USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

'Türkiye'nin önündeki en büyük tehlike kara propaganda'

İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ünver Noi, Zeytin Dalı Harekatı hakkında, Türkiye'nin önündeki en büyük tehlikenin kara propaganda olduğunu ifade etti.

'Türkiye'nin önündeki en büyük tehlike kara propaganda'
27-03-2018 20:17
Google News

İSTANBUL - Gülsüm İncekaya

İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, Türkiye'nin terör örgütlerine karşı Afrin'de yürüttüğü operasyonda elde ettiği zafere, "DEAŞ'la mücadelede dikkat dağıttığı" bahanesiyle gölge düşürülmeye çalışıldığını belirterek, "Türkiye'nin mücadelesini her tür terör örgütüne karşı yaptığını, PYD/YPG ile mücadelenin DEAŞ ile mücadeleye engel teşkil etmediğini ve Zeytin Dalı Operasyonu'nun bölgenin öz yönetimini, refahını, güvenliğini sağlayacağı üzerine vurgu yapması gerekiyor." dedi.

ABD, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin ve batılı basın yayın organlarının Zeytin Dalı Operasyonu'na yönelik kara propaganda çabalarını AA muhabirine değerlendiren Doç. Dr. Noi, Türkiye'nin her platformda teröre karşı kendini müdafaa hakkını kullandığını ifade etmesi gerektiğini söyledi.

Aylin Ünver Noi, Zeytin Dalı Operasyonu'nun sadece Türkiye'nin bekası, toprak bütünlüğü için değil, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına da yönelik olduğuna dikkat çekerek, bunun sürekli dile getirilmesi gerektiğini vurguladı.

TSK'nin sınır ötesi operasyonlarına yönelik kara propagandanın hem devlet düzeyinde hem de medya ve diğer kuruluşlar aracılığıyla devam ettiğini kaydeden Noi, "Afrin'e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı öncelikle çok başarılı bir operasyondu. Bundan sonraki süreç de bir o kadar önemli çünkü bölgenin güvenliğinin ve istikrarının sağlanması, bölgede öz denetimin ciddi anlamda gerçekleştirilmesi, sonraki sürecin başarısını belirleyecek bir konu." dedi.

Ünver, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarını uluslararası anlaşmalara uygun olarak gerçekleştirdiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

"Sürecin başından beri, Türkiye'nin argümanı şuydu; 'Biz BM'nin 51. maddesinde kaynaklanan meşru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz. Burada terörle mücadele ediyoruz. Kendi bekamız için, kendi toprak bütünlüğümüzü korumak için bu müdahaleyi yapmak zorunda kaldık. 'Türkiye bunu bu şekilde açıklarken bu operasyon Suriye tarafından kendi topraklarına ve egemenlik haklarına müdahale ve işgal olarak yorumlandı. Zaten geçmişte Suriye'nin PYD/YPG unsurlarını zaman zaman kullandığını ve birlikte hareket ettiğini de biliyoruz. Dolayısıyla bu açıdan değerlendirdiğimizde Afrin'de rejim muhaliflerinin kazanması, PYD unsurlarının oradan çıkarılması şu anda o konuda bir kazanımı gösteriyor. Ama sürekliliği konusu için bir şey söylemek içinse erken."

"Türkiye'nin kendini müdafaa hakkını kullandığını ifade etmesi gerekiyor"

Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, Sincar bölgesindeki PKK unsurlarını temizlemek için Türkiye ile Bağdat hükümetinin ortak bir operasyon başlatmasının gündemde olduğuna da dikkati çekerek, bölgede ciddi anlamda gelişmeler olacağını belirtti.

Türkiye'nin bu süreçte çok ciddi bir diplomasi ve stratejik bir kararla hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Ünver, "Tabi burada kara propaganda unsurları da var. Bundan birkaç gün önce Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dışişleri Bakanı'nın şöyle bir açıklaması oldu: 'Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı operasyon Araplar'a tehdittir.' Bu açıklamada Türkiye'yi bir tehdit unsuruymuş gibi ortaya koyma durumu söz konusu. Bu söylem daha önce İran'a karşı da sarf ediliyordu. Bunu da Türkiye'nin ciddi olarak ele alması, her defasında teröre karşı kendini müdafaa hakkını kullandığını ifade etmesi gerekiyor." diye konuştu.

