF KISIMLARINA DÜZEN VE ASAYİŞ GETİREBİLECEKTİR”

Atılması gereken ilk adımın Suriye toplumunun tüm kesimlerinden savaşçıları kapsayan bir istikrar gücü kurulması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazısına şu şekilde devam etti:

“Ancak tüm kesimleri bir araya getiren bir yapı, Suriye vatandaşlarının tamamına hizmet ederek, ülkenin muhtelif kısımlarına düzen ve asayiş getirebilecektir. Bu vesileyle bizim Suriye Kürtleriyle herhangi bir sorunumuz olmadığını ifade etmek istiyorum. Savaş koşullarında birçok genç Suriyelinin seçenekleri olmadığı için Türkiye ve ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG saflarına katıldığını biliyoruz. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre YPG militanları, çocukları silah altına alarak uluslararası hukuku ihlal etmiştir. ABD’nin Suriye’den çekilmesi sonrasında derinlemesine bir tahkikat yaparak çocuk savaşçıları yeniden aileleriyle buluşturacak, terör örgütleriyle bağlantısı olmayan tüm savaşçıları yeni kurulacak istikrar gücüne dahil edeceğiz. Bir başka önceliğimiz ise tüm kesimlerin yeterli siyasi temsilinin sağlanmasıdır. Türkiye’nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare edilecektir. Terör örgütleriyle bağlantısı olmayan herkes, yerel yönetimlerde kendi toplumlarını temsil etme hakkına sahip olacaktır. Suriye’nin kuzeyinde nüfusunun çoğunluğu Kürt olarak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır. Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir. Türkiye, bu süreçte tüm adımlarını dost ve müttefik ülkelerle işbirliği ve eş güdüm içerisinde atmak arzusundadır. Cenevre ve Astana süreçlerinin içerisinde bulunan bir ülke olarak hem ABD hem de Rusya’yla eş zamanlı olarak çalışabilen tek paydaş konumunda bulunuyoruz. Bu ortaklıklar temelinde Suriye’deki meseleyi halledeceğiz. İslam dini ve dünyanın her yerindeki Müslümanların düşmanı olan DEAŞ terör örgütünü bitirmek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmek için tüm tarafların güç birliği yapmasının zamanı gelmiştir. Türkiye, tarihin bu en kritik döneminde elini taşın altına koymaktadır. Bu süreçte uluslararası toplumun, destekçimiz olacağına inanıyoruz.”

(Caner Ünver /İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