Türkiye’de 2.5 milyon skolyoz hastası olduğunu belirten Dr. Özçelikörs, görülme sıklığının toplumda yüzde 1 ile 3 arasında olduğunu belirtti. Çocukluk çağında fazla görülen omurga bozukluğu olan skolyozun, kadınlarda görülme oranının 10 kat daha fazla olduğunu anlatan Dr. Hacer Özçelikörs, "Özellikle genç kızlarda ergenlik çağında daha fazla görülür. Çocukluk ve ergenlik döneminde skolyoz büyüme ile birlikte artmaktadır” dedi.
Skolyoz tipleri hakkında da bilgiler veren Dr. Özörsçelik, en sık görülen skolyozun ideopatik olduğunu ve nedeninin bilinmediğini aktardı. Dr. Özörsçelik, “En sık görülen skolyoz tipi nöromusküler skolyozdur ve en büyük nedeni kas veya sinir zedelemesi olduğu aktardı. Üçüncü sıklıkla görülen skolyoz tipi ise Konjenital skolyozdur, Anne karnında ortaya çıkar. Gebelik sırasındaki enfeksiyonlar konjenital skolyoza neden olabilir. Diğerleri: omurga kırıkları, bağ dokusu hastalıkları, romatizmal hastalıklar, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıklar ve bazı genetik sendromik hastalıklar skolyaza neden olabilmektedir” şeklinde belirtti.
BU BELİRTİLERE SAHİPSENİZ SKOLYOZ OLABİLİRSİNİZ
Skolyoz hastalığının belirtilerinden de bahseden Dr. Özçelikörs, “Sırt ve bel bölgesinde sağa ya da sola eğrilik görülebilir, kalçalar ve omuzlar aynı seviyede olmaz, baş bir yöne, vücut bir yöne kayar, göğüs kafesinde sağ ve sol taraf eşit gözükmez, sırt ile bel ağrıları ve solunum güçlüğü gibi belirtiler ortaya çıkar” diye belirtti.
Skolyozda tanının çok önemli olduğunu ifade eden Dr. Hacer Özçelikörs, Fiziksel muayenenin öneminden bahsederek, “Fiziksel muayene önemlidir. Yapılan öne eğilme muayenesi en basitidir. Büyüme tamamlanıncaya kadar çocuğun omurgasını düzenli kontrol etmek gerekir. Özellikle 10 yaş civarı erken teşhis için büyük önem taşır. Röntgen ayakta çekilen sırt ve bel omurgalarının AP (ön-arka) ve yan grafileri çoğunlukla bilgi verir. Skolyozun ilerlemesini ve konservatif tedavilerin sonuçlarına takip etmek için kullanılan parametreler Cobb açısı ve vertebra rotasyon derecesidir. Cobb açısı skolyozun başladığı ve sonlandığı omurlar arasındaki sapma açısıdır. Bu açıyı ölçmede skolyozmetre denilen aletten de yararlanılır. Çocukların kemiksel gelişimini takip etmek için bazen el bilek ve kalça grafikleri çektirilir ve nadiren MR, BT ve Ultrason istenir” şeklinde aktardı.
SKOLYOZDA TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİDİR
Son olarak skolyoz hastalığının tedavi yöntemlerinden bahseden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Özçelikörs, “ Cobb açısı 40 derece altında hastalara cerrahi müdahale gerekmez. İlk seçenek hastayı gözlemlemektir. Cobb açısı 20-25 derece altındaki hastalar belli aralıklarla takip edilir. İkinci seçenek erken dönemde başlanan, düzenli, yapılan fizik tedavi egzersizleridir. 20 derecenin altında sadece egzersiz yeterlidir. Hekim ve fizyoterapist tarafından skolyozun şekline göre hastaya özel germe ve kas kuvvetini arttırıcı egzersiz programı verilir. Egzersizin amacı postürü düzeltmek, esnekliği arttırmak, kasları güçlendirmek ve kas dengesizliğini düzeltmektir” şeklinde ifade etti.
KORSE EN ÖNEMLİ TEDAVİ UNSURUDUR
Son olarak korse kullanımının en önemli tedavi unsuru olduğunu aktaran Dr. Özçelikörs, “Korse en önemli tedavi tedavi unsurudur. Kişiye özel korseler üretilmektedir. Büyümenin devam ettiği çocuklara korse, egzersiz tedavisi uygulanır ve tedaviden iyi cevap alınır. Korse günde 20 saat kullanılmalıdır. Cobb açısı 40 derecenin üzerinde olan hastalarda cerrahi tedavi uygulanabilir. Cerrahi tedavide omurgalara vida ve çubuklar yerleştirilerek düzeltme yapılmaktadır. Konjenital skolyozun cerrahi tedavisi ilk yaşlarda yapılmalıdır. Ameliyat esnasında kullanılan ince sinirlerin görüntülenmesi (nöromonitörizasyon) yöntemiyle ameliyat komplikasyonu olan felç riskini ortadan kaldırabilmektedir” şeklinde kaydetti.
Kaynak: IHA
dikgazete.com