ANKARA - YEŞİM SERT KARAASLAN
Türkiye'de ilk kez tedavi seçeneği bulunmayan karaciğer kanseri hastasına, kendi karaciğerinin tamamen çıkarılarak tümörden temizlendikten sonra tekrar nakledildiği operasyona imza atıldı.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesinde Genel Cerrahi, Kalp Damar Cerrahisi ile Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı ekiplerinin iş birliğiyle organ reddi problemi olmadan yurt dışında sayılı örneği bulunan operasyon gerçekleştirildi. Operasyonla ileri evre tümörü olan ve organ nakli yapılamadığı için tedavi seçeneği bulunmayan 58 yaşındaki emekli kimya öğretmeni Sevil Erçin'in sağlığına kavuşması sağlandı.
AÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Balcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erçin'e daha önce başka bir hastanede karaciğer kanseri tanısı konulduğunu ve tedavi sürecinin başladığını söyledi.
Erçin'in, karın içerisinde kanı kalbe taşıyan "vena kava" diye isimlendirilen ana damar ve karaciğerin damarlarını tutan safra yolu kaynaklı yaklaşık 10 santimetre çapında bir tümörü bulunduğunu anlatan Balcı, karaciğer kanseri olan hastanın daha önce yaklaşık 8 ay kemoterapi gördüğünü ancak tedaviden olumlu sonuç alınamadığını aktardı.
Balcı, hastanın daha sonra kendilerine başvurması üzerine, ileri tetkiklerinin yapıldığını ve ilgili uzmanlık alanlarınca değerlendirildiğini söyledi. İncelemenin ardından hastaya yapılabilecek tedavi planlamasına ilişkin bir yol haritasının belirlendiğini ifade eden Balcı, "Ankara Üniversitesinde geliştirilen 3 boyutlu karaciğer görüntüleme yazılımıyla (LiverVision) modelleme yapıldı. Bu yöntemle hastanın karaciğeri, ana damarlar ve bunların tümörle olan ilişkisi görüntülendi. Üç boyutlu modellemeyi takiben bir ameliyat planını model üzerinde gerçekleştirdik ve bunu ameliyatımızda da uyguladık." dedi.
Doç. Dr. Balcı, ameliyat öncesi hazırlıkların yaklaşık 1,5 ay sürdüğünü belirterek, hastanın kendi karaciğerinin tamamen çıkarılıp gerekli işlemler yapıldıktan tekrar nakle olanak sağlayan "Karaciğer Ototransplantasyonu" diye isimlendirilen teknikle ve kanı kalbe taşıyan ana damarın baypas edildiği yöntemin birlikte uygulandığı ameliyata karar verildiğini söyledi.
Balcı, operasyonun, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalından Doç. Dr. Serkan Durdu ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalından Prof. Dr. Ali Abbas Yılmaz ve kendisinin de bulunduğu bir ekiple yapıldığını bildirdi.
"Organ reddi tamamen ortadan kalkıyor"Yurt dışında sayılı örneği bulunan ancak Türkiye'de ilk kez karaciğer kanseri hastasına uygulanan operasyonun çok kompleks bir ameliyat olduğunu vurgulayan Balcı, şu bilgileri verdi:
"Önce hastanın tümörü içeren karaciğeri, ana damarla birlikte tamamen vücut dışına alındı. Bu sırada kalp damar cerrahisi ekibi tarafından eş zamanlı olarak hasta, kalp akciğer pompası işlevi gören ECMO cihazına bağlandı ve hastanın karındaki kalbe giden ana damarı kadavradan alınan damarla değiştirildi. Bu sırada eş zamanlı olarak hastanın kendi karaciğeri organ saklama solüsyonlarıyla 4 dereceye kadar soğutularak, ayrı bir masada tümör içeren kısmı damarlarıyla birlikte çıkarıldı. Yaklaşık 2,5 saat süren bir işlemle hastanın tümörlü karaciğeri sağlam karaciğerinden ayrıldı ve sağlam karaciğerin damarları dikildi. Bu aşamadan sonra hastanın kalan sağlıklı karaciğeri, canlı vericili karaciğer naklinde uygulanan teknikle tekrar hastaya takıldı. Bu, ülkemizde ilk defa uygulandı."
