Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 77. yılı nedeniyle ATO Congresium’da Atatürk’ü anma töreni düzenlendi. Törene katılan Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş yaptığı konuşmada, “1. Dünya Savaşı’ndan sonra düşmanlardan temizlediği ülkemizi modern bir devlet haline getiren ve ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceğimiz cumhuriyet gibi güzel bir mirası bizlere bırakan Atatürk’te bu aziz milletin bağrından çıkmıştır. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada takdir edilen ve örnek alınan Mustafa Kemal şüphesiz ki etkileyici ve başarılı bir liderdir” diye konuştu.
“CUMHURİYETİN NİTELİKLERİNİ ATATÜRK’ÜN İLKELERİ VE DÜŞÜNCE YAPISI BELİRLER”
Bu yıl 92’inci kuruluş yıl dönümü kutlanan cumhuriyetin Atatürk’ün millete armağan ettiği en büyük eseri olduğunu ifade eden Türkeş, şunları kaydetti:
“Her fani gibi o da ebedi aleme intikal etmiştir. 'Benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır' sözüyle bizlere cumhuriyete sahip çıkmayı ve onu sonsuza kadar yaşatmayı hedef göstermiştir. Ulusal sınırlarımız içinde millete egemenliğine dayalı bağımsız bir devlet olarak varlığımızı sürdürebilmek, ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak, birlik ve beraberlik içinde özveriyle çalışmakla mümkündür. Cumhuriyetin niteliklerini Atatürk’ün ilkeleri ve düşünce yapısı belirler. İlke ve düşünce yapısının temeli de millet iradesinin egemen olmasına dayanır. Bilgi güçtür.
Bir millet ürettiği bilgi oranında kuvvetlenir. Teknolojik gelişme bilgi üretmekle sağlanabilir. Bir ülkenin uluslar arası alanda sözünün dinlenir ve dünya siyasetine yön verebilir olması bu güce bağlıdır. Aynı zamanda bu güç sosyal barışın ve iç istikrarında sigortasıdır. Tarih bilgi üreten, ürettiği bilgiyi hayata aktaran milletlerin büyük medeniyetler kurduğuna öte yandan bilgi ve pratikten mahrum ulusların da silinip gittiğine şahitlik etmiştir. 10 Kasım’ı bu anlayışla idrak ediyor.
Onun bizlere emanet olarak bıraktığı idealleri ilkeleri ve eserlerini bir bütün olarak değerlendirip bayrağımızı hep daha ileri taşıyacağımızı ülkemizin aydınlık geleceği için azimle çalışmaya devam edeceğimizi tekrar vurgulamak istiyorum. En büyük arzumuz Atatürk’ün aziz hatırasına sahip çıkmak, gelişmiş çağdaş toplumlarla aynı seviyeye yükselmek, milletimizin huzurunu, mutluluğunu daim kılmak, milli birlik ve kardeşliği sağlam bir zemine oturtmaktır. Son dönemde ülkemizdeki değişim ve dönüşümün seyri de bu yönde olmuştur. Elde edilen kazanımlarla devlet ve millet olarak parlak bir geleceğe umutla bakılmaya başlanmıştır.”
“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KENDİ DÜŞÜNCELERİNİ VE İDEALLERİNİ HİÇBİR DOGMAYLA SINIRLAMADIĞINI, ŞİDDETE YÖNELMEDİĞİ SÜRECE İNANÇ HÜRRİYETİNİ SONUNA DEK DESTEKLEDİĞİNİ DAİMA İFADE ETMİŞTİR”
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ise, vefatının 77. yıl dönümü nedeniyle Gazi Mustafa Kemal’i anmak için toplanıldığını belirterek, “Ne var ki ölümünün üzerinden çok zaman geçmeden onun düşünceleri ve idealleri dar kalıplar içerisinde dondurulmuş, uçurumun kenarından dönmüş bir milleti modern dünyada yeniden var etme yolunda attığı dev adımlar bizzat en yakın bazı takipçileri tarafından katı bir ideolojiye ve dogmaya dönüştürülerek uzun zamanlar her türlü değişimin, gelişimin ve ilerlemenin önüne adeta bir engel olarak çıkartılmıştır.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk kendi düşüncelerini ve ideallerini hiçbir dogmayla sınırlamadığını, şiddete yönelmediği sürece inanç hürriyetini sonuna dek desteklediğini daima ifade etmiştir. Buna rağmen onun düşünceleri bir takım adlar altında her çağın değişen şartlarına ve sosyal olaylarına cevap verebilecek değişkenleri ve zaafları olmayan insanüstü bir ideolojiye, bir külte, bir efsaneye dönüştürülmüştür. Bu durum genelde cumhuriyet tarihi boyunca ise özelde ise 1980 sonrasında oluşan olumsuz ortamda onun düşüncelerini ve ideallerinin anlaşılmasını ve uygulanmasının önündeki en büyük engellerden birisini teşkil ekmiştir.