Aylin Ünver Noi, ABD'den yapılan değerlendirmelere değinerek, şöyle devam etti:

"En son ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Türkiye'nin, PYD'nin DEAŞ'a yönelik operasyonunda dikkat dağıttığı yönünde açıklama yaptı. Mücadelenin DEAŞ'a yönelik olması gerektiğini dolayısıyla bu dikkat dağıtmanın bu mücadeleye engel teşkil ettiği söyleniyor. Başka yayın organlarında ise DEAŞ'ın orada tekrar yapılanacağı üzerine birtakım iddialar var. Türkiye'nin mücadelesini her tür terör örgütüne karşı yaptığını, PYD/YPG ile mücadelenin DEAŞ ile mücadeleye engel teşkil etmediğini ve Zeytin Dalı Operasyonu'nun bölgenin öz yönetimini, refahını, güvenliğini sağlayacağı üzerine vurgu yapması gerekiyor.

Bununla beraber sivillerle ilgili iddialar da var. Geçenlerde yağmalama olayları gündeme geldi. Özellikle yağmalama haberleri sonrası Türkiye'nin bu haberleri ciddiye aldığını söylemesi ve tedbirler alması oldukça önemliydi. Sosyal medyaya yansıyan iddiaların gerçek olup olmadığına bakan 'teyid.org' adında bir site var. İnternette daha önce başka yerlerde yaşanmış trajik olayları, Afrin'de olmuş gibi gösteren haberlerin gerçek olmadığını göstermek için de kullanıldı bu site. Maalesef bu tip olaylar çok oluyor. Bundan sonraki süreçte Türkiye'nin çok dikkatli olması gerekiyor."

"Uluslararası toplumun desteği sağlanmalı"

Doç. Dr. Aylin Ünver, Türkiye'nin çok yönlü bir diplomasi sürdürmesi ve aynı zamanda başarılı bir kamu diplomasisi yürütmesi gerektiğine temas ederek, bu çalışmaların, operasyon sonrası uluslararası toplumun desteğini sağlamak açısından önemli olduğunu kaydetti.

Noi, mayıs ayında yapılacak Irak seçimlerinin bölgenin geleceği açısından büyük önem taşıdığını bu yüzden birçok ülkenin gelişmeleri yakından takip ettiğini ifade etti.

Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, Türkiye-Rusya ve İran'ın belli konularda ortak hareket ettiğini ancak Esed'in gitmesi ya da kalması konusunda çok net fikir ayrılıkları olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye başından beri rejim muhaliflerini destekliyor, diğer taraftan İran ve Rusya, Suriye rejimini destekliyor. Esed'in kalması ve geçişin de onunla sağlanmasından yana bir tavır takınıyor. Zaten tıkanan nokta bu. Afrin operasyonuyla ÖSO veya rejim muhaliflerinin eli güçlenmiş oldu. Çünkü sonuçta bir de seçim yapılacak. Bu seçimde muhaliflerin ne kadar başarılı olma şansı var, bilmiyoruz. Bunu da ilerleyen zamanda göreceğiz. Menbiç'ten de Amerika'nın çekilmeyeceği bir süre daha kalacağı sinyalleri geliyor. PYD-YPG ile mücadele kapsamında Menbiç operasyonu Afrin sonrası için gündeme getirilmişti.

Tillerson'ın görevden alınması sonrasında, yeni Dışişleri Bakanı Sözcüsü Menbiç konusunda bir anlaşmanın olmadığı yönünde açıklamalarda bulundu. Menbiç operasyonu görüşmelerin gidişatına bakılarak karar verilecek gibi gözüküyor. O sebeple bununla ilgili bir şey söylemek için çok erken."

"ABD Irak'ta zemin kaybetmekten korkuyor"

Doç. Dr. Aylin Ünver, Amerika'nın Irak'ta zemin kaybetme korkusu yaşadığını ve İran'ın orada güçlenmesinden rahatsızlık duyduğunu savunarak, Kuveyt'te düzenlenen "Irak'ın yeniden yapılandırılması" toplantısına İran'ın davet edilmediğini hatırlattı.

ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Pompeo'nun İran konusunda oldukça sert bir duruşu olduğuna dikkati çeken Noi, "Pompeo, Başkan Trump'a daha yakın duruş sergiliyor. Pompeo'nun İran konusunda çok şahin bir duruşu var. İran'ı terör devleti olarak nitelendiriyor. İran'la yapılan hiçbir anlaşmayı da tasvip etmiyor, bu kesin. Pompeo, ayrıca İsrail konusunda da Trump'a yakın bir duruşu var. Dolayısıyla Türkiye'nin özellikle İran ve İsrail ile ilişkileri ABD ile ilişkilerinde de daha belirleyici bir rol oynayacağa benziyor." diye konuştu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