Doç. Dr. Balcı, operasyonda en büyük avantajın, kişinin kendi karaciğerinin kullanılması olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla bir immünolojik organ reddi gibi bir durum, problem tamamen ortadan kalkıyor. Bir diğer avantajı ise hastanın tümörü ileri evre olduğundan organ nakli yapılamıyordu ve tedavi seçeneği yoktu. Dahası daha önce de gördüğü kemoterapiden yanıt alınamamıştı. Tümörün temizlendikten sonra kendi karaciğerinin takılması sayesinde hastamız tedavi şansına kavuşmuş oldu." diye konuştu.
"Hastamızı sağlık bir şekilde evine göndermeyi planlıyoruz"Balcı, ameliyatın çok başarılı geçtiğini dile getirerek, son antibiyotik tedavilerinin de tamamlanmasının ardından hastanın taburcu edileceğini söyledi.
Sonucun hem hasta hem de hekimler açısından yüz güldürücü olduğunu ifade eden Balcı, "Artık hastamızı tamamen sağlık bir şekilde evine göndermeyi planlıyoruz." dedi.
Doç. Dr. Balcı, hastadan alınan örneğe ilişkin patoloji sonucunun geldiğini ve buna göre tümörün temiz cerrahi sınırlarla çıkarıldığının tespit edildiğini aktardı. Onkoloji uzmanlarıyla da bir değerlendirme yapılacağını bildiren Balcı, bu aşamadan sonra kemoterapinin gerekli olup olmadığının kararlaştırılacağını söyledi.
"Dolaşımın devam edebilmesi için baypas sistemi kuruldu"Doç. Dr. Durdu da karaciğerin vücuttan çıkarıldıktan sonra dolaşımın sağlanmasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Bunun yapılabilmesi için gerçekleştirilen uygulamaya ilişkin bilgi veren Durdu, şunları kaydetti:
"Karaciğerin çıkarılarak gerekli uygulamaların yapılması süreci 2,5 saati bulacaktı. Bu dönemde dolaşımın kesintiye uğramaması birçok açıdan önemli. Bu noktada, karaciğer kanı kalbi taşıyan ana damarla çıkarıldıktan sonra dolaşımın devam edebilmesi için baypas sistemi kuruldu. Genel cerrahi ekibi, karaciğerden tümörü çıkartırken, biz de kadavradan gelen başka bir damarla kalbe kan taşıyan ana damarı bir damar ilavesi yaparak akışı düzenledik. Ekip tarafından hastaya karaciğeri nakledildikten sonra baypas makinesinin işlevi sonlandırıldı."
Prof. Dr. Yılmaz da komplike bir operasyon sürecinde anestezi planlamasının yapıldığını belirterek, sonuçların çok iyi olduğunu, her şeyin öngörüldüğü şekilde geliştiğini söyledi.
"Nefes alabildiğim için şükrediyorum"Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan hasta Erçin de 2017 Ağustos'ta tanı konulduğunu belirterek "Bir süre tedavi gördüm. Yapılabilecek her şeyin yapıldığı ve başka çözüm olmadığı söylendi." dedi.
Kendisini çaresiz hissettiği bir dönemde ekipte yer alan hekimlere başvurduğunu anlatan Erçin, "Deniz hocamı bulduk ve iyi ki bulmuşuz, 15 Şubat'ta ameliyatım gerçekleşti. Hocalarıma, beni yeniden hayata döndürdükleri için çok teşekkür ediyorum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Bu yöntemin, benim aracılığımla Türkiye'de ve dünyada yaygınlaşmasını, benim gibi ümitsiz olan hastalara yeni yol açılmasını istiyorum." diye konuştu.
İki çocuk annesi Erçin, bilime olan inançla yeni yöntemlere güvenilmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi:
"Ben, cesaretle bu yeni yöntemi kabullendim ve şu an çok mutluyum. Umarım diğer insanlara örnek olurum. Şu an nefes alabildiğim için şükrediyorum. Zaten her zaman her şeye sevgiyle bakan bir insanım. Yaşama sevinci, hayata bağlılık çok önemli. Tamamen iyileştikten sonra da doğada yürüyüş yapmak istiyorum."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com