Türkiye, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de vatandaşı olduğu Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda vahşice katledilmesinin ardından uluslararası hukukun kendisine verdiği sorumluluk çerçevesinde cinayetin aydınlatılması ve faillerin bulunması için yoğun çaba gösterdi. Türkiye aynı zamanda cinayetin unutulmaması ve uluslararası alanda gündemde tutulması için birçok diplomatik girişimde bulundu.
Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayına Suudi Arabistan'la ikili ilişkiler açısından değil, işlenen suçun aydınlatılması sorumluluğuyla yaklaşan Türkiye, cinayetin aydınlatılması için sürdürdüğü adli ve güvenlik alanındaki çalışmalarının yanı sıra uluslararası arenada yoğun çaba sarf etti.
Savcılığın cinayet günü hızlıca harekete geçerek soruşturma başlatmasının ardından, Dışişleri Bakanlığı, 4 Ekim'de Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi Velid Bin Abdulkerim el-Hireyci'yi bakanlığa çağırarak Kaşıkçı'nın akıbeti konusunda izahat istedi.
Suudi tarafının harekete geçmemesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim'de yaptığı ilk kapsamlı açıklamasında, "Takibindeyim, kovalıyorum, buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya bizler bildireceğiz." ifadelerini kullandı.
Aynı gün Dışişleri Bakanlığı, Suudi Büyükelçiyi ikinci kez bakanlığa çağırarak izahat talebini yineledi ve olayın ivedilikle aydınlatılmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kaşıkçı olayına ilişkin çıkışı dünya kamuoyunu harekete geçirdi. Dış basın ve özellikle Batılı ülkelerin yetkilileri, Kaşıkçı olayını sorgulamaya başladı. Cinayeti takip eden günlerde birçok ülkeden arka arkaya açıklamalar geldi.
İngiltere, Almanya ve Fransa'nın ortak bildirisinde, "Suudi soruşturmasında şimdiye dek sunulan hipotezlerin inandırıcı olması için olgularla desteklenmesi gerekiyor. Gerçeğin kapsamlı, saydam ve inanılır bir şekilde ortaya çıkarılması için çaba gösterilmesine yönelik ihtiyacın ve beklentinin altını çiziyoruz." ifadelerine yer verildi.
Kaşıkçı hadisesine ilişkin peş peşe açıklamalar sürerken, bir yandan da Türk yetkililerin yürüttüğü telefon diplomasisi devam etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda aralarında ABD Başkanı Donald Trump, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in de olduğu bazı devlet ve hükümet başkanları ve birçok yetkiliyle telefonda görüştü.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile telefonda görüştü.
Suudi tarafının Kaşıkçı hadisesine ilişkin inkarı sürerken Çavuşoğlu, Suudi Arabistan'a iş birliği çağrısı yaparak, "Suudi Arabistan ile iş birliği içinde olmak istiyoruz. Soruşturma neticesinde ortaya çıkan gerçekleri dünya ile paylaşacağız." açıklamasında bulundu.
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Suudilerle ortak çalışma grubu kurulacağını açıkladı.
Erdoğan, Suudi Arabistan Kralı ile Kaşıkçı cinayetini görüştüKral Selman Bin Abdulaziz ile 14 Ekim'de telefon görüşmesi yapan Erdoğan, Kral Selman'ı "Hadimül Harameyn" sıfatıyla anarken, onu "cinayetin azmettiricilerinden" özenle ayırdı. Erdoğan ile Kral Selman'ın görüşmesinde Kaşıkçı meselesinde açık ve şeffaf iş birliği yapılmasında mutabık kalındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililerin yürüttüğü yoğun diplomasinin ardından Kaşıkçı konusu AB Dışişleri Konseyinde ele alındı ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Kaşıkçı'nın durumunun "tam olarak araştırılması" ve "suçluların cezalandırılması" için çağrıda bulundu.
Kaşıkçı olayını değerlendirmek üzere 17 Ekim'de Türkiye'ye gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da mevkidaşı Çavuşoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüşmeler gerçekleştirdi.
CIA Direktörü Türkiye'ye geldiDünya kamuoyunda gündem olan Cemal Kaşıkçı cinayetinin gün geçtikçe uluslararası alanda daha geniş yankı uyandırması üzerine 23 Ekim'de Türkiye'ye gelen CIA Direktörü Gina Haspel, burada Türk yetkililerle görüşerek bilgi aldı.
Birleşmiş Milletler (BM) de olaya ilişkin Türkiye'den soruşturma talebi gelirse değerlendireceklerini bildirdi.
