İstanbul
Türk musikisi bestekarı ve ud sanatçısı Şerif İçli'nin vefatının ardından 65 yıl geçti.
Sanatçı, babası Hacı Mehmed Efendi ve annesi Şöhret Hanım'ın oğlu olarak 20 Aralık 1900 tarihinde Beşiktaş'ta dünyaya geldi.
Çocukluğunu o dönem Ortabahçe adıyla bilinen Ortaköy'de geçiren İçli, 5 yaşında okumayı öğrenerek, ailesinin dikkatini çekti.
Zeki bir çocuk olan İçli, ilk öğrenimini Ortaköy'deki mahalle mektebinde tamamladı.
Müzik derslerinde hocalarının takdirini kazanan sanatçı, orta öğrenimini ise Afitab-ı Maarif Rüştiyesi'nde aldı. Usta bestekar, 1. Dünya savaşı sırasında üniversiteye gitmeden 1914'de Orman ve Maadin Nezareti'nde memur olarak göreve başladı.
1924'de bestekarlığa başladı
Şerif İçli, cumhuriyetin kurulmasının ardından vatani görevini Ankara'da tamamladı. Sanatçı, ilk musiki çalışmalarına 18 yaşındayken komşusu Nakiye Hanım'dan ud dersleri alarak adım attı.
1921'de neyzen İhsan Bey'in kurduğu Beşiktaş Musiki Cemiyeti'ne katılan İçli, 1924'de bestekarlığa başladı.
Sanatçının Beşiktaş Musiki Cemiyeti'nde tanıştığı, kendine has tavrı ile 20. yüzyılın en önemli keman icracılarından birisi olan Hakkı Derman'la olan arkadaşlığı da bir ömür boyu devam etti.
İlk eseri güfteli uşşak şarkısı "Gelmeseydin aleme, görmeseydim ben seni" olan İçli, "Neydin güzelim sen, güzelim dün gece neydin ?" sözlerini taşıyan ikinci eserini saba makamında besteledi.
Askerlikten sonra İktisat Vekaleti'nde arşiv memuru olarak çalışan İçli, bir taraftan da akşamları sazendelik yapıyordu. K
endisinden bir seçim yapılması istenince memuriyetten ayrılmak zorunda kalan sanatçı, bu yıllarda maddi sıkıntılar yaşadı.
İçli, daha sonra musiki ile uğraşmanın geçimini sağlamadığını görünce iktisat vekili Celal Bayar'ın aracılığıyla yeniden aynı vekaletteki görevine devam etti.
Bu görevdeyken 1938'de faaliyete geçen Ankara Radyosu'nun saz heyetinde Eşref Kadri ismiyle çalışmaya başlayan usta bestekar, 21 yıllık memuriyet hayatından 1946'da istifa ederek, İstanbul'a yerleşti.
Bestekar Selahattin İçli'yle de akrabalığı bulunan sanatçı, başta Maksim Gazinosu olmak üzere, birçok gazinoda ud sanatçısı olarak sahne aldı. 1949'da açılan İstanbul Radyosu'nda da çalışan İçli, sanat hayatını bundan sonra radyonun yanı sıra bestekarlık, plak çalışmaları ve özel dersler vererek sürdürdü.
Hafızalardan silinmemiş icra örneklerine imza attı
Hakkı Derman ve Şükrü Tunar gibi her biri kendi alanında sazının hakimi olmuş sanatkarlarla aynı sanat anlayışı içinde, hafızalardan silinmemiş icra örneklerine imza atan İçli, ilk evliliğini Sıdıka Hanım'la gerçekleştirdi.
Şerif İçli, Sıdıka Hanım'ın vefatının ardından 1945'te ikinci kez evlendi. Sanatçının bu evliliğinden Hayriye, Sadiye, Rebii ve Mustafa adlı dört çocuğu oldu. Kızı Sadiye İçli de ses sanatkarı olarak, babasının yolundan gitti.
Son zamanlarında şeker hastalığı ve damar sertliği nedeniyle gazinolardan tamamen çekilerek, bütün mesaisini radyoya ve derslerine ayıran İçli, 3 Şubat 1956 tarihinde radyodaki bir program esnasında 57 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Ertesi gün Feriköy Mezarlığı'na defnedilen sanatçı, döneminin ud icracıları ve bestekarları arasındaki başarılarının yanı sıra sazı ve sesiyle fasıl musikisinin vazgeçilmez sanatkarlarından biri oldu.
İçli'nin eserlerinin çoğu zamanının ses sanatkarları tarafından plaklara okundu ve halk arasında da büyük beğeni kazandı.
Kendine has, duygulu ve tekniği sağlam eserlere imza atan usta müzisyen, şarkılarda özellikle prozodi hatası yapmaması ile dikkatleri üzerine çekti.
1927'de bestelediği, Süleyman Nazif'e ait şiirler büyük bir üne kavuştu
Döneminde "altın udi" diye de anılan İçli, 1927'de bestelediği, Süleyman Nazif'e ait olan "Derdimi ummana döktüm asumana inledim" sözleriyle başlayan hicaz şarkısıyla kariyerinde büyük bir üne sahip oldu.
Kibar ve zarif kişiliğiyle de tanınan sanatçının, "Ezelden aşinanım ben ezelden hem-zebanımsın" mısrasıyla başlayan hüseyni, "Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye" mısrasıyla başlayan hüzzam, "Mest oldu gönül gözlerini gördüğüm akşam" sözleriyle başlayan karcığar, "Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle" ve "Gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrarımı" ifadelerini taşıyan uşşak şarkıları, çok sevilen eserleri arasında yer aldı.
Bazı yerli filmlere de müzik yapan Şerif İçli, birçok nota da kaleme aldı. Sanatçının uzun yıllar emek vererek meydana getirdiği nota koleksiyonu, vefatından sonra Ankara Radyosu tarafından satın alınarak, TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Arşivi'nde muhafaza edildi.
Yaklaşık 100'den fazla eserin bestesine imza atan sanatçının saz semaileriyle, yürük semaisi ve 54 şarkısı da TRT repertuvarında yer alıyor. Şerif İçli'nin "Şarkı Güfteleri" adlı üç ciltlik bir eseriyle ve "Hüzzam Faslı" adı altında 70 eserin notasının yer aldığı bir kitabı da bulunuyor.
Şerif İçli'nin bestelediği bazı eserler ise şöyle:
"Aşkınla harap kalbimi bir lahza sevindir", "Saz Semaisi", "Gezindi bir ses yine uzakta hare gibi", "Derdimi ummana döktüm asumana inledim", "Çok güzeller kandırır güneşi kıskandırır", "Ezelden aşinayım ben hem zebanımsın", "Yine yol göründü sevda eline", "Sen de leyladan mı öğrendin", "Sensiz geçecek günleri ahımla eritsem", "Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman", "Mest oldu gözlerini gördüğüm akşam", "Ondördü ayın gel güzelim"
Kaynak: AA
dikGAZETE.com