Atatürk’ü kendisinin içinde yer almadığı bir Atatürkçülüğe hapseden ve yeniden yorumlanmasına izin vermeyen zihniyetler, onun bütün hayatı boyunca bir ideolog gibi değil bir aksiyon adamı gibi davrandığı gerçeğini görmezden gelmiş, böylece bilerek veya bilmeyerek onun manevi şahsına zarar vermiştir” ifadelerini kullandı.
“MİLLİLİĞE ATIFTA BULUNAN ATATÜRK’Ü REFERANS GÖSTEREREK PERDELEMEYE ÇALIŞMALARI HANGİ MAKUL VE MANTIKLI GEREKÇEYLE İZAH EDİLEBİLİR”
Örs, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir', 'Millete efendilik yoktur, hizmet vardır', 'Bu millete hizmet eden onun efendisi olur' gibi yol gösterici ideallerinin birer birer gerçekleşmekte olduğu günümüzde bunları canla başla gerçekleştirmeye çalışanları her fırsatta Atatürk düşmanlığıyla suçlayan içten yanmalı, dıştan ittirmeli bazı kafası karışık aydınların tavrını anlamak mümkün değil.
Türk milletinin değerlerine yabancı, onun binlerce yıllık geçmişinden süzerek damıttığı irfanından, izanından ve aklıseliminden bir haber kimi aydınların ve sermaye çevrelerinin başında milli ve yerli ibaresi bulunan her şeye milli devlete, eğitime, kültüre, kütüphaneye, istihbarata, savunmaya, teknolojiye karşı olan bu olumsuz davranışlarını hemen her cümlesinde milliliğe atıfta bulunan Atatürk’ü referans göstererek perdelemeye çalışmaları hangi makul ve mantıklı gerekçeyle izah edilebilir.
Sosyal medya ve kitle iletişim araçlarıyla Türk toplumuna yön verebileceklerini ve istedikleri gibi şekillendirebileceklerini düşünecek kadar bu toplumun iç ve dış dinamiklerinden habersiz olan kimi aydınların bu hakikati görmek için daha ne kadar beklemeleri gerekecektir. Türk milletinin kutsallarına, değerlerine, inançlarına ve geleneksel hayat tarzına dil uzatan bu ülkenin kahir ekseriyetini oluşturan halk sınıflarını cahil ve beyinsiz kitleler olarak gören birbirinden farklı özeliklere ve niteliklere sahip toplum kesimlerini sosyolojik gerçeklerini göz ardı ederek siyaset üretmeye çalışan hiçbir yapının bu ülkede başarılı olmadığı, olamayacağı tarih boyunca yaşanan olayların şahadetiyle ortadadır.”
“GAVURUN EKMEĞİNİ YİYİP GAVURUN KILICINI SALLAYAN DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMA HAYALİNE KAPILAN DAHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLARA RAĞMEN TARİHİ YÜRÜYÜŞÜNE EMİN ADIMLARLA DEVAM EDECEKTİR”
“Bize düşen öncelikli görev Doğu ve Batı kültür medeniyetleri konusunda kafa yormuş maddi ve manevi buhranlarımıza çözümler aramış nice bilim insanının ve düşünürün bu alanda açtıkları ama zamanla sistem sisler altında kalmış ufukları yeniden açmak ve geniş kitlelere yaymak olacaktır” diyen Örs, “Yeni bir milli kültürün inşasında önümüzde bir takım zorluklar olduğu gibi pek çok fırsatlarda bulunmaktadır.
Değişmez ve sarsılmaz inancım odur ki; devletin ve milletin bekası üzerinde Türk bayrağının dalgalandığı her karış vatan toprağının bölünmez bütünlüğü ve tam bağımsızlık ilkeleri etrafında her defasında kenetlenen büyük Türk milleti bütün şer ve ihanet odaklarının çelmelerine, gavurun ekmeğini yiyip gavurun kılıcını sallayan devlet içinde devlet olma hayaline kapılan dahili ve harici bedhahlara rağmen tarihi yürüyüşüne emin adımlarla devam edecektir” şeklinde konuştu.
dikGAZETE