Avrupa Parlamentosu (AP) da uluslararası soruşturma yapılması ve sorumlularının tespit edilmesi halinde Suudi yetkililere yaptırım uygulanması çağrısında bulunan karar tasarısını kabul etti.
Türkiye cinayetin örtbas edilmesine izin vermediKatıldığı bütün uluslararası platformlarda Kaşıkçı meselesini gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Aralık'ta G20 Liderler Zirvesi'nde bu hadiseye değinerek, "Bu vahşi cinayetin emrini vereninden uygulayanına kadar tüm sorumluları ortaya çıkartılmadan ne İslam dünyasının ne de dünya kamuoyunun tatmin olması mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
Riyad yönetimi, Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından üst düzey görevlerde değişikliğe giderken, Çavuşoğlu, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili BM'ye başvurmak için bazı ülkelerle temaslarının devam ettiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Biz bugüne kadar şeffaf davrandık ve bu cinayetin aydınlatılması için ne gerekiyorsa yaptık ve bilgileri, belgeleri dünya kamuoyuyla paylaştık ama Suudi Arabistan'dan hiçbir gelişme yok… O zaman uluslararası bir soruşturmaya ihtiyaç var. Ancak Birleşmiş Milletler (BM) soruşturması için, gerçeklerin araştırılması için kurulacak komisyonlardan bahsetmiyorum, BM soruşturması için de BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkması lazım ama o 5 ülkeden bir tanesi hayır derse böyle bir soruşturma da açılamayacak."
Dünya kamuoyu doğru ve hızlı şekilde bilgilendirildiTürk yetkililer, Suudi tarafından iyi niyetli iş birliği göstermesini beklerken bunun oyalamaya dönüşmesine fırsat vermedi. Türkiye ve dünya kamuoyu, hadiseyle ilgili doğru ve hızlı şekilde bilgilendirildi.
Cinayete dair dünya kamuoyuna sağlanan kanıtlar, Suudi yönetimini, duruma açıklık getirmek için adım atmaya zorladı.
Ankara, oyalama taktiklerini sonlandırması için ses kayıtlarının çözümlemelerini Suudi yönetimine de verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cinayete karışan 18 kişinin İstanbul'da yargılanmasını ve Çavuşoğlu'nun da 14 Kasım'da uluslararası soruşturmayı gündeme getirmesi, Suudi yönetimini harekete geçirdi.
Suudi Arabistan Başsavcılığı, soruşturmanın "kısmi" sonuçlarını açıkladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından eski Kraliyet Divanı Danışmanı Suud el-Kahtani ve İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri hakkında, "tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
BM'den Türkiye'ye teşekkürBM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Kaşıkçı cinayetine yönelik uluslararası soruşturma kapsamında 28 Ocak'ta Türkiye'ye geldi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun kabul ettiği Callamard ve beraberindeki uzmanlar, 28 Ocak-3 Şubat'taki ziyaretlerinde diğer Türk yetkililerle de görüştü.
Görüşmelerin ardından Callamard, Brüksel'de yaptığı açıklamada, Kaşıkçı cinayetine ilişkin BM öncülüğünde yürütülen uluslararası soruşturmayla ilgili raporda, "Türkiye'deki görevim sırasında toplanan deliller, Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan Devleti yetkilileri tarafından acımasızca ve önceden tasarlanmış bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı'nın öldürülmesinin uluslararası hukukun ve uluslararası ilişkilerin ihlali olduğunu belirten Callamard, "Türkiye'nin (Kaşıkçı cinayetindeki) etkili, kapsamlı, tarafsız ve şeffaf soruşturması Suudi Arabistan tarafından ciddi şekilde baltalandı." değerlendirmesinde bulundu.
Callamard, ayrıca, Kaşıkçı cinayetine ilişkin ziyaretine desteğinden dolayı Türkiye'ye teşekkür etti.
19 Haziran'da BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin açıkladığı 101 sayfalık raporda da "BM Genel Sekreteri (Antonio Guterres), Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin tamamlayıcı kriminal soruşturma başlatmalı." çağrısına yer verildi.
Raporda, "Kaşıkçı, uluslararası hukuka göre Suudi Arabistan’ın sorumlu olduğu, kasten ve taammüden (tasarlayarak) gerçekleşen bir yargısız infazın kurbanı oldu." ifadeleri yer aldı.
Türkiye de Callamard'ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına ve sorumlularının hesap vermesine yönelik tavsiyelerini kuvvetle desteklediğini bildirdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